-4-

18.6K 479 107
                                    

Siyahlığını gecenin kapladığı ceketiyle,koyu kahverengi saçlarıyla ve bal rengi gözleriyle.. O karanlıkta nasıl böyle parlardı? O an beni duvara itip çığlık atmama engel olmayı kolay bir hamleyle başarmıştı. Yaklaşık üç dakika göz göze kalmıştık. O an ne olduğunu ikimizde bilmiyorduk, buna emindim. Kanım vücudumun içinde, her zamankinden daha hızlı bir şekilde akıyordu hissedebiliyordum. O an zaman durmuştu. İkimiz için de..
..
Geri çekilip beni bırakmıştı ama hala konuşmuyordu. Soğuk bakışları kararlılığını hiç kesmeden beni inceliyordu. O an öyle bir şey oluştu ki ikimizde dilimiz tutulmuş gibi birbirimize bakıyorduk. En iyisi sormaktı, başka çarem yok gibi görünüyordu.

"B-burada ne işin var?" sesim neden titriyordu rezil olmuş gibi hissediyordum, lanet olsun heyecanlandığımda hep böyle oluyordu.
"Sen ne arıyorsun burada?" dedi meraklı bakışlarını üzerimde gezdirirken. Sesi kısılmıştı boğazını temizleyince bende öyle kalmış garip bir şekilde onu seyrediyordum. En son kendime gelince konuşmaya devam ettim.
"Işık yemeğe davet etmişti sonra kalmaya karar verdik de senin ne işin var anlamadım?" merakla yüzüne bakıyordum.
"Ben burada yaşıyorum." dedi rahat bi tavırla.

Nasıl yani? Işığın kardeşi yok ki, ne alaka ya kafamda bin ton soruyla kalakalmıştım.
"Nasıl yani?"
"Kendi evimde sana hesap verecek değilim ufaklık." deyip yanımdan geçip gitti. Ufaklık mı? Kendini ne sanıyordu bu? ukala tavırları canımı sıkmaya başladı. Burada yaşıyorum da ne demekti? Kafamda bin tane soruyla baş başa kaldım. Uykum da kaçmıştı zaten gidip Işığa sorsam mı bilemedim ama uyandırmak da istemiyordum. Sabah konuşma umuduyla yatağıma geri döndüm ama o güzel uykuya bir daha kavuşamadım.

"Günaydın sarışın, kalk hadi akşama kadar uyuyacak değiliz." Emrenin rahatsız edici bağırışıyla uyanmıştım. Böyle uyandırılmaktan nefret ediyordum. Sersem gibiydim ve hiç kalkasım gelmiyordu.
"Tamam, kalkıyorum." diyerek yarım ağız bir şekilde esnedim.
"Aşağıdayız biz hadi kahvaltıya iniyorum sende gelirsin."
"Tamam sen git geliyorum beş dakikaya."
Yerimden kalkıp lavaboya gittiğimde bir anda aklıma dün gece olanlar gelmişti ben onu tamamen unutmuştum. O burada mıydı acaba? diye düşünürken en iyisinin aşağı inip bakmak olduğuna karar verip hemen odaya geri geldim.
Okul kıyafetlerimle duramazdım, Işığın yatağımın yanındaki koltuğa bıraktığı kot şortu ve beyaz dantelli gömleği üstüme geçirdikten sonra odadan çıktım.

"Günaydın.." dedim samimi bir gülüşle.
"Günaydın uykucu hadi gel kahvaltı yapıyoruz." dedi Işık. Gittiğimde, hemen sormak istiyordum ama nasıl sorcağımı bilmiyordum.
"Işık dün gece su içmeye kalktığımda- ben daha cümlemi bitirmeden yine o ses..

"Günaydınlar, hoşçakalın.." diye bir ses geldi arkamı döndüğümde Kuzey karşımdaydı ve dün gece gördüğüm de rüya değilmiş onu anladım.
"O burada mı yaşıyor?"
"Evet canım Kuzey benim kuzenim, ailesiyle yaşamak istemiyor o yüzden bizimle kalıyor zaten varlığıyla yokluğu bir onun." Işığın öyle demesiyle şok oldum demek o yüzden onu çok iyi tanıyor gibi konuşuyordu.
"Anladım."
"Sen ne sorucaktın canım?"
"Hiç, boşver hadi yiyelim." dün geceden bahsetmek istemedim ve hemen bakışlarımı kaçırıp kahvaltılıkları tabağıma dizmeye başladım.

Kahvaltılıkları aceleyle topladıktan sonra evden çıktık ve yakınlardaki bir sinema salonuna gittik. Romantik komedi bir filme girdik ama aklım sürekli ondaydı, bana ne olduğunu anlamamıştım filme bile odaklanamıyordum. Neyse ki yarım saat sonra bana zulüm gibi gelen film bittikten sonra birşeyler yiyip ayrıldık anneyi arayıp şöförün gelip beni almasını istedim. Daha buraları tam bilmiyordum.

Eve geldiğimde direk duşa girip yatağa geçtim anne ve baba denen kişiler konuşmak istediler ama yorgun olduğumu söyleyip geçiştirerek konuşmaktan kaçtım.

Şu aptal düşünceleri bir an önce aklımdan çıkarmam lazımdı. Masamın başına geçip çizim defterimin başına oturdum ve karalamaya başladım. Kafamı dağıtmam gerekiyordu ama her saniye aklımda ela, ama karanlıkta bile ışıl ışıl olan gözleri vardı. Tam kafayı yemek üzereydim ki o sırada telefonum çaldı. Telefonu elime alıp ekrana baktığımda arayan kişinin Bade olduğunu görünce biraz rahatladım.
"Bebeğim, seni çok çok özledim." diye çığlık attığında o tanıdık ses kafamın dağılmasına yardımcı olmuştu.
"Ah, Bade bende seni çok özledim."
"Nasıl oralar? Bensiz yeni arkadaşlar edinmedin inşallah." dedi gülerek.
"Imm edinmiş olabilirim ama senin gibi olamaz kimse canım benim. Keşke sende burda olsaydın."
"Aslında sana bir sürprizim vardı sabah söyleyecektim ama madem bu kadar özledin dayanamayacağım, yarın sabah yanındayım!"
"Ne, ciddi misin şaka yapmıyorsun dimi?"
"Hayır bebeğim, yarın görüşürüz şimdi uyumam lazım. Erken kalkacağım öptümm."
"Çok sevindim. Öptüm görüşürüz." Gerçekten sevinmiştim ona çok ihtiyacım vardı. Şu anda çevremde güvenebileceğim kimse yoktu. Onun gelmesi iyi olurdu. O kadar uykusuzdum ki yastığa başımı koyduğum anda çok geçmeden uykuya dalmıştım.
..
"Lina tatlım, uyan hadi aşağıda seni bekleyen biri var." diyen Firuze teyzenin sesini duyunca hızla kalkıp rutin işlerimi hallettim ve odadan çıktım. Bade geldiği için kat kat heyecanlıydım.

Aşağıya indiğimde karşımda Badeyi görmeyi beklerken birden Kuzeyi görünce afalladım. Ağzım açık bir şekilde bakakalmıştım, hem de baba denen kişiyle oturmuş çay içiyorlardı.Yine rüya görüyorum sandım ama rüya olmayacak kadar gerçekti..

Merhabaa, hikayeme yeni başladım ama kendime inanıyorum ve okuduğunuz da lütfen yorum ve oylarınızı eksik etmeyin görüşleriniz benim için çok değerli. ❤️

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin