Hızlı adımlarla bahçenin kısa demir kapısına yürürken Savaş arabadan heybetiyle iniyordu.
-"Kapılarda karşılanmak güzelmiş." dedi ve demir kapıyı açıp beni kollarının arasına aldı.
Başlarını eğen bir sürü korumanın arasında utanıp göğsüne sığınırken kokusunu almadığım saatlerde çok fazla özlediğimi anlamıştım.
-"Bir an gelmeyeceksin sandım." dedim üzüntüyle.
Yanağıma ve dudağıma sırasıyla öpücükler kondurup saçımı okşadı.
-"Seni burada bırakır mıyım hiç ? Kokun yakınımda olmayınca deliye dönüyorum."Derin bir solukla onu ciğerlerimde solurken uzanıp boynuna sıkıca sarıldım. Yetişmem için belimden tutarak kaldırmıştı.
-"Seni özledim." diye kısık sesle kulağına mırıldandım. Her ne kadar utançtan kızarsam bile sakalının uzadığı çenesini öpmüştüm.
Kendine bastırırken burnunu boynuma sürtmüş derin soluklar almıştı.
-"Seni burada nefessiz kalana kadar öpmemem için kaçmalısın." dedi boğuk sesiyle.
Yüzümde cilveli bir gülüş belirirken yüzümü yüzünün hizasına getirip dudağımı ısırdım.
Kaçmıyordum.
Koyulaşan bakışları belimi git gide sıkmıştı.
-"Sen uslanmaz bir kızsın." Eli kalçama kaydığı an ciddiyetini anlamış gözlerimi açarak kollarından çıkmıştım.Orada bir sürü adam varken nasıl olur da mantığımı yitirirdim ?!
-"Yemek hazır." dedim konuşmayı tamamen farklı bir yöne çekerek.
Peş peşe ilerlediğimizde evden çıkan Mehmet amca Savaş'la birlikte masaya giderken elinde bir rakı şişesi vardı.
Ona fazla takılmadan Çiçek teyze ile yemekleri getirdik.
-"Ne kadar güzel yemekler yapmışsınız." dedi Savaş masaya göz gezdirirken.
Yanında oturduğum yerde kıpırdandım. Çiçek teyze bana ufak bir tebessüm göndermişti.
-"Alisa'nın yardımıyla sevdiğin yemeklerden yaptık." dediğinde Savaş'ın güzel bakışları bana döndü.
Dudaklarımı ısırıp önüme dönerken heyecanlanmıştım.
-"Ellerinize sağlık eminim çok lezzetli olmuştur."
-"Benim neden en sevdiklerim yok Çiçeğim ?" Mehmet amcanın alıngan sesiyle sessizliği kahkahalarımız böldü.
-"Bu akşam onur konuğu güzel bir çiftimiz var. Sen her akşam yiyorsun." demişti Çiçek teyze alttan alttan uyararak.
Güzel bir çift.
Güzel bir adam.
-"Afiyet olsun." dendi en sonunda yemeğe başlamadan hemen önce.
Bir iki saat sonrasında yemek bitmiş masayı ve bulaşıkları toplamış temizlemiştik. Mehmet amca ve Savaş ise dışarıda karşılıklı rakı içiyorlardı. Çiçek teyze namaz kılmak için yukarı çıktığında bende dış kapıya omzumu yaslamış Savaş'ı izliyordum.
İkisi derin fakat duyamadığım bir sohbetin içerisindeydiler.
Yüz hatlarına hayrandım. Konuşmasına , karakterine , yüce gönüllülüğüne her şeyine hayrandım. Tek bir kusur bulmak istesem belki de günlerce düşünmem gerekirdi.
Tek kelimeyle kusursuz.
Ve bu kusursuz adam benim sevgilimdi.
Tuhaf kelimeyi içimden onlarca kez tekrarlarken minik bir tebessüm yüzüme yayıldı.