8. Bölüm ~Gölge~

877 88 200
                                    

" Harry?"

Harry nin ağzından bir öksürük sesi kaçtı. Tozlu rafların arasından başını çıkardı.

" Buradayım."

Cedric Diggory istiflenen tozlu kutuların etrafından dolaşıp yanına ulaştı.

" Hala bitmedi ha? Kaç gün oldu?"

" Üç hafta, 6 saat." dedi Harry sıkıntıyla.

" Senin yerinde başkası olsa çoktan pes ederdi." kumral saçlı genç adam.
" Neden Deligöz'ün bunu sana yapmasına izin veriyorsun?"

Aslında Harry de günlerdir kendisine aynı soruyu soruyordu. İşe yarar başka bir iş kolayca bulabilirdi. Hatta Deligöz e neden arşivde tıkılı kaldığını söylemeye bile çalışmıştı ama adamı yerinde bulamıyordu. Ya sürekli bir görevde ya da kendisinden önce bakanlıktan ayrılmış oluyordu.

Aklınca Harry ile dalga geçiyordu. Hatta belki ayağına kadar gelmesinin acısını bu şekilde çıkarıyordu. Harry e bu iş için yeterince iyi olmadığını kabul ettirmeye çalışıyordu fakat Harry ona izin vermeyecekti. ( Kararı günden kırılmıyor değildi tabii.)

" Bir sorun mu var?" dedi Harry, P harfini dizmeye başlarken. Diggory mola zamanlarında ara sıra yanına gelir, Harry ile sohbet ederdi ya da onu daha çok çıldırtacak yeni Moody görevlerini teslim ederdi. Harry kolundaki saate baktı, daha molaya yarım saat vardı.

" Her şey yolunda, sadece sağ mısın onu merak ettim." dedi Cedric, elindeki mektubu ona uzattı. " Ve bunu vermek için."

Harry yüzünü buruşturdu. " Lütfen bana onun lanet olası alfabenin sonunda yer aldığını söyle."

Cedric güldü. " Hayır, bu yerleştirilecek bir evrak değil. Alışıldık yoldan gelmeyen mektuplar atriyuma gönderilir."

Harry şaşkınca mektubu elinden aldı.
" Bir karışıklık olmadığından emin misin?" Merakla mektubu inceledi. Ona kim mektup gönderirdi? Başını kaldırıp Cedric e baktı. " Alışıldık yol?"

" Baykuşla iletilmeyen mektuplar." diye açıkladı Cedric. " Postaneleri genellikle mugglelar kullanır. Bizimkiyle muggle dünyasını bağlayan çalışanlar onu buraya sevk etmişler. Herneyse, geri dönsem iyi olacak. Bir ihtiyacın olursa kimin yanına gideceğini biliyorsun zaten."

Harry oğlana teşekkür edip arşivden çıkmasını bekledi. Mektubu elinde evirip çevirdi. O haklıydı, üzerindeki pul bile bir büyücüden gelmediğinin kanıtıydı. Büyücülerin mektuplarında herhangi bir pul olmazdı. Zarfı yırtıp içindeki kağıdı ortaya çıkardı.

Harry,

Tabii gerçekten adın buysa... Bu mektubu neden yazdığım hakkında hiçbir fikrim yok ama onun sen olduğundan emin olmak zorundaydım. Benimle bugün saat beşte Hyde Park'da buluş.

Teyzen, Petunia

Harry kağıdı tekrar okudu. Belki de satırlarda gözlerini defalarca gezdirmişti fakat kendine ikna edici bir neden bulamıyordu.

Bu bir şaka mıydı? Evet, bu Sirius un komik olmayan aptal şakalarından biri olmalıydı. Harry nin bir teyzesi olamazdı. Eğer gerçekten teyzesi ise neden 18 yıl sonra yeğeninin hayatta olup olmadığını sorguluyordu? Harry nin adresini nereden biliyordu?

Işte onu şüpheye düşüren de buydu. Bir ölüm yiyen tuzağı olmadığı ne malumdu? Hala dışarıda saklanan ölüm yiyenler vardı. Harry den intikam almak istiyor olmaları kaçınılmaz olurdu.

Petunia.

Bu isim neden bu kadar tanıdık geliyordu?

Belki de burada kendi kendini yiyip bitirmektense ipleri eline almalıydı. Kâğıdı zarfa geri tıkıp atriyuma yol aldı. Havuza çok da uzakta olmayan danışmaya yürüdü.

WIZARD? (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin