-21-

17.5K 289 32
                                    

Merhaba arkadaşlar, resimde Lina ve Kuzey var. Oy ve yorum atmayı unutmayın!❤️

Erdinç denen pisliği deponun kapısında gördüğüm andan itibaren nefesim tıkanmış, tüylerim diken diken olmuştu. Adi herif cezaevinden çıkmış, rahat rahat dolaşıyordu. O kadar suçu olan bir pisliği nasıl olur da serbest bırakırlardı aklım almıyordu. İçime öyle bir his girmişti ki sanki herşey mahvolup gidecekmiş gibi korkunç şeyler hissediyordum. O gün bize gönderdiği notta geleceğim demişti ama bu kadar hızlı kurtulabileceğini beklemiyordum açıkcası. Ama ne yazık ki çıkmıştı ve şu an tam karşımda öz kuzenim Aytaç ile karşılıklı duruyorlardı. Aklımın almadığı bir şey daha vardı, onun cevabını da elbet yakında bulacaktım.

Kuzeyin o Erdinç pisliğini gördükten sonra suratı bembeyaz olmuştu. Ona bakıp ellerini tuttum, oda biliyordu o adam can acıtmayı iyi bilen biriydi ve bize bir zarar gelmesinden çok korkuyordu. Bu yüzünün aldığı şekilden bile gayet rahat belli oluyordu. Onu öyle görünce içimden bir ses çık arabadan ve o adamı orada gebert diyordu ama bunu asla yapamayacağımı bildiğim için susup oturmayı tercih etmiştim. Gerçekten daha kaç hayatı mahvedicekti bilmiyorum. Arın, Kuzey şimdi ise Aytaç. Umarım Aytaç sandığım gibi biri değildi, şuan tek temennim o.
"Şerefsiz herif, çıkmayı başarmış." Kuzey hızla arabayı çalıştırıp bizi oradan uzaklaştırmaya başladı. Emre de yerinden sıçrayıp,
"Kim, Erdinç mi?" diyerek şaşkın bir surat ifadesiyle bize bakıyordu.
"Maalesef, evet." diyerek suratımı astım. Gerçekten moralim tamamen alt üst olmuştu ve kelimeler boğazımda düğüm düğüm olmaya başlamıştı.
"Eyvah, işte şimdi yandığımızın resmidir. Bu adam nasıl elini kolunu sallayarak çıkabiliyor ben anlamadım, hem de dosyası bu kadar kabarık bir adam." dediğinde suratımı buruşturup ona baktım.
"Adam demezsen sevinirim, biz genelde ona pislik diyoruz."
"Doğru söylüyorsun valla tam adi bir pislik. Ee ne yapacağız?" dediğinde Kuzey dudaklarını araladı.
"Düşünmem lazım, şu an ne yapacağımız hakkında en ufak bir fikrim yok. Tek istediğim bir an önce buradan uzaklaşmak, eğer Erdinç şerefsizi bizi farkederse kurtulmamız çok zor olabilir."
"Çok doğru bir an önce gidelim buradan." dedim ve Kuzey'in arabayı çalıştırmasını bekledim.

Korkuyordum, o pislik hakettiği yerden kurtulmuştu ve Kuzeye zarar vermek istiyordu. Ona pis işlerini yaptırmak, onu da o deliğe tıktırmak istiyordu. Arın gibi onu da mahfetmesine izin veremezdim. Onu bambaşka birine çevirir benden uzaklaştırırdı. Onun zarar görmesini asla ama asla istemiyordum. Düşüncelerle boğuşuyor bir çıkış kapısı bulmaya çalışıyordum ama aklıma hiçbir şey gelmiyordu. O beladan nasıl kurtulucağımızı gerçekten hiç bilmiyorduk. Ve bu bilinmezlik bizi hiç beklemediğimiz bir yola sürüklüyordu. Umarım o bize çok büyük bir zarar vermeden ondan kurtulurduk. Ama benim önce Aytaç denecek o lanet kuzenimin onunla ne işi olduğunu bir an önce öğrenmem gerekiyordu, eğer öğrenmezsem yuvamdaki düşmanla baş başa kalıcaktım.

Kuzey Işık ve Emreyi evlerine bıraktıktan sonra beni bırakmak için yola koyulmuştu. Yolda hiç sesi çıkmıyordu, moralinin bozuk olduğu o kadar normaldi ki eminim şuan oda bir çözüm yolu arıyordu. Kafasını kaşıyıp ikide bir birini söndürüp başka bir sigara yakıyordu. Bu tavırları beni gerçekten çok endişelendirmeye başlamıştı. Onun için çok endişeleniyordum özellikle de Aytaç'ın "Linayı bırak, Kuzeyden kurtulalım." dediği cümle beni endişelendiriyordu. Kurtulmak derken? Neydi ki kurtulmak? Umarım benim aklımın ucuna bile getirmeye korktuğum şey değildir. Ona zarar gelirse Aytaç'ı mahvederdim. Bütün pislik sırları nasılsa benim elimdeydi ve onu yurt dışına sürgüne göndermemi istemiyorsa bize zarar verecek herhangi bir şeyi hemen aklından çıkarırdı.

"Kuzey, çok sigara içmedin mi?"
Asla cevap vermiyordu. O kadar gergin görünüyordu ki bir şey söylemeye çekiniyordum. Onu elimle dürtüp aynı soruyu tekrarladım.
"Çok içmedin mi sence de?" dediğimde en ufak bir kıpırdanma olmadı.
"Lina, düşünüyorum."
"Beraber düşünelim."
"Şu an susman gerekiyor." Bana günlerdir ilk defa böyle kaba ve soğuk davranıyordu. Bu davranışları benim için gerçekten çok kırıcıydı. O romantik buzdan prens gitmiş, yerine yine o buz prens gelmişti. Şuan gerilmiş olduğu için böyle davrandığını bildiğim için fazla sesimi çıkarmamaya çalıştım. Alttan almam gereken zaman tam da bu zamandı.
"Lina."
"Efendim."
"Teyzenin ağzını aramayı unutma, ne koparabilirsen koparmaya çalış."
"Tamam merak etme konuşucam bu akşam."
"İyi bakalım burada durayım mı?" etrafıma baktığımda evin oraya gelmiştik bile, hemen çantamı koluma takıp ona baktım.
"Evet, gayet iyi. Ben gideyim o zaman."
"Görüşürüz." deyip yanağıma masum bir öpücük kondurmuştu.

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin