Kırk Beşinci Bölüm

66.7K 2.6K 836
                                    

Murat'a verdiği talimat üzerine bütün yol boyunca utançtan al al yanaklarımla oturmuştum. Arabanın durması ile hareketlenen Savaş'a bakmadan kollarımı göğsümde bağladım. Murat çoktan inmiş otelin içine girmişti. Büyük ihtimalle resepsiyondaydı.

-"Gelmeyeceğim Savaş ! Utandırıyorsun beni ya ! Murat şimdi kim bilir neler düşündü !" diye kızdım ona somurtarak.

Nefesini seslice üfleyip kollarımı çözdü.
-"Güzelim onun işi düşünmemek sorgulamamak. Hem yemek yiyeceğiz. Ben sevişmeye gidiyoruz demedim ki." Yaptığı uslanmaz imalı tavırla göğsüne şaplak attım.

-"Pis edepsiz seni !" dedikten sonra onu ittirip arabadan indim.

-"Buyur abi." Girişte önümüzde duran Murat oda kartını Savaş'ın eline bırakıp gitmişti.

Utançtan kızarıp bozarırken Savaş'ın arkasından asansöre bindim. Benim aksime o yarım ağız gülüşüyle beni abartılı bir biçimde süzüyordu.

-"Şöyle beğeniyle süzüp sonra yatağa atacakmışsın gibi bakmasana !" dedim ve arkamı döndüm.

Kahkahası küçük kabine yayılırken arkamdan sarılıp boynumu öptü.
-"E ama öyle yapacağım." dediğinde ise gülmemek için yanak içimi ısırmıştım.

-"Pisliksin sen." Dirseklerimle iterken kapı açılınca sabit durup üzerimi düzelttim.

-"Sende fazla seksi." Belimden çekmesiyle koridora göz gezdirip göğsünden ittirdim.

Birisi görse direk rezil olurduk !

-"Savaş yine saldırganlığın tuttu sanırım. Aç şu odayı hadi." diyip geriledim.

Bıkkın bir yüzle bir kaç kapıyı geçti ve bir tanesini açtı. İçeri girerken bir diğer asansörden çıkan görevliyi son anda fark etmiştim.

Savaş ona yemek siparişi verdikten sonra odaya girip kapıyı kapattı.

Normal düz bir otel odasıydı.

-"Çok yorgun hissediyorum nedense." diyip yatağa sırt üstü yattım. Bu şehrin havası bana hiç iyi gelmiyordu.

Gözlerimi kapatacakken Savaş'ın ayakkabılarımı çıkarıyor oluşuyla tavana bakıp gülümsedim.

-"Biraz kestirebiliriz."

Ayakkabılarımı çıkarttığında yatağın ortasına kayıp bu sefer yüz üstü döndüm. Yumuşacık ve çok rahattı.

-"Çok iyi olur." dedim boğuk sesimle.

-"Önce yemek ufaklık." Kalçama tatlı bir sertlikle vurdu.

Nefesim bir saniye kesilse bile hızlıca sırt üstü döndüm ve oturur pozisyona geldim.

-"Sen aç değil misin ?" diye sorduğum sırada çıkarttığı ceketinden telefon sesi yükseldi.

Ellerimi geriye yaslayıp açmasını bekledim. Telefonu alıp yatağa oturunca yanağımı sırtına yapıştırıp iç çektim.

-"Efendim Rümeysa ? Eğer o itle bir yere gitmek için aradıysan unut."

Hala Savaş'ın Alptekin'e uyuzluk yaptığını söylemiş miydim ? Önceki gibi dişe diş değildi ama yoluna taş koyup Rümeysa'yla vakit geçirmesini engellemekten zevk alıyordu.

-"Ha evet yanımda."

Telefonu uzatınca alıp geriye yattım ve ayaklarımı uzattım.

-"Sizi merak ettim. Ne var ne yok ?" diye sordu.

-"Şuanlık bir şey yok. Ala da dinleniyor."

-"Oh iyi bari. Peki senin canını sıkan bir şey oldu mu ?" dediğinde çaktırmadan Savaş'a baktım. Elleri yüzünde yatıyordu.

VurgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin