Yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum ♡-
Taehyung adamın histerik gülüşü ile birlikte gözlerini karşısındakinin yüzüne sabitledi. "Anlattıklarına inanamıyorum." Eliyle başı ağrımışçasına alnını sıvazlayıp devam etti sözüne. "Sana yine söylüyorum Tae, bu adam gerçekten tehlikeli. Gerekirse polise bile gitmelisin."
Karşısındakine bu defa gözlerini devirerek baktı Taehyung. Bunda söylediklerine ek olarak, ona yine Tae diye seslenmesinin de etkisi vardı.
"Dooyoon... Bu kadar büyütme. Sen onu tanımadığın için böyle konuşuyorsun."
Keşke hiçbir şey anlatmasaydım diye geçirdi içinden. Tanımayan birine Jungkook'u anlatmaya çalışmak zordu. Asla dışarıdan göründüğü gibi biri değildi. İçinde hiç büyümeyen bir çocuk taşırdı her zaman. Herkese de göstermezdi onu. Bu yaptıklarının sebebi de buydu. Kırıldığında bir çocuk gibi fevri ve düşüncesiz tepkiler veriyordu.
"Ajansa gelen adam değil mi? Ben hayal mi gördüm? Resmen beni tehdit etti. Sırf senin hatırın için görmezden geldim. O gün onu güvenlikle yaka paça binadan attırmadığıma dua etmeli."
"Tamam tamam bu konuyu kapatalım bence." Gözlerini devirmekten bir hal olmuştu. Sessizce mırıldanarak koltuktan kalkıp odanın içinde volta atmaya başladı. "Zaten hiç açmamalıydım."
"Ben sadece senin iyiliğini istiyorum, bunu biliyorsun. Derdim o adam ya da başka bir şey değil." Dooyoon resmen burnundan soluyordu.
Taehyung, Dooyoon'un ilgisinin hala farkındaydı elbette ama eskisi kadar umursamıyor, üzerine düşünmüyordu. Ama bu olayda farkettiği bir şey daha olmuştu; Dooyoon, Jeon Jungkook'u delicesine kıskanıyordu.
Bu bir bakıma hoşuna gitmişti Taehyung'un, değerli hissediyordu. Ama başına gelenleri mantıklı bir şekilde düşündüğünde bunun kıskanılacak bir yanı da yoktu. Olan biten gün gibi ortadaydı. Aralarında büyük bir kavga çıkmış ve geçmiş fırtınada sağlam kaldığını düşündüğü birkaç gemiyi de yakmıştı.
"Biliyorum, merak etme. Bana zarar vermez onu tanıyorum."
"Ama bana verebilir. Hem de sırf senin iyiliğini düşündüğüm için. Buna senin de itiraz edeceğini sanmıyorum."
Neden tüm bu iğneleyici lafların odağında olduğunu anlayamıyordu Taehyung ve tanrı aşkına neden birileri Jungkook hakkında böyle konuştuğunda sinirleniyordu ki?
"İtiraz etmiyorum. Bunu yapabilir ama işin içinde olduğum için yapmayacak, rahat olabilirsin." Her yeni cümlede biraz daha sabrı zorlanıyordu. Daha fazla bir şey duymak istemiyordu.
"Hey, benim ondan çekindiğim ya da korktuğum falan yok tamam mı?" Kızmış gibi bir hali vardı. Söylediklerinden sonra biraz da yüzü kızarmıştı. "Taehyung, ona hala nasıl bu kadar güvenebiliyorsun? Tüm olanlardan ve bu son yaptıklarından sonra?"
"Dooyoon, bak, gerçekten bu konu canımı sıkmaya başladı. Güveniyorum demedim, onu tanıyorum dedim sadece."
"Ama-" diye söze girecek oldu Dooyoon ama Taehyung karşısındakinin daha fazla konuşmasına dayanamazdı. Bu yüzden buna müsaade etmedi.
"Gerçekten yeter. Ben biraz hava alacağım." Tam kapıya yönelmişken durup adama döndü, "Ve iyiyim. Lütfen arkadamdan gelme."
Dooyoon, Taehyung'un son hareketine ve onu konuşturmamasına biraz gücenmiş olacak ki kaşları çatılmıştı. Ama Taehyung bu defa umursamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daydream : Taekook
FanfictionGeride bırakılan Jungkook için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. "Bir hayalin içinde yaşıyorum Ve şimdi beni uyandırabilecek hiçbir şey yok." • 11.04.2020