•Taehyung, ellerini oturduğu koltuğun iki yanına koymuş, yumuşak derinin üzerinde öylesine bir ritim tutturmuştu parmakları ile. Gözleri bu anlamsız ritim ile hareket eden parmaklarındaydı. Genelde bunu sıkıldığında yapardı.
"Sıkıldın mı?" Dooyoon'un sesi ile başını kaldırıp yüzüne baktı. Beni iyi tanıyor dedi içinden.
"İlgisi yok. Düşünüyordum öylesine." Geçiştirmek için kurduğu cümlenin basitçe sıkıldım demekten daha fazla sorgulanabilecek bir şey olduğunu farkettiğinde pişman oldu ama iş işten geçmişti.
"Ne düşünüyorsun? Belli ki canını sıkan bir şey..." dedi Dooyoon gözleri ile Taehyung'un ellerini işaret ederek.
"Yeniden işe döndüğüm için stres yaptım biraz sanırım." Yalan söylüyordu ama sorun değildi. Dooyoon'a yalan söylemek ona kötü hissettirmiyordu. Patronunun oğlu ve öylesine bir arkadaşıydı Dooyoon onun için. O daha fazlasını görüyordu Taehyung'da ama Taehyung için durum farklıydı.
Dooyoon yerinden kalkıp Taehyung'un oturduğu koltuğa doğru ilerledi. Endişeli gözlerle karşısındakini süzdükten sonra koltuğun önünde eğilerek Taehyung'un artık ritim tutmaktan çok koltuğu döven parmaklarını yakaladı. Ellerini tuttuktan sonra tekrar dönüp gözlerini karşısındakine dikti. Taehyung ona bakmıyordu, her zamanki gibi.
"Kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman dönmelisin. Burada sonsuz kredin var, biliyorsun değil mi?" Taehyung o anda karşısındakinin gözlerinin içine baktı. Ancak gözlerinde sadece kızgınlık vardı.
"Saçmalama Dooyoon, burada benimle aynı işi yapan herkes gibi bir modelim ben de sadece. Vakti geldiğinde işimi yapmalıyım."
Taehyung, Dooyoon yüzünden kendisine diğerlerinden farklı bir muamele gösterilmesini sevmiyordu. Onu kırmıyor olması onun hislerine karşılık verdiği ya da vereceği anlamına gelmiyordu. Evet duygularını anlıyordu, karşılık veremeyeceği için onun kalbini kırmak da ona yanlış geliyordu ama kendisine sırf bu yüzden özel davranılması gururunu incitirdi. O sadece kendi yaptıkları ve başardıkları ile özel hissetmeyi seviyordu. Nüfuzlu birinin kendisine olan özel ilgisi yüzünden kendi kendine kazanılmayan bir saygı ve ekstra alaka görmek ona göre kendisine yapılabilecek en büyük saygısızlıktı.
"Evet, tamam şey... Özür dilerim bu konudaki düşüncelerini unutmamalıyım. Değerlerine sonsuz bir saygı gösterdiğimi bilmeni istiyorum Tae."
"Sana kaç kere bana Tae dememeni söyledim, lütfen..." Taehyung bundan nefret ediyordu.
O sırada kendisinin söylediklerine asla kulak asmayan Dooyoon, hafifçe eğilip parmak uçlarını öptüğünde Taehyung midesinin inanılmaz bir ağrı ile kasıldığını hissetti. Daha önce hiç bu kadar ileri gitmemişti. Paris'ten döndüğünden beri Taehyung'a daha bir yakın davranıyor, temasları günden güne sıklaşıyordu. Ancak Dooyoon'un bu istem dışı yakınlaşmaları Taehyung'u fazlasıyla rahatsız ediyordu.
Taehyung, tam ağzını açmış rahatsız olduğuna dair bir şeyler söyleyecekken açılan kapının sesi ile ikisi de kafasını kapıya çevirdi. Kapıda gördüğü kişi mi Taehyung'u yoksa Taehyung ve Dooyoon'u o halde görmek mi kapıdakini daha büyük bir şoka uğratmıştı, kimse bilmiyordu.
-
"Ah... Üzgünüm efendim, sizin bu odada olmadığınızı sanıyordum. Beyefendileri sizi beklemeleri için odaya alacaktım, babanızla bir randevuları vardı. Sanırım sizin görüşmeniz gerekecek."
Sekreter adamın el işareti ile çıkıp giderken ben kapının ağzında yaşadığım büyük ve beklenmedik karşılaşmanın etkisiyle kalakaldım. Jimin'in de benden bir farkı yoktu. Eminim o da Taehyung'u burada, bu şekilde bulmayı beklemiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/220290161-288-k583959.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daydream : Taekook
ФанфикGeride bırakılan Jungkook için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. "Bir hayalin içinde yaşıyorum Ve şimdi beni uyandırabilecek hiçbir şey yok." • 11.04.2020