Ellinci Bölüm

65.7K 2.5K 382
                                    


Nişan günümüz gelip çattığında sabah sanki hiç uyumamışım gibi dimdirek doğrulmuştum.

Heyecanlı mıydım yoksa korkuyor muydum bilmiyorum. Fakat bir yerlerimin çok mutlu olduğundan emindim.

Yalnızca tedirgindim. Korkuyor da olabilirdim. Geniş bir kalabalık davet edilmişti. Karşılarında bu anı yaşamak daha da gözümü korkutuyordu.

Gözlerimi yumup başımı yatak başlığına yasladım. Bu iki hafta iki gün gibi geçmişti. Nasıl geçtiğini hiç anlamamıştım çünkü hep oradan oraya koşturmuş durmuştum.

Nişanlığım hayalimdeki gibi bir prensesin giyeceği kadar güzel dikilmişti. Küçüklükten beri Clarissa bana hep prenseslerin masallarını okurdu. Bende hep büyüyünce prenses olacağım der dururdum.

Sanırım şövalyeme kavuşmuş , prenses olmaya doğru gidiyordum.

Savaş'ı düşünmek biraz daha moral toplamama yardımcı olurken yavaş yavaş yataktan çıkmıştım. Üzerime penye bir elbise geçirip elimi yüzümü yıkadım ve alt kata indim. Hazırlanan kahvaltı masasına göz atıp yerime oturdum.

Bir kaç dakika içinde annemler gelmişti.

-"Günaydın canım." dedi babam ve başımın üstünü öpüp baş köşeye oturdu.

-"Günaydın." dedim gülümseyerek.

Annem de aynı şekilde karşılık verip oturmuştu.

-"Heyecan var mı diye sormak istemiyorum. Yüzünden belli." dedi babam gülerek.

Başımla onayladım.
-"Çok fazla var. Açıkçası biraz da korkuyorum." dedim içimdekini itiraf edip.

Masanın üzerinde olan elimi tuttu ve sıktı.
-"Çok normal. Ama her şey çok güzel olacak eminim. Keyfini çıkarmaya bak."

Rahat bir nefes almaya çalışıp gözlerimi tabağa indirdim.

Öyle kolay olmuyordu ki.

-"Babana katılıyorum kızım. Rüya gibi bir tören olacak."

Beni kahvaltı boyunca sakinleştirici sözlerle doldurmuşlardı. Uyandığım zamanın aksine biraz iyi hissediyordum.

-"Ben giyinmeye çıkıyorum. Savaş birazdan gelir." dedim masadan kalkarken.

Odama hızlı adımlarla ulaştığımda banyoda dişlerimi fırçalayıp saçlarımı gelişi güzel topuz yaptım. Üzerime bir tayt , tişört ve spor ayakkabı giyindikten sonra geniş çantama lazım olabilecek her şeyi doldurdum.

Nişanın olacağı yerde hazırlanacaktım. Kızlar da benimle beraber orada olacaktı.

Savaş geldiğine dair mesaj attığında iyice elim ayağım birbirine girmişti. Çantamı omzuma asıp elbisemin olduğu kılıfı odaya gelen Clarissa'ya verdim. Ayakkabı çantamı da aldıktan sonra birlikte alta indik ve evden çıktık.

Arabanın dışında bekleyen sevgilime minik bir öpücük kondurdum.

-"Elbiseyi bana verin istersen." Arka kapıdan başını uzatan Rümeysa'yı görünce dediğini yapmak için Clarissa'ya söyledim.

-"Bunları da bagaja atalım." diyerek elimden çantalarımı aldı Savaş.

-"Akşama görüşürüz Clarissa." dedim el sallayıp.

-"Görüşürüz."

Ön kapıyı açıp oturdum. Savaş da oturur oturmaz arabayı çalıştırmıştı.

-"Ee nasılsın güzeller güzeli yengecim ?"

Başımı çevirip Rümeysa'ya gülümsedim.
-"Fazla stresli , sen ?" dediğimde dişlerini göstererek gülümsemişti.

VurgunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin