V. Bölüm

2.4K 212 70
                                    

Selamün aleyküm.

Ben geldiiiiiiim.

Bu bölüm Linda için çok anlamlı oldu😏

Hadi hadi keyifle okuyun bakalım.

İthaf:nisankorkusuz16 sana balım

1 ay sonra:

Kahve toz halindeyken tatsız,tuzsuz ve acı. İçine karıştığı su ısınıyor önce sonra kaynıyor. İçilebilmek için kor ateşin üstünde sabırla pişmeyi bekliyor.Amacını hatırlatıyor kendine ,'ya sabır'çekiyor belki de...
Onu yakandan elini ayağını çekmiyor,üstüne gidiyor.Ellerimi uzatıp almak istediğim şeyler için çabalamam gerekirdi.

Beni yakana yanaşmalıydım. Kim bilir belki bu yolda benimle karışacak su da bulurdum kendime.

Mila ,bakır cezvenin içinde köpüklenen kahvenin köpüklerini kaşık yardımıyla fincanlara aktardıktan sonra suyunu eşit miktarda doldurdu. Yanına küçük tabaklara koyduğumuz lokumlar vardı. Tepsilerin sırasıyla dizilmiş olduğu dolaptan,varaklı, gri  tepsiye uzanıp fincanları üstüne koydum.

"Sen kahveleri taşı bende kilimleri alayım,çıkalım." Kafamı sallayıp tepsinin iki yanından tutup kapıya yanaştım. Yazın sonuna doğru geldiğimzden hafif güneşli biraz da rüzgarlı olan havayı kaçırmamak için kapının önüne kilim atıp oturacaktık.

Yoldan geçerken teyzelerin oturup ellerinde örgü ördülerini çoğu kez gördüğümden yabancılık çekmemiştim. Sıcak bir ortamın olduğu kesindi.

Mila'nın da gelmesiyle merdivenleri dikkatlice indim. Kahveleri döküp köpüklerini yok etmemek için büyük uğraş veriyordum.

Dış kapıya vardığımızda Mila önüme geçip kapıyı açtı. Rüzgar açık olan saçlarımı ileriye doğru itmişti.Dizimin biraz altında olan uçuş uçuş eteğimin,bacaklarıma sürtünmesi yüzümde gülümsemeye yol açmıştı.

Meryem teyze geldiğimizi görünce komşularıyla konuşmayı bırakıp yanımıza yanaştı. Tepsiyi yere serili olan kilimin üstüne bırakırken terliklerimi çıkartıp sırtımı binanın duvarına yasladım.

Bacaklarımı kalçamın yanına doğru uzatırken bir kaç bakışın bana döndüğünü hissetmiştim. Bakışlarımı onlardan çekip kahve fincanına uzandım.Bu bakışlara alışmıştım sanırım.

Uzun uzun süzdükten sonra yanında ki kişiye gözümün içine baka baka hakkımda soruyorlardı. Başımı eğmiyor, baktıkları zaman durup gözlerini üzerimden çekene kadar dik dik bakıyordum onlara.

Başını eğecek birisi varsa onlardı,ben değil. Sokağın başında elinde poşetlerle Zeyno Abla girince yardım etmek için ayağı kalkıp terliklerimi giydim. Kendi pastanesinin poşetleri ve bir de termos taşıyordu. Yanına vardığımda ona gülümseyip elinde ki termosa uzandım.

"Sağol vallaha İskelet. Öldüm bunları taşıyayım derken."Dediği kadar zayıf değildim aslında. Normal kiloma karşı uzun bir boyum vardı sadece. Zeyno Abla dirseğiyle kolumu dürtünce ona döndüm.Yolun ortasında durmuş,yüzyüzeydik.

KADER ÇARKI/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin