-8-

18.1K 440 62
                                    

Resimde Kuzey var..
Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum bebekler, keyifli okumalar.
...
Güneşin göz kapaklarımı ağrılı bir şekilde yakmasıyla gözlerimi açtım. Uyku sersemi halimle nerede olduğumu kavrayamamıştım. Yanan gözlerimi hafifçe yumup tekrar açtım ve etrafıma bakındım. Yan koltuk göz radarıma takıldığında Kuzey'in orada uyuduğunu gördüm. Uyurken sandığımdan daha da savunmasız görünüyordu. Küçük bir çocuğun öğle uykusu gibi sakin ve derindi. O bana küçük bir çocuğun masumiyetini anımsatmıştı, evet.

Dün bana bağırıp çağırdıktan sonra üstümü örtmüş, bir de üstüne sessizce özür dilemişti. Onun şeffaf duvarları vardı; istediği zaman siyahımsı renge boyayıp onu gizlemeye çalışsa da, şu an masumiyeti o rengi kül etmişti. Belki de o sadece o duvarların arkasına sığınan bir çocuktu, bunu öğrenecektim.

Uzandığım rahat koltuktan kalkıp lavaboyu aramaya başladım. Dün korkudan ışıkları bile açtırmamıştı. Neyin nerede olduğunu bilmiyordum.Neyse ki bulunduğumuz katın sağ koridorunun sonunda bir tane bulmuştum. Hızla içeri girip elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki soluk siluetime baktım. Dağınık saçlarım kendimden tiksinmeme sebep olsa da ellerimle hızla düzeltip toparladım. Kalan rutin işlemlerimi de hallettikten sonra lavabodan çıktım.

Bir anda okul diye bir gerçeğin olduğu beynime sertçe çarpınca hızla Kuzeyin yanına gittim ve onu uyandırmaya çalıştım ama uyanmamaya yemin etmiş gibi kalkmak bilmiyordu.

"Kuzey, Kuzey kalk hadi okulu unuttuk kalk."
"Bir şey olmaz korkma, yoklamada var görünüyoruz şu an." deyip rahat bir tavırla yüzüme baktı. Uykulu gözleri normalinden bile güzel görünüyordu. Biçimli yüz hatlarına daha fazla odaklanmamak için gözlerimi göğsüne doğru indirdim.
"Nasıl?" dediğimde kaşlarımı çatmış ona bakıyordum. Sorum ona komik gelmiş olmalıydı ki dudakları yarım ay şeklinde kıvrıldı.
"Sen beni fazla hafife almışsın ufaklık. Kahvaltı hazırlamaya ne dersin?"
"Hayır derim." diyerek geçiştirdim. "Hem o dün ki çocuk kimdi ve neden bizimle geldi?"
"Çok soru soruyorsun, o benim arkadaşım sıkıntı yok."
"İyi peki. Ben dolaba bakıp atıştırmalık bir şeyler hazırlayayım, sende gidip arkadaşını kaldırsan iyi olur."
"O gitti." dedi gerinerek. Bir anda gözüme çok masum görünmüştü. Kendine gel Lina, saçmalıyorsun. 
"Ne zaman?" dedim tek kaşımı aşağıya doğru indirip.
"O erkencidir, sabah gitti, çıkarken gördüm." dediğinde kafamı salladım.
"İyi bakalım, biz de bir şeyler yiyip dönelim." Kafasını olumlu bir şekilde salladı.
"Tamam."

Mutfağa gidip dolapta ne bulduysam masaya özenlice yerleştirdim. Bir de meyve suyu vardı ama hiç açılmamıştı. Onuda dolaptan çıkardığım bardaklara koyup dolaba geri yerleştirdim.
"Hadi gel, hazır." Evi o kadar benimsemiştim ki buradan gitmek istemiyordum. Yeni aileyle yaşamaktansa burada tek başıma huzurlu bir şekilde yaşayabilirdim.
"Oo ufaklık aferin, bir an önce yiyip dönelim. Seni de çıkış saati gelince eve bırakayım."
"Tamam, dün bizi öldüreceklerini söyledin o ne olacak peki?"
"Onlar uyuşturucu satıcılığından yakalandı merak etme. Haberleri aldım."
"Hadi ya, ne güzel." deyip suratımı ekşittim. En azından öldürülmekten iyiydi.

Yedikten sonra herşeyi eski yerine koyup çantamı aldım. Sonunda gidiyorduk. Güle güle hayallerimi büyüleyen güzel ev, seninle tanışmak güzeldi..

Arabanın kokusu hiç değişmiyordu bindiğim an vücudum elektiriklenmiş gibi hissettim. Bu koku beni çok etkiliyordu, baş döndürücüydü. Kuzeye baktığımda gülümsüyordu. Acaba yine ne saçmalık düşünüyordu da aptal aptal gülümsüyordu? Onu sadece iki kere gülerken görmüştüm. Güldüğünde elmacık kemiğinin üstünde kocaman bir gamze beliriyordu.Kirpikleri benimkinden bile uzundu sanki yaptırılmış gibi, kız olsaydı çok güzel olurdu diye düşünürken,
"Çok yakışıklıyım dimi?" deyip iğrenç bir gülüş attı.
"Ne alaka?"
"Yaklaşık on dakikadır beni süzüyorsun da ondan."
"Hayır, seni süzmüyorum sadece neden güldüğüne baktım, kendi kendine gülüyordun da." dedim son kelimeyi bastırarak söylemiştim.
"Yaşadıklarımıza gülüyorum. Beni yakalamasaydın başına bu kadar iş açmazdım ufaklık."
"Bana ufaklık demeyi kes. Keşke görmeseydim." derken bile içimden iyi ki görmüşüm diyordum iyi miydim ben? bence değildim.
"Tamam tamam, kızma ufaklık."
Ah sanırım bunu daha fazla kaldıramayacaktım. Sürekli ufaklık demesi sinirlerimi bozuyordu.

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin