otuz bir

357 41 38
                                        


"Her şeyi yanlış yorumluyorsunuz,
suskunluğu bile."

Franz Kafka

_________

"Jimin" dedi telefondakine acele bir ses tonu vardı. "Hemen bana gelmen lazım, konuşacaklarım var ve biraz önemli."

Seokjin, aceleci ve endişeli sesini gizlemeye çalışmadı. Haliyle karşısındaki de ne olduğunu bilmese dahi onunla aynı endişeyi paylaşmadan edemedi.

"Hyung korkutma beni. Ne oluyor?"

"Geldiğinde her şeyi detaylı konuşuruz. Telefonda anlatılıp çözülecek bir mesele değil."

Jimin bir anlığına duraksadı. "Ne ile ilgili?"

"Jungkook ile ilgili ve hala konuşarak vakit kaybetmeni anlamış değilim. Yolda olman lazımdı." Seokjin iyice sabırsızlandığı için karşısındakinin ona bir yanıt vermesini beklemeden telefonu kapatıp beklemeye başladı.

Jungkook'a belli etmemişti ama defteri eline aldığından beri şok içindeydi. Komada rüya görülebilir miydi? Bunları Jungkook'un doktoru ile paylaşmalı mıydı? Ya da en azından Kim Namjoon'a bunlardan bahsetmeli miydi?

Her şey aklında karmakarışık olmuş, düşündüğü şeylerin hiçbiri mantıklı bir sonuç vermemişti. O da son çareyi Jimin'i aramakta bulmuştu çünkü bu ona göre tek başına üstesinden gelebileceği bir şey değildi.

-

"Hyung, bunu doktorla paylaşmak zorundayız." Jimin hayretle gözlerini büyütmüş Seokjin'in elindeki defteri gösteriyordu.

"Defteri doktora vermeyeceğim Jimin, saçmalama. Bunu, güvendiği için ve gerçekten sadece benim okumamı istediği için özel olarak bana verdi alıp doktoruna okutmam için değil. İsteseydi kendisi de pek tabii bunu yapabilirdi değil mi?" Seokjin istemsizce geriliyordu. Çünkü mantıken bakıldığında Jimin'in haklı olduğunu o da çok iyi biliyordu.

"Ama hyung senin yapabileceğin bir şey yok ki. Elinden ne gelebilir ki bu konuda?"

"Sorun da burada bir şey yapmamı istemiyor." Sıkıntıyla iç geçiren Seokjin elleriyle başını ovmaya başlamıştı.

"Nasıl yani?" Jimin suratında anlamaz bir ifade ile burnunu kırıştırıp karşısındakinden bir cevap bekledi.

"Böyle işte. Duyduğun gibi." Ellerini çaresizce iki yana açtı Seokjin, daha fazla söyleyecek bir şeyi yoktu. O da daha fazlasını bilmiyordu. "Benden istediği tek şey bunları okumam, bilmem." Konuştukça, anlattıkça daha da çaresiz hissettiğini farketti. "Yalnız hissediyormuş. Kafasındakilerle..."

Jimin'in yüzü epeyce düşmüştü ve yine gözlerinin yandığını hissettiği. Jungkook ile ilgili her şey bu ikiliyi de derinden etkiliyordu.

"Delireceğim Seokjin Hyung, dayanamıyorum. Onu böyle görmek beni de yalnız ve çaresiz hissettiriyor. Arkadaşımın yeniden aramıza dönmesini istiyorum. Eskisi gibi neşeli ve tasasız olsun, bizlere çocuk gibi huysuzluk yapsın istiyorum. Ama o şuanda tamamen asi ve uzak..."

"Sen bir de bana sor. Uyandığında o kadar mutlu oldum ki. Her şeyin düzeleceğine, en zor olanı atlattığımıza ve günden güne daha iyiye gideceğine inandım ama o nasıl desem ıssızlaşıyor. Sanki bir şeyleri hatırladıkça silikleşiyor." Dişlerini sıktığı için gerilen çenesinin ağrıdığını hissediyordu ama ağlamak da istemiyordu.

"Okuyabilir miyim?" dedi Jimin fısıltı gibi çıkan sesiyle. Bunu merakla değil çaresizlikle söylemişti.

Seokjin onu buraya yardımcı olması için çağırmış olsa da, defteri Jimin'e okutmamıştı ama içten içe okutmayı da istiyordu.

Daydream : TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin