-29-

17.5K 271 22
                                    

Merhaba ballarım, yeni ve güzel bir bölümle karşınızdayım. Oy ve yorum atmayı unutmayın küserim. ❤️
Medyada Lina var❤️

Birine aşık olmak, onu dünyadan yalıtmak, tüm izlerini silmek, gölgesinden yoksun bırakmak, ölümcül bir geleceğe sürüklemek demektir. Çevresinde ölü bir yıldız gibi dolanıp onu kara bir ışığın içine çekmek demektir. Jean Baudrillard

Telefonumun titreşim sesiyle uyandığımda elime aldım ve gözlerimi zorla açarak arayanın kim olduğuna baktım. Arayan kişi Işık'tı. Telefonu açmaya çalışırken suratıma düşmesiyle acıdan kendime geldim ve yerden alıp kapanmadan hızla açtım.
"Alo?"
"Alo, Lina neredesin sen? Annenler beni aradı Lina evde yok diye."
"Dün kavga ettik ve bende eşyalarımı alıp Kuzeye geldim." dedim buruk bir ifadeyle.
"Neden kavga ettiniz?"
"Bana Kuzeyden uzak durmamı söylediler bende durmayacağımı söyledim. Sonra babam bana el kaldırdı ve dayanamadım."
"Gerçekten mi, inanamıyorum. Çok üzgünüm kuzum ama orada kalamazsın. Elbet gelip seni alacaklardır."
"Boşver, fikirlerini terk ettiklerinde dönerim."
"İyi bakalım biz okula gidiyoruz."
"Bir kaç gün sonra karne alacağız ne diye gidiyorsunuz ki?"
"Kütüphaneden almam gereken bir kaç kitap var o yüzden gitmem lazım bugünden sonra gitmem zaten."
"İyi bakalım, ararım ben seni."
"Tamam kuzum, ara beni mutlaka bak aklım sende kalmasın."
"Tamam canım."

Telefonu kapattıktan sonra ekrana baktığımda on tane cevapsız arama vardı. Beş tanesi annemden diğer beşi de babamdandı. Onlarla konuşmak istemiyordum, telefonu bir kenara fırlattım. İçimden bir ses yaptığım şeyin yanlış olduğunu sürekli yüzüme vursa da bunları yapmamın tek sebebi babamın bana el kaldırışıydı. On yedi yıldır bir kere bile ailemden böyle bir eğilim görmediğim için çok zoruma gidiyordu. Onların da kendince haklı sebepleri olduğunu biliyordum ama o öfkeyle dün herkes yapacağını yapmıştı.

Uykum kaçmıştı ve artık canım uyumak istemiyordu. O sırada bahçede gözüme çarpan kişiye odaklandığım da gördüğüm kişi Arın'dı. Spor yapıyordu. Neden bu kadar erken kalkıyordu bu çocuk anlamadım, bir yere de gitmiyordu ama hep erkenciydi. Yerimden kalkıp battaniyeyi katladıktan sonra koltuğun kenarına bıraktım.
Lavaboya gidip rutin işlerimi halletikten sonra çıktım. Bugün kahvaltıyı ben hazırlamak istiyordum. Hem vakit geçmiş olurdu, hem de Kuzeye yük olmak istemiyordum.

Mutfağa girip kollarımı sıvadığım sırada kapı sesiyle arkamı döndüm.
"Günaydın fıstık, erken kalkmışsın." dedi Arın samimi bir ifade takınarak.
"Günaydın Arın, evet Işık arayınca uyandım ve geri uyuyamadım."
"İyi bakalım, kahvaltı mı hazırlıyorsun?"
"Evet."
"İyi, bende çok acıkmıştım zaten." diyerek gözlerini açıp gülümsedi.
"Sen neden bu kadar erken kalkıyorsun?" dediğimde kaşları gözlerinin üstüne doğru hafifçe indi.
"Imm, bilmem. Küçüklüğümden beri öyle bir alışkanlığım var. Geç uyandığımda kendimi sersem gibi hissediyorum."
"Anladım, güzel bir alışkanlık bence."
"Bence de."
Ona gülümsedim ve dolaptan çaydanlığı çıkardım. Bir kaç kaşık dem attıktan sonra çaydanlığı ocağa yerleştirdim. Dolaptan peynir kutusunu çıkarıp bir tabağın içine dilimledikten sonra diğer kahvaltılıklarıda çıkarıp masayı hazırladım. Çay bardaklarını da yerleştirdikten sonra çayı yaptım ve ocağın altını kapattım.
"Oo sofra çok güzel oldu."
"Ben Kuzeyi uyandırıp geleyim." diyerek gülümsedim.
"Tamam bakalım."

Merdivenleri çıktıktan sonra Kuzey'in odasını aramaya başladım. Sanırım sondaki kapısı kapalı olan odaydı. İlerleyip kapıyı tıklattığımda ses gelmeyince içeri girdim. Doğru tahmin etmiştim odası burasıydı ve Kuzey mışıl mışıl uyuyordu. Arkamdan kapıyı kapatıp yanına doğru ilerlemeye başladım. O kadar güzel uyuyordu ki onu uyandırmak istemiyordum. Saçları hafif dağılmıştı. Burnunu incelediğimde öpesim gelmişti, o kadar güzeldi ki estetik yaptırsa bile bu kadar güzel bir burna sahip olamazdı. Bir süre daha onu öyle izledikten sonra ellerimi saçlarında gezdirmeye başladım. O kadar derin uyuyordu ki nasıl uyandıracağıma karar verememiştim. Yüzüne yaklaşıp yanağını öptüğümde kıpırdanmıştı, sonra eğilip bir daha öpmek için yaklaştığımda beni kendine hızla çekti ve dudaklarımla birleşti.  Bir anda içime dolan duygu yoğunluğundan dolayı afallasam da, gözlerim kocaman açılmış bir şekilde şaşkınlıkla ona bakıyordum. Hemen geri çekildim ve kafamı başka bir yöne çevirdim. O kadar kızarmıştım ki şu an ona bakmaya cesaret edemiyordum.
"Ne, ne oldu hoşuna gitmedi mi?" diyerek gülmeye başladığında ben de dayanamayıp dudaklarımı sıkarak gülmeye başlamıştım.
"Şşt, gel yanıma bakayım. Seninle uyanmış gibi davranıp mutlu olacağım."
Hiç bir şey demeden yanına kıvrıldığımda bana sarılmıştı. Hayatım boyunca hiç bir an kendimi bu kadar mutlu hissettiğimi hatırlamıyordum. Onun kollarındaydım ve kokusunu içime rahatça çekebiliyordum. Sanırım bu anı yaşadığım diğer güzel anların hiç birine değişmezdim.

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin