" ...Fransa Sihir Bakanlığının seherbazları tarafından Ölüm Yiyen sıfatıyla Paris sınırından geçmeye çalışırken yakalandın. Affedilmez lanet kullanmaktan ve insanları bölüp kan ırkçılığına sürükleyen Lord Voldemort'un izinden gitmekle yargılanıyorsun. Savunman nedir?"Demir parmaklı kafesin içinde oturan siyah saçlı adam başını kaldırmadı. Duruşmanın sonucunun ne olacağını herkes gibi Avery de oldukça iyi biliyordu.
Rufus Scrimgeour sorusunu yeniden adama yöneltti.
" Savunman var mı?"
Avery nin isli yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. " Kendini kandırmayı bırak. Savunmam olsa da olmasa da buradaki iki yüz kişinin hepsinin aleyhime oy vereceğini iyi biliyoruz."
Scrimgeour kaygısızca adama bakmaya devam etti. " Bu hakkındaki bütün suçlamaları kabul ettiğin anlamına mı geliyor?"
Avery yanıt vermedi.
" Sessizliğini bir evet olarak kabul ediyorum. Fransa temsilcisi Miss Delacour, siz bu adamın ülkenizin sınırından geçmeye çalıştığı gerçeğini doğruluyor musunuz?"
Kürsüye yakın oturan sarışın bir kadının kulağına bir adam eğildi. Kadın ayağa kalktı.
" Qui."" Eh, geriye oylamaya geçmekten başka seçenek kalmıyor." dedi Scrimgeour, ayağa kalktı. " Sayın üyeleri bu adamın akıbeti hakkında oy kullanmaya davet ediyorum. Aklanmasını isteyenler?"
Elini kaldıran kimse olmadı. Avery in dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
" Ömrünün sonuna kadar Azkabanda tutsak kalmasını isteyenler?"
Salondaki tüm eller havalandı.
" Ben İngilitere Sihir Bakanı Rufus Scrimgeour, üyelerin kendi iradeleriyle verdikleri oylarla bu adamı Lord Voldemort a hizmet etmekten ömür boyu Azkabana mahkum ediyorum." Scrimgeour tokmağını kürsüye vurdu.
Avery kafesine yaklaşan üç adama gergince baktı, yüzündeki alaycılık tamamen kaybolmuştu.
" Yazık, senin için üzülüyorum.. O koltuğa fazla alışmamanı tavsiye ederim Scrimgeour çünkü erken ayrılmak zorunda kalacaksın. " Onu dışarı çıkarmaya çalışan adamın kolunu itti.
" Ve biz de senin için üzülüyoruz Avery." dedi Deligöz. " Azkabana girmeden birkaç tahtanın eksilmiş olması acı verici."
Salondaki birkaç insandan gülme sesleri yükseldi.
" Bir gün," dedi Avery zehirli bir tonda. " O geri dönecek... Işte o zaman kimin güleceğini göreceğiz." Etrafına baktı. " Hepiniz göreceksiniz!"
" Evet, evet biz de seni seviyoruz." dedi Deligöz, elini önemsizce havaya salladı. " Götürün şunu Steven."
Kuşkusuz salondaki herkes Deligöz ile benzer düşünceler içindeydi fakat James Potter Avery nin delordiğini düşünmüyordu. Adamın gözlerindeki kararlılık onu rahatsız etmişti. Tıpkı Azkaban'daki hücresini ziyaret ettiği Bellatrix Lestrange gibiydi.
Geri dönecek.
Lestrange de aynısını söylemişti. Ilk başta çatlak kadının soylediklerini umursamamıştı fakat Avery'nin de aynılarını söylemesi tuhaf değil miydi? Ya gerçekten ölüm yiyenler delirip kendilerini bu şekilde avutuyorlardı ya da...
O geri dönecek... Ve bunu sevgili oğlun Harry kendi elleriyle yapacak...
James başını iki yana salladı. Kesinlikle o çatlak kadını dinlememeliydi. Voldemort idam kemerinde Dumbledore ile birlikte yok olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WIZARD? (2)
FanfictionVoldemort un indirilişinin ardından rahat bir nefes alan büyücülük dünyası için yepyeni bir hayat başlıyor. Düşmanlıklar dostluklara, dostluklar düşmanlığa dönüşüyor... Bütün hortkuluklar yok edildiğine göre Harry ve Ginny yıllardır hayalini kurdukl...