-26-

17.5K 280 27
                                    

Merhaba canlarım, bu bölüm çok daha fazla hareketli olacak şimdiden hazır olun! Medyada Lina ve Kuzey var❤️

Kuzey'den.
Mesajı okuduktan sonra herkes bir panik haline girmişti. Lina'nın annesi kıyameti koparmış, babası da yakama yapışıp bana, ne oluyor diyerek bağırıyordu. Ama ben o mesajdan sonra o kadar dolmuştum ki, kimseye bir şey anlatacak durumda değildim. Aklımda olan tek şey Linayı kurtarmaktı ve öyle de yapacaktım. Işık herkesi sakinleştirip baştan beri yaşadığım, yaşadığımız herşeyi Lina'nın ailesine anlattığında herkes hayret eder bir şekilde etrafına bakıyordu. Bende kısa bir konuşmayla Erdinç pisliğinin beni pis işlere sokmaya çalıştığını ve Linaya ne kadar değer verdiğimi bildiği için onu kullanmaya çalıştığını anlattım. Herkes ayaklanmış bir çare bulmaya çalışıyordu, Aytaç hariç. O pisliğin işin içinde olduğunu çok iyi biliyordum. Ama şimdi zamanı değildi, onun hesabını çok ayrı bir zamanda kesecektim. Polisi aramayı teklif ettiler ama babası bir süre düşünmemiz gerektiğini olası bir durumda Linaya zarar verecek bir şey yapabileceklerini söylediğinde herkes oturup başka bir çıkış yolu bulmaya çalışmıştı.

Lina'nın gözünden
Uyandığımda kafam göğsümün üstüne düşmüş ve boynum tutulmuştu. Ne olduğunu anlamaya çalışarak etrafıma baktığımda olan biten herşey aklıma hücum etmeye başlamıştı. Pislik herifler ben bağırınca beni tekrar bayıltmış, sandalyeye sıkıca bağlamışlar ve ağzımı bantlamışlardı. Kendimi bu dertten nasıl kurtaracağımı çok merak ediyordum ama düşündükçe kafam daha da karışıyordu.

İnleyerek ses çıkarmaya çalıştığımda adamlar uyandığımı farkedip bana döndü,
"Oo uyandın mı küçük yılan, maalesef ağzını açmayacağım. Bağırmakla kendini çok kötü bir duruma soktun. Açlıktan gebersen de umurumda değil." dedi yüzünde dövmesi olan pislik.
Nefret ederek onlara bakıyor burnumdan soluyordum. En sinirli ve katı olanları oydu.
"Abi, yemek verelim bari ya yazık." dedi daha genç yaşta olan çocuk.
"Hayır, yaptığı aptallığın cezasını çekecek, ağzını açarsak tekrar bağırmaya başlar. Bu işi öğrenin artık."
"Haklısın abi."

Yaklaşık on dakika öylece durup ağlamıştım. Buradan kurtulmanın bir yolu olmalıydı. Bir yandan Kuzeyin beni kurtarmasını istiyor, bir yandan da hiç istemiyordum. Çünkü beni kurtardığı zaman onlara teslim olmuş olacaktı, ve benim yüzümden bu pisliğe bulaşsaydı kendimi asla affedemezdim. Bir süre daha geçtikten sonra içeri iki kişinin girdiğini farkettim. Kapı açılınca sabah olduğunu anlamıştım. İçeri giren kişileri gördüğüm an yerimde tepinip bantlı ağzımla bağırmaya çalışıp değişik sesler çıkarıyordum. Gelenler Aytaç ve Erdinç'ti. Gözlerime inanamıyordum Aytaç gelmişti hem de o pislik herifle beraber.
Kaçırıldığımdan haberi vardı. Acaba annemlere ne yalan söylemişti, bir de öz kuzenim olacaktı, sözde.

Beni görünce yanıma doğru gelmeye başladı.
"Ooo, kuzenciğim hiç hakediyor musun aptalca bir aşk için burada olmayı?"
Ona nefretle bakıp homurdanıyordum.
"Olsun üzülme boşuna ben seni çok uyarmıştım ama sen beni pek umursamamıştın nasılsa, kendin istedin yani." gülerek arkasını dönüp Erdinç pisliğine doğru ilerlemeye başladı.
Ondan nefret ediyordum adi pislik beni kullanmış bir de üstüne kaçırılmama yardım etmişti. Ne kadar hasta olursa olsun şerefsizin tekiydi. Umarım buradan sağ çıkabilirdim, işte o zaman onun hayatını kökten mahvedecektim.
Bana bunu nasıl yapabilirdi, öz kuzenine. Ne kadar pisliğe bulaşmış olursa olsun öz kuzenini kaçırtacak kadar ne düşünüyordu merak ediyordum.

Bir süre daha Erdinçle aralarında konuştuktan sonra Aytaç,
"Birazdan geliyorum canım kuzenciğim." diyerek bana el sallayıp kapıdan çıktı. Nereye gitmişti acaba diye düşünürken Erdinç pisliği yanıma doğru gelmeye başlamıştı. O zaman kendimi hafifçe itip geri gitmeye çalışıyordum ama başaramamıştım. Tam karşıma gelip önümde durmuş ve bana doğru eğilmişti. Ona sinirli bir surat ifadesiyle bakıyor, burnumdan soluyordum.
Ellerini saçımda gezdirince hızla kafamı sallayıp kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.
"Ah, küçük kız. Gördün mü sevgilin seni nasıl sattı." neyden bahsediyordu bu şerefsiz.
"Bak ben onu uyardım, sakın uyarmadım sanma ona işlerimi halletmezse canını yakacağımı söylemiştim, ama o ne yaptı, kimseyi umursamadan hayatına devam etti. Şimdi tutuşmuş seni arıyordur, bende onunla biraz oynayacağım bakalım nasıl oluyormuş."

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin