yirmi bir

423 42 13
                                    

*Bu bölüm devam niteliğinde olduğu için burada da sık ve uzun flashbackler ile devam ediyor hikaye. Okuduğunuz için çokça teşekkürler şimdiden.

"Sevdin mi?" Taehyung, gülümseyerek Jungkook'un tek başına oturduğu köşeye doğru yaklaştı. Jungkook çocukların yanında doyasıya öpemeyeceğini bildiği sevgilisine uzun ve anlamlı bakışlar attıktan sonra konuşmadan önce dudağını ısırdı.

"Sevmek de kelime mi? Ben bugün yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Yeni yaşım değil de yeni hayatımın ilk günü gibi bu." Duraksadıktan sonra kıkırdayarak devam etti. "Hayatımın ilk doğum günü pastası ve ilk dileği de buydu. Sana milyonlarca kez iyi ki varsın da desem bu hissi anlatmama yetmez. Ben artık sensiz bir adım öteyi bile göremiyorum."

Dudaklarını ısırma sırası şimdi de Taehyung'daydı. Bu sözler karşısında ne diyeceğini bilemiyor sadece onunla olduğu her an, onu bir önceki andan daha fazla sevdiğini biliyordu. Tıpkı Jungkook'un dediği gibi bu hissi anlatmaya hiçbir sözcük yeterli gelmiyordu. O da açıklamalar yapmaya çalışmak yerine anlamlı bir sessizliği seçti.

-

Eski binanın hatırladığım o paslı kapısı ve bütün o eski oyun parkı yenilenmişti. Binanın dış cephesi de daha önceye nazaran pırıl pırıl görünüyordu. Hatırladığım gibi değildi ama öyleydi de. Bu hissi anlatmak benim açımdan biraz zor ve karmaşıktı.

Kapıya yaklaştığımda girişe bir masa konulmuş olduğunu gördüm, bir çeşit danışma gibiydi. Ancak masada oturan kimse yoktu. Bu sırada ben de hem aklımdakileri sormak hem de çocukları yeniden görebilmek için izin almak adına müdürün odasına gitmeye karar vermiştim.

"Yardımcı olabilir miyim?" Yüzümü yavaşça sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Kısa boylu, zayıf bir kız az önce gördüğüm masada oturuyordu. Müdürün yanına gitmek için merdivenlere doğru yöneldiğim anda orada belirmesi biraz garipti ama umursamadım.

"Şey, benim müdire hanım ile görüşmem gerek." İsmini biliyorduysam da hatırlamıyordum. Hatırladığım tek şey müdürün bir kadın olduğuydu.

"Müdire hanım?" Öncelikle şaşırsa da daha sonra hatırlayıp gözlerini yumdu karşımdaki. "Ah tabi ya, bilmiyorsunuz sanırım müdürümüz değişti. Bayan Lee burada değil artık."

Bu durum beni biraz zorlayacaktı çünkü ne yeni müdürü tanıyordum ne de burada tanıştığım çocukların isimlerini hatırlayabiliyordum. Kendimi müdüre ne olarak tanıtmam gerektiğini de bilemiyordum. Bu sırada koridorda duyulan ayak sesleri eşliğinde lacivert takım elbiseler içerisinde orta boylu, orta yaşlı bir adamın bana bakarak bulunduğum yöne doğru ilerlediğini gördüm.

"Merhaba, yardımcı olabileceğim bir konu var mı?" Sesi tok ve sertti. Mesafeli bir yaklaşımı olduğu ve müdirenin aksine çok az gülümseyen biri olduğu, kaşlarını çatmasından ve tam da bu kısımlarda oluşan derin kırışıklıklardan belli oluyordu.

"Ben aslında müdire hanım ile görüşmek için gelmiştim ancak buradaki hanımefendi bana onun görevinden ayrıldığını söyledi." Hafifçe kafasını sallayıp devam etmemi bekledi. Bense asıl konuya nasıl gireceğimi bilemiyordum. "Daha önce buraya bir arkadaşım ile gelmiştim, kendisi buradaki çocuklarla özel olarak ilgilenen çok iyi kalpli bir adam; Kim Taehyung. Tanıyor musunuz?" Adamın yüzü bir an için aydınlanmıştı ya da bana öyle gelmişti bilmiyorum ama bu ismi ilk kez duymadığı belliydi.

"Hayır, kendisini tanımıyorum, buraya da hiç gelmedi. Ne zaman geldiniz buraya?"

Yalan söylüyordu. Evet, yalan söylüyordu buna emindim. Ancak bunu neden yaptığını bir türlü anlayamadım.

Daydream : TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin