28. Bölüm ~ Gerçek mi Kabus mu? ~

858 96 266
                                    


" Sana burada olacağını söylemiştim."

Barın tanıdık kokusu ilk kez siyah saçlı adama keyif vermek yerine huzursuz ediyordu. Yine bir Sirius Black ve yine içki bardaklarının arasından kurtarmaya çalıştığı bir James Potter... Bir daha asla aynı sebepten ötürü buraya ayak basacağını düşünmemişti.

" Ona ne olmuş?" dedi Remus. O da Sirius ile benzer düşünceler paylaşıyordu.

" Şimdi anlarız." dedi Sirius. Masalardan birine kıvrılmış olan kuzguni saçlı arkadaşının yanına yürüdüler.

" Bizsiz ha? Sana bu konuda en son ne söylediğimi hatırlıyorsun Çatalak." Sirius kafasına dikmeye yeltendiği şişeyi James'ten kapıverdi. Karşısına oturup kendi kafasına dikti.
" Hayırdır?"

" Şaka kaldıracak havada değilim. Ver şunu Sirius."

" Orasını görebiliyoruz." dedi Remus. Sirius gibi James in karşısına oturdu.
" Patiayak ın adını hatırlayacak kadar içmemen rahatlatıcı olsa da saat üçte burada ne halt ediyorsun James? Bildiğim kadarıyla Edd i okuldan alman gerekiyor."

" Kathleen'de kalacağını söyledi." dedi James dalgınca. Masada duran başka bir şeyi içmeye çalıştı. Boş olduğunu fark edince yeni bir tane göndermesi için barmene işaret yaptı. " Siz ne arıyorsunuz burada?"

" Sabah erkenden çıktın." dedi Sirius.
" Bakanlığıda da uğramadın. Pek ihtimal vermesek de alışkanlık gereği - bir yıl önce bırakılmış bir alışkanlık - barı kontrol edelim dedim. Sayende ilk kez Remus a karşı haklı çıkmanın keyfini çıkaramıyorum. Merlin, ne oldu?"

James " Bir şeyler içmek için illaki bir sorunumun mu olması gerekiyor?" dedi. Çenesini avcuna dayadığı için sesi boğuk çıkmıştı.

" Evet."
" Evet."

Dediler Remus ve Sirius aynı anda. James yüzünü buruşturdu.

" Ciddiyim, hiçbir şey olduğu yok." dedi James. Barmenin bıraktığı yeni şişe ile bardakları doldurdu. " Siz de katılın. Uzun süredir birlikte takılmıyorduk."

Sirius " Alo, dün Remuslardaydık." dedi, elini James in buğulu buğulu bakan ela gözlerine salladı. " Dogruyu söyle, o şeyden kaç tane içtin?"

" Beş..On..yirmi...Bir fark ediyor mu?" dedi James dalgınca. " Ne kadar istesen de unutamıyorsun. Keşke parmağını şıklattığında - parmağını şıklatmaya çalıştı ama beceremedi- her şey silinse... Ya da zaman puff... Geriye alınabilse. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?"

Sirius ve Remus başlarını iki yana salladılar.

" Durun, parmak şıklatmaya ne gerek var ki? Ben büyücüyüm.." James, arka cebindeki asasına uzandı. Şakak kemiğine götürdü. Remus onun ne yapmaya çalıştığını fark ettiğinde asayı elinden kaptı.

" Hey!"

" Bakar mısınız? Buraya bir kahve alabilir miyiz?" Garsonlardan birinden rica etti Remus. Ardından James e döndü. " Sen ayılana kadar asa bende kalıyor. Şimdi söyle, ne oldu?"

" Hiçbir şey."

" Agh, kes şunu." dedi Sirius kızgın kızgın. " Bir şey olmuş ki unutmak için camış gibi içkileri götürmüşsün. Yine Harry ile tartıştınız, öyle değil mi? Bu kez ne yaptı?"

" Harry hiçbir şey yapmadı." dedi James. Sesi bir anda çatlak çıkmıştı.
" Hiçbir zaman hatalı olan Harry değildi..."

Sirius elini alnına vurdu. " Merlin, yine başlıyoruz..."

WIZARD? (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin