Selamün aleyküm!
Ben geldiiiim😍Doğrusunu söylemek gerekirse bu bölüm hakkında ki yorumlarınızı aşırı merak ediyorum. Onları benden esirgemeyin lütfen ☺️
Aaa bu arada bu bölüm balıma gelsin : _xxhatcikxx_ kendisi kitap kapağında ustalaşıyor!!!
Bölümle baş başa bırakıyorum sizi o hâlde.
Lacivert örtüyü süsleyen parlak beyaz noktalar,bir ressamın fırçasını sallamasıyla olmuş gibi dağılmışlardı fütursuzca. Ay, tüm sakinliğini korurken güneşten çaldığı ışığıyla, gökyüzünde hükümdarlığını sunuyordu. Kısa bir an meltem savuşturdu ağaçların yapraklarını ve benim saç tutamlarımı.
Çatıdaydım. Babamdan öğrenmiştim çatıya çıkmayı. Annem görse muhtemelen deliler gibi bağırıp çağırırdı ama benim en huzur bulduğum yerdi. Elimde tuvalim, yanıma boyalarım ve elime bulanmış renk cümbüşü...
Huzursa,huzurdu.
Ancak şu an mutlu değildim. Zira bitirdiğim tuvalde eksik bir şeyler vardı, içime sinmeyen. Gök yüzlü bir kadının, elleriyle kazıdığı umutlarını anlatıyordu çizimim.
Tuvalin tamamı gökyüzünden alıntılarla oluşmuştu. Herhangi biri görse, gün içerisinde renk değiştiren gökyüzünün arasına karışmış bir kaç şey görürdü. Ancak arkasında olan anlamı ancak ben bilebilirdim.
Son kez resme baktıktan sonra gökyüzüne kaldırdım kafamı. Eksik olan yeri bulamamıştım. Ancak bu tuvali bitirmeden bir diğerine geçmeyeceğimi bildiğimi iyi biiyordum.
Bu yüzden yarın gece devam etmeye karar verip eşyaları sırt çantama dikkatlice yerleştirdim. Çatıdan aşağıya doğru saldım bedenimi. Çimenle buluşan ayaklarım vakit kaybetmeden eve adımlamıştı.
Sessizce odama çıkarken beynimin ağırdığını ve karıncalandığını hissetmemle sırt çantamı bir kenara atıp çıktığım merdivenleri geri indim. Mutfağın beyaz spotlatlarını yakıp hızlıca sütlü, sade kahve yaptım kendime.
Annemin uykusu ağır olduğundan rahat hareket edebiliyordum. Yaklaş bir buçuk aydır gecem gündüzüm birbirine girmişti.
Mila'nın gidişinden sonra boşluğa düşmüştüm. Onu bu kadar sevdiğimi bilmiyordum. Hayatımda ki yeri çok farklıydı.
Kahve bardağımı alıp odama geçerken Mila'nın numarasını tuşladım. Gece saat üç gibiydi.Türkiye de saat on civarı olmalıydı.
Tavanda sallanan koltuğuma oturup kahvemden bir yudum almıştım ki aramam cevaplanmıştı.
Onunla gittiği günden beri görüşüyordum.İstanbul'a indiği günün hemen ertesi sabahı aradığımda, oradaki ünlü bir üniversiteye yazılmaya gittiğini, muhtemelen alışmakta zoranacağını söylemişti.Bilirdim. Farklılıkları sevmezdi,zor alışırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇARKI/Tamamlandı
General Fiction" Meğer o geceki deprem,benim yenilgim değil en şanlı zaferimmiş,bilemedim." Düzenli bir yaşam neydi ki hayatın oyunları yanında. Boynu bükük,emrine amadeydi. Öyle de oldu. Bir deprem, tüm varlığını kaybetmesi için yetmişti. Özene bözene elleriyle k...