Selamün aleyküm!
Ya da SÜRRRRPRRİZ mi demeliyim?
Aslında bu yoktu,öyle bi' içimden geldi😂
Nasılsınız ya?
Hâlâ burdamısınız bilmiyorum ama aşşşırı özlemişim🤤
Baya gecikti özel bölüm. Olsun özlemişsinizdir.
Biraz finalin o tesirini yitireceğim korkusu vardı. Yazdıkça gereksiz bir düşünce dedim.
Beklemeden geçin o hâlde. Son kısımda sohbet ederiz❤️
Buraya bırakalım:🦋🌹
⭐
"Ali! Hayır bak çok yedi diyorum!"
Da kime diyordum acaba? Bunlar baba oğul beni delirtirlerken hiç gocunmuyorlar aksine daha bi'eğleniyor gözüküyorlardı.
Üstlerindeki gri eşofmanları birbirlerinin aynısıydı. Ömer Asaf'ın odasında,üzeri oldukça düzenli olan masada boyama yapıyorlar az sonra yere yatıyor ve yuvarlanırken buluyordum onları.
Şimdi ise içerisinde bolca kuru meyveler bulunan kapkekleri sanki az önce kahvaltı yapmamışlar gibi yiyiyorlardı.
Ömer Asaf keki fazla kaçırdığı zamam karnı ağrıyordu ve Ali bunu çok iyi biliyordı.Bu kesinlikle Seyit'ten beklenen bir performans değildi. Ömer Asaf hepimizi yoldan çıkartıyor olabilir miydi?
"Aman ne olacak? " Ali çocuksu bir tafırla elini havada sallayıp Ömer'in elindeki kekten ısırık aldı.
"Aman ne olacak?" Benim minik oğlum babasını taklit ederken gözlerimi kapatıp başımı yukarı kaldırdım.
Bu iki adam başımın belalarıydı. Beni çıldırtıp sonrasında gönlümü almaları üzerlerindeki efsunlu havadan kaynaklı olmalıydı. Aksi mümkün değildi ki onlara hem kızıp hem gülmemin başka bir açıklaması yoktu.
Tiz bir çığlık sesiyle gözlerimi geri açtım. Ömer odanın içinde tur atıyor bir yandan da elini hızlı bir şekilde hava da sallıyordu.
"Elimi yedim,elimi yedim,elimi yedim..."
Onun bu şaşkın hali yüzümde bir tebessüm oluşturdu. Dört buçuk yaşındaki oğlum ne ara büyümüş,konuşmuş,yürümüş bilmiyordum. Zaman hızla ilerliyordu ve bu karşı konulamaz bir gerçekti.
Odanın içinde çıplak ayaklarıyla zıplıyor,babası gibi uçları hafif dagalı saçları aynı saniyede aşağı yukarı sallanıyordu. Henüz çıkartamadığı bazı harfler ağzından öylesine tatlı dökülüyordu ki...
"Allah!"
Seyit Ali ile aynı anda Ömer Asaf'a doğru atıldık. Belinden düşmek üzere olan eşofmanına takılmış yeri boylamıştı. Benden önce Ömer'in yanına varan Ali,oğlunu bacağının üstüne oturtturup diz kapaklarını ovalıyordu.
Ömer'in yüzü ağlayacakmış gibi buruşmuştu. Ali ile gözlerimiz kesiştiğinde' al bak gördün mü' adlı üç numaralı bakışlarımdan atıyordum.
Ali bakışlarını benden kaçırmadan Ömer'in kulağına eğildi.
"Aslanım ağlarsan annen bizi yiyecek. Acı bize!"
Ağzım şaşkınlıkla aralandı. Konuşmama kalmadan Ömer ayaklanmış,paytak adımlarıyla yamacıma varmıştı.
"Annem,şakacıktan oldu. Gerçekten,ağlamayacaktım ki." Babası gibi hafif çekik,kahve gözlerini bir kaç kez kırpıştırdı. Başımı omzuma yaslayıp dudaklarımı büzdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ÇARKI/Tamamlandı
Ficción General" Meğer o geceki deprem,benim yenilgim değil en şanlı zaferimmiş,bilemedim." Düzenli bir yaşam neydi ki hayatın oyunları yanında. Boynu bükük,emrine amadeydi. Öyle de oldu. Bir deprem, tüm varlığını kaybetmesi için yetmişti. Özene bözene elleriyle k...