-18-

17.6K 308 43
                                    

Merhaba arkadaşlar, yeni ve güzel bir bölümle karşınızdayım. Yorum yapmayı ve oy vermeyi lütfen unutmayın. İyi okumalar...❤️

Uyandığımda Kuzey yanı başımda uyuyakalmıştı. Başını koltuğa yaslamış başucumda oturarak uyuyordu. Onu öyle görünce sesimi çıkarmadan onu seyretmeye başladım. Uyurken bile o kadar yakışıklı görünüyordu ki, onu böyle fotoğraf çekip her gün bu fotoğrafa bakarak uyumak istiyordum. Gerçekten de bunu yapabilirdim ama telefonum benden çok uzaktaydı ve hareket edersem uyanabilirdi. O yüzden bu büyülü anı bozmamak için sessizce kolumu çenemin altına koyup onu izlemeye devam ettim. O sırada Emre ayısı merdivenleri o kadar sesli indi ki Kuzey gözlerini açtığında beni ona aşık gibi bakarken yakaladı. Hemen pozisyonumu değiştirip esniyormuş gibi rol yaptım. Ama yemediğine emindim. Emre bizi öyle görünce hemen lafını attı, atmasa içinde kalırdı.

"Ooo, gençler sabah şerifleriniz hayrolsun." dedi imalı bir şekilde gülerek.
"Sanada günaydın Emre." dedi Kuzey sinirle, çocuğu uykusundan pata küte seslerle uyandırdığı için sinirlenmesi doğaldı.
"Hadi okula gitmiyorsunuz galiba? Kalk kız Lina kahvaltı hazırla bize, hamaratlığını görelim biraz."
"Oldu canım, sevgilin neden hazırlamıyor ev sahibi o değil mi?"
"O güzellik uykusunda şu an, hazır olunca kaldıracağım onu."
"Ah sen ne hainsin Emre. Bizi uyandırdın ama ona kıyamıyorsun öyle mi?"
"Eh, birazcık canım."
"İyi tamam siz oturun masaya ben birşeyler hazırlarım, önce bir elimi yüzümü yıkayayım."
Yerimden doğrulup lavaboya yöneldiğim sırada Kuzey beni kolumdan geri çekip,
"Sen beni mi izliyordun?" dedi kaşlarını çatıp gülerek.
"Y-yoo, ne alakası var yeni uyandım bende." Yalan söyleyemiyordum işte. Yine kekelemiştim.
"Tabii canım, eninde sonunda itiraf ediceksin."
"Evet, umarım." diyerek kolumu ondan kurtarıp lavaboya gittim. Rutin işlerimi hallederken aptal aşık gibi sırıtıyordum.
Dün gece hayatımın en güzel gecesiydi, bu şehre gelmeden önce gelmek istemediğim için kendime çok kızıyordum. Oysa ki hayatımın aşkı tam burada, benim gelmemi bekliyormuş.

Lavabodan çıktıktan sonra, mutfağa geçip dolabı açtım, dolap ağzına kadar doluydu. Canınız ne isterse bu dolabın içinde bulabilirdiniz.
Hemen kahvaltılıkları çıkardım, bir de soğuk çay olduğunu görünce işime gelmişti. Hemen onuda bir hamleyle alıp masaya koydum. Masaya döndüğüm de iki tane yakışıklının bana acıkmış gözlerle baktığını görünce gülmemek için kendimi zor tuttum.
"Emre, hadi Işığıda çağır."
"Tamam, hemen çağırıp geliyorum."

Işık da geldikten sonra kahvaltımızı yapıp okula gitmek için hazırlandık. Yaklaşık on dakika sonra çıkmıştık. Kapıdan çıktığımız anda herkesin içine bir korku yerleşmişti. Dün gece olanlardan sonra doğal olarak korkuyorduk.
"Ben arabayı çalıştırayım, siz de gelin." dedi Kuzey, ortamın gerginliğini atmaya çalışıyordu.
Araba kapının önüne yaklaştığında ben ön koltuğa, Emre ve Işık da arka koltuğa yerleşti. Arabaya bindikten sonra biraz daha güvende hissetmiştim.
Yoldayken Emre ve Işığın kıkırdamalarını dinlemekten başım ağrımaya başlamıştı. Gerçekten, sanki iki küçük şımarık çocuğu bir araya getirmişlerdi. Daha çok yeniydiler o yüzden sesimide çıkaramıyordum. Ama sabah sabah bu enerji çok fazlaydı.

"N'apıyor bu gerizekalı?" Kuzey dikiz aynasına bakıyordu.
"Ne oldu?" dedim heyecanla. Bu gerginlik arkadaki ikiliyi de susturmuştu.
"Dün kapıda duran siyah araba,önümüzü kesmeye çalışıyor."
"Ne!" Işık çığlık attığında Emre onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
"Bize yetişemez diye düşünüyorum, siz sadece sıkı tutunun."

Kuzey arabayı o kadar hızlı sürüyordu ki birazdan pistten çıkacak bir uçaktaymışım gibi hissediyordum. Yine dün ki korkunç, camları filmli araba peşimizdeydi. Sanırım bütün gece bizi beklemişti, gerçekten bizden ne isteyebilir diye düşünüyordum, ama bu kadar peşimizde olacak kadar ne olabilir? bir sebep bulamıyordum.
"Tamam, atlattık."
"Oh, iyi bari. Ee bu hep bizi mi takip edecek?"
"Polise haber verelim?" dedi Işık.
"Sanırım son çare o."
O sırada Kuzeyin telefonuna bir mesaj geldi.
"Bakar mısın Lina?" Dediğinde telefonunu elinden aldım.
"Tabii, bakayım."
Telefonunda şifre yoktu, o yüzden hemen tek dokunuşla açıldı. Mesajlara girdiğimde gördüğüm şey beni şok etti.Hemen sesli okumaya başladım. Sesim titriyordu.
"Polise gitmeye kalkarsanız, hepinizin hayatındaki en değerli kişiyi gebertirim."
Hiç birimizden ses soluk çıkmıyordu, işte bu sefer fena batmıştık.
"Korkmayın, göz dağı veriyor işte aklınca."
"Ne yapacağız peki?"
"Hiç birşey, merak etmeyin bir şey yapamaz. Size bir şey yapmasına izin vermem. "
"İyi bakalım, göreceğiz."

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin