Medya bildiğimiz üzere yine yıkıyor.sjsMardin'e indiğimiz gibi Savaş'ın ayarladığı araba ile gidiyorduk. Eniştem konakta olduklarını söylediği için yönümüz o taraftı.
Öyle korkuyor öyle endişeleniyordum ki içim parçalanıyordu. Ala yıllarca benim yalnızlığımın en büyük destekçisiydi. Ona bütün hayatım boyunca çok şey borçluydum.
-"Geldiğin için teşekkür ederim. Bu Ala'ya iyi gelecek." dedim göz yaşlarımı silip karşımda oturan Zerrin teyzeye bakarak. Savaş durmadan ağladığım için yanımda gerginlik içerisinde oturuyordu.
-"Daha fazla yanında olmalıydım." Pişmanlık şuan Zerrin teyzeyi saran tek duyguydu. Kızını yalnız bırakmış , arkasında durmamış olmasıyla kahrolduğunu canlı canlı izliyordum.
-"Üzülme daha geç değil." derken içimden geçen en azından doğduğundan beri benim gibi yalnız bırakmadın düşüncesiydi.
Savaş'ın uzattığı peçeteyi alıp gözlerimi sildim ve iç çektim. Sıkıca elimi kavradığımda biraz daha güçlenmiştim.
Yavaşça ona döndüm. Bakışları bir an olsun benden ayrılmıyordu.
-"Buraya gelmeyi ben istemezken seni de peşimde sürükledim özür dilerim." diye sessizce mırıldandım.Avucumun içini parmağıyla okşadı ve başını iki yana salladı.
-"Aramızda geçen düşmanlık , Ala'nın sağlığı kadar mühim değil. Görmezden gelebilirim Ala bizim için daha değerli."Yürekli ruhuna bir kere daha hayran kalırken minik bir gülümseme sundum.
Ardından araba durunca bakıştık. İlk önce Savaş inip Zerrin teyzenin inmesi için elini tutup yardımcı oldu. En sona ben indiğimde gözümde canlanan kötü anılar bir bir önüme düştü.
Bu konağa ilk girişim ve son çıkışım arasında dağlar kadar fark varken tekrar gireceğimi hiç düşünmezdim.
Derin bir solukla kapıda duran adamların açmasını bekledik. Zerrin teyze geldiğimiz yere şaşkın gözlerle bakarken ince topuklularının üstünde durmakta zorlanıyordu. Koluna elimi yerleştirip yardımcı oldum.
Arkamızdan gelen Savaş'la içeri adım attığımız an kalabalıkla yüz yüze geldik. Avluda bir sürü adam vardı.
Ne yapacağımızı bilemez duruşumuzla kalabalığı sıyıran Arslan eniştemle rahatlamıştım. Hızlı adımlarla koşarak geldi. Nefes nefese kalmıştı.
-"Mahşer yeri gibi olmuş burası hayırdır ?" diye sordu Savaş hemen. Eniştem ise Zerrin teyzeyi görmenin şokuyla bocalıyordu.
-"Siz...siz nasıl ?"
-"Ala'nın yanında olmak için. O nerede ? Neden hastanede değilsiniz ?" dedim hızlıca sorarak.
Kendini toparlayıp elini alnına attı.
-"Doktor evde istirahat edeceğinin daha iyi olduğunu söyledi ama burada durmak da ona hiç iyi gelmiyor. Ağlayıp duruyor onlara bir şey olacak diye çok korkuyorum."Eniştemi dinlerken kalabalığın gürültüsü kulaklarımı deliyordu. Uzaktan bir yerlerden ağlama sesi işitiyordum ama net değildim.
-"Yanına götür bizi lütfen." Zerrin teyzenin solgun yüzü beni endişelendirirken eniştem kararsız kalsa bile diğer kolunu tutmuştu.
-"Düğün günü gelinin yıllardır takıntılısı olan bir herif varmış. Daha başlamadan geldi konağı bastı. Çekti tetiği vurdu delirmişti. Sonrası malum saçma sapan bir filmin içindeyiz sanki."
-"Ne ? Burası dağ başımı ? Ne diyorsun sen ?" Zerrin teyze iyice kendini kaybederken zar zor yürütüyorduk.
Benimde ondan farkım yoktu. Şok olmuştum.