-7-

18.1K 455 60
                                    

Gideceğimiz yere vardığımızda hava kararmıştı. Puslu bir sokakta durduk. Paslanmış bir depoya benzeyen, siyah spreylerle boyanmış bir mekanın önündeydik.

Korkmaya başlamıştım, amacı neydi bunun? beni neye sürüklemeye çalışıyordu hiçbir fikrim yoktu ve bu beni dehşete düşürmeye yetiyordu.

Gözlerini üzerimde hissettiğim anda kaçışım olmadığını anladım.
"Hadi in. Sadece girişte bekle ve içerideki adamı oyala."
"Emredersiniz Kuzey bey." diyerek tısladım.
"Hadi insene kızım, bak gerginim zaten sinir etme beni." diyerek arabadan indi ve benim oturduğum tarafa gelip kapıyı açtı.
"Korkuyorum, başıma bela açacaksın."  dediğim sırada beni kolumdan kibarca çekiştirip arabadan indirdi ve yüzüme yaklaşıp "Benim yanımdayken sana başka kimse bela olamaz, merak etme ufaklık." o sigarayla karışık parfüm kokusu ağırlığıyla başımı döndürmüştü.

"Peki girelim madem, ne olucaksa olsun. Yalnız bana daha detaylı bir şekilde anlatırsan sevinirim."
"Bak şimdi benim buraya girmem yasak. Sen içeri gir. Girişteki adam salağın tekidir, ona Erdinç beyi arıyordum de ve içerideki demir kapıya ters duran tarafa bir şeyler düşür." dediğinde gözlerimi devirdim. "Kapıya doğru düşüreceğim ki seni görsün." Beni salak falan mı sanıyordu bu?
"Anladın işte. Eşyaları toparlarken yardım iste, sana yardım etmekle ilgilenirken ben arkadan içeri gireceğim, tamam mı? Bunu yapabilirsin." Hı hı, tabii ben her gün entrikalı olaylar çeviririm zaten.
"Allahım sen bana sabır ver. Tamam, yeter ki bir an önce bitsin." dedim ve mekana doğru yürümeye başladım. Ne kadar cesur görünmeye çalışsam da içimdeki ses cafer bez getir diye haykırıyordu.

İçeri girdiğimde heryer leş gibi alkol ve sigara kokuyordu. Girişteki adamın kaba görüntüsü beni korkutmaya yetmişti. Yalandan bir gülümseme takındığımda bana dik dik başlamaya başladı. Bir an kafamda neler söyleyeceğimi hızla toparladım.

"Şey, merhaba ben Erdinç beye bakıyordum da." Rastgele kolumu sallayıp çantamdakileri yere düşürdüm.
"Dikkat etsene kızım ya." diye sitem etti adam.
"Ay, çok pardon ya. İçinde kırılacak şeyler vardı. Yardım eder misiniz lütfen?" Telaşla kendimi yere atıp eşyaları biraz daha dağıttım.
Adam göz devirerek yanıma geldi ve yere çöktü. Yavaş yavaş toplamasını izlerken Kuzey kapıdan içeri kaçamak bir bakış attı ve içeriye hızlıca daldı. Merdivenleri görünen kapıdan yavaşça indi ve gözden kayboldu. Onu görünce rahatladım ve içimden dua etmeye başladım.

Ee ben bunları toplayınca adamla ne yapacaktım o da ayrı bir konuydu. Kaba görüntüye sahip adam yerden kalkıp çantamı uzattı ve elimi serbest bırakıp eşyaları yeniden düşürdüm.
"Kızım sakar mısın sen, hem Erdinç beyi ne diye arıyosun?"
"Ah önemli değil ben toplarım." diyerek konuyu değiştirdim ve yere çöktüm. Oldukça yavaş topladım ama Kuzey hala gelmemişti. Beni bu aptal işlerine neden alet ederdi ki?

"Şey su var mı ben susuz kaldığımda tansiyonum düşüyor da?" deyip olmayan bir rahatsızlık uydurdum.
"Var, arka tarafında, alabilirsin."
"Peki, teşekkürler." ben su içerken arkamdan tarz olarak aynı Kuzeyinkine benzeyen kıvırcık saçlı, uzun boylu bir çocuk girdi. Yanımdaki adama selam verdi ve bana döndü.

"Hey, sen kimsin sarı yolunu mu kaybettin?" dediğinde kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Şey, yok ben arkadaşımı bekliyorum." ağzımdan kaçırdığım şeye lanet ettim. Bir saat boşuna uğraşmış oldum, gerizekalı gibi bütün planı bozmuştum. Gerçi ortada düzgün bir plan olsaydı ben de bozmazdım orası ayrıydı. Gerilince hep böyle saçmalıyordum.
"Arkadaşın?"
Tam sorduğu sırada elimdeki bardağı önümdeki kahverengi masaya bırakıp hızla  koşarak aşağı indim. Göğsüm benden habersiz şiddetle atıyor, cılız bir şekilde sancıyordu. Şu anda ne yaptığım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Aşağı indiğimde içeride kırmızı rengin hakim olduğu garip lambalar yanıyordu ve her köşede duran koltuk ve masalar siyah renklerle kaplıydı.

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin