otuz beş

336 30 16
                                    



Tarih değişir, hiçbir şeye tutunup kalamazsın.
A.M.Holmes

__________

Telefon birkaç kez uzun uzun çaldı. Ya da çalışı Seokjin'e uzun gelmişti, bilmiyordu. Ardından telefonu Namjoon'un yumuşak sesini duydu.

"Üzgünüm Seokjin, beklettim. Araba kullanıyordum ve kenara çekmem uzun sürdü."

"Namjoon delirdin mi? Sadece üç kez çaldı ve açmasan da olurdu. Yani sonra dönerdin." dedi Seokjin hayretle. Karşısındakinin kendisine bu denli düşkünlüğü onu bir nebze korkutuyordu.

"Senden önemli değil ya, durdum ve açtım işte. Boşver." Namjoon, Seokjin'in bu tarz bir duruma karşılık naif bir tepki vermeyeceğini zaten biliyordu bu yüzden de konuyu kapatmakta buldu çözümü. "Ee nasılsın? Sen kolay kolay aramazsın. Mesaj atmadığına göre önemli bir şey olmalı."

"Öyle. Beni iyi tanıyorsun." Seokjin güldükten sonra devam etti. "Ama telefonda da olmaz. Buluşmamız gerekiyor. Müsait misin?"

"Bugün mü?" dedi Namjoon hayretle. Seokjin'in böyle tekliflerde bulunduğu çok nadir görülen bir şeydi. Bu fırsatı kaçırmak istemiyordu. Konu bambaşka bir şey de olsa asıl mesele Seokjin'i görmek ve onunla birkaç saat geçirebilmekti.

"Bugün müsaitsen bugün de olur. Akşamüstü nasıl? Uygun mu sana da?"

"Elbette uygun. Seni akşam beş gibi evden alırım. Olur mu?" İçinden kabul etmesi için tanrıya yalvarmaya başladı.

"Olur, çok iyi olur hatta. Akşam beşte görüşüyoruz o halde?" Telefonu kapatmadan önce konuştuklarını yeniden teyit etmek istemişti Seokjin.

"Aynen öyle. Akşam görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefonu kapattıklarında Namjoon'un içi içine sığmıyordu. Birkaç kez keyifle direksiyonu yumrukladıktan sonra durup nefeslendi. Uzun zamandır görüşmedikleri için fazlasıyla heyecanlıydı. Ama şimdi hızlıca gün içerisindeki işlerini halletmesi gerekiyordu. Bu yüzden de kendine gelir gelmez hemen yola koyuldu.

...

"İşte böyle Namjoon. Jimin ile ikimiz böyle düşünüyoruz. Jungkook ile doğrudan konuşup yardımcı olamayacağımızı düşündüğümüz için de sana geldim." Seokjin, Jimin ile anlaştıkları gibi anlatmıştı Namjoon'a her şeyi. "Ne diyorsun? Senin bir yardımın dokunur mu?"

"Açıkçası bu konuda peşinen konuşmam çok yanlış olur çünkü Jungkook ile görüşüp bu konuyu irdelemeden yardımım dokunup dokunmayacağını göremem. Ama bana gelmekle en doğrusunu yapmışsın. Tekrar hastaneye dönmek -kısa bir anlığına da olsa- onu korkutabilir."

Namjoon'un da Jungkook adına endişeli olduğunu görebiliyordu Seokjin. Bu içini rahatlatıyordu. Ona güvenebileceğini bilmesi güzel bir şeydi.

"Ben de tam olarak bu yüzden doktorundan önce sana geldim. Birlikte yardımcı olmaya çalışırız diye düşündüm." Durdu ve dudaklarını yaladıktan sonra biraz düşünüp devam etti. "Eğer sana anlatırsa, yani bir şey olduğunu kabul ederse bana söyler misin?"

Namjoon tam hasta mahremiyetinden bahsedeceği sırada Seokjin elini kaldırıp konuşmasına müsaade etmeden hemen durdurdu onu.

"Ne olduğunu bilmek istemiyorum sadece anlatıp anlatmadığını bilmek istiyorum. Lütfen, bunu herkesin iyiliği için istiyorum senden."

"Bunu senden ve Jungkook'tan başkası için yapmam biliyorsun değil mi?" dedi Namjoon yılmış ve pes etmiş bir şekilde.

"Teşekkür ederim." Seokjin'in gözlerinin içi parlıyordu. "Ve evet, tahmin edebiliyorum. Ketum birisin."

Daydream : TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin