-24-

17.5K 280 31
                                    

Merhaba arkadaşlar, lütfen oy ve yorum atmayı unutmayın, sizi seviyorum.
Medya da Lina ve Emre var!

Emre de gelince mutfağa girip elindeki içecekleri alıp dolaba attım ve Işığa yardım etmek için kollarımı sıvadım. Emre bir sürü cips, çikolata falan da almıştı. Tam bir depresyon yiyecekleri hazırlıyorduk. Ben cipsleri tabaklara koyduktan sonra kare çikolataları da tek tek kırıp ayrı bir tabağa yerleştirdim. Bir tabakta da yoğurtlu sos hazırlayıp hepsini tepsiye yerleştirdim. Işık da bize patates kızartıyordu, benim moralim yerine gelsin diye o kadar uğraşıyorlardı ki, suratsız görünmemek için çabalıyordum.

Mutfakta işimiz bittikten sonra dolaptan birer bardak çıkardım ve buzdolabını açıp içecekleri elime aldım ve salona taşımaya başladım. Emre de elimdekileri görünce heyecanla ellerini birbirine vurup,
"Pijama partisi!" diyerek bağırınca istemsizce gülmeye başlamıştım. Neşemi yerine getirmek için çok uğraşmasına gerek yoktu çünkü Emre gerçekten de herkesin hayatında mutlaka bir tane olması gereken mükemmel arkadaşlardandı.

Elimdekileri de masaya yerleştirdikten sonra bir sandalye çekip oturdum. Emre bana meraklı gözlerle baktığında hafif tebessüm ederek kafamı sağa sola salladım.
"Ne oldu prenses?"
"Kuzeye gittim, bugün gelmediği için onu çok merak etmiştim. Sabah da telefonda beni terslediği için huzursuz hissediyordum. Ama gittiğim de bana öyle bir davrandı ki hemen çıkıp buraya geldim."
"Neden öyle davrandı ki?"
"Bilmiyorum ama beni çok kırdı. Bir gün bambaşka biriymişim gibi hissettirirken diğer gün yüzüme bakmıyor, sıkıldım artık bu durumdan."
"Belki de bir sebebi vardır. Ee Aytaç'tan haber var mı?"
"Yok ya, bugün sesi soluğu çıkmadı."
"İyi bari, ama biz yine de arkamızı kollayalım." dedi ve arkasına rahatlamış bir şekilde yaslandı.
"Doğru diyorsun."

Işık da patates kızartmalarını koca bir tabağa yerleştirmiş bize doğru geliyordu. Tabağı masaya bıraktıktan sonra hemen yanıma oturdu ve yanağıma tatlı bir öpücük kondurdu.
"Nasıl oldu benim kuşum?"
"İyiyim canım iyiyim idare ediyorum." diyerek başımı omzuna koydum.
"Ee hadi bakalım bu gece bizim gecemiz yiyelim, içelim." diyerek bardakları doldurmaya başladı. Dudak payı olacak şekilde bıraktığı bardakları bize doğru uzattı. Bir yandan yiyip, bir yandan içiyorduk. Emre bana moral vermek
için küçükken yaptığı komik şeyleri anlatıyor, deli gibi gülüyordu. Küçükken okula yanlışlıkla annesinin ev terliğiyle gittiğini söylediğinde gerçekten gülmeye başlamıştım. Emre insana gerçekten enerji veriyor, mutlu ediyordu. Onula bir gün takılsanız bile hayatınızın en komik ve eğlenceli gününü yaşardınız, garanti veriyorum.

Koca akşam yiyip içtikten sonra hepimiz birer koltuğa yayılmış tavana bakarak muhabbet ediyorduk. Bu aktiviteye puanım 10/10'du kesinlike.
"Lina, senin burcun ne?" Işık birden farklı bir konu açınca gülümsedim.
"Başak, sizin?"
"Benim akrep." diyerek güldü Işık.
"Benim de aslan tabii ki. Peki ileride çocuğunuz olursa adını ne koyarsınız?" Bu sefer soruyu soran Emre'ydi.
"Bilmem ki hiç düşünmedim." dedi Işık.
"Sen Lina?"
"Kız olursa Kumsal, erkek olursa şimdilik bilmiyorum sen?"
"Ben erkek olursa Ateş koyacağım. Aynı babası gibi ateşli olucak."
Işık ile beraber öyle bir kahkaha atmıştık ki. Emre yastıktan kafasını kaldırıp bize ters ters bakmaya başladı.
"Ne, yalan mı?"
"Tabii ki de öyle canıım." diyerek tekrar bir kahkaha attım.
"Emrecim sence kendini biraz fazla sevmiyor musun?" diyerek sordu Işık.
"Seni daha çok seviyorum."
"Ooo, bu çok güzeldi." on dakika falan Kuzey aklımdan çıkmıştı ama seni seviyorum cümlesini duyduğum an tekrar zihnime geri girmişti. Ona seni seviyorum demediğim için çıldırdığı anlar geldi aklıma ve kendi kendime gülümsedim. Ona hiç söylememiştim oda ben söyleyene kadar söylemeyeceğini kendine kural koymuştu. Ama ne kadar söylemesem de çok iyi biliyordu, ona olan bu sevgiyi daha önce hiç hissetmemiştim. Onu düşündüğüm an kalbim ve mideme değişik şeyler oluyordu ve resmen mutluluk hormonum şaha kalkıyordu ama bugün öyle değildi. Bugün üzgündüm, beni o kadar çok üzmüştü ki onu nasıl affedebileceğimi bile bilmiyor içimden kendime yalanlar söyleyip kendi kendime affettirmeye çalışıyordum. Buda bir nevi çaresizliğin göstergesiydi.

Ruhumun Yansıması Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin