31. Bölüm ~ Ölümün Efendisi ~

844 88 267
                                    


Her son bir başlangıçtır.

Aslında doğru bir sözdür. Bir insan dünyadaki zamanını doldurduğunda aynı dakikalarda yeni bir bebeğin dünyaya geldiği söylenir. Büyücü, cadı veya muggle olsak da bu söylentinin hayatımızın bir köşesinde muhakkak yer edindiğini farz ediyorum.

Tarihte pek çok insan ölümsüzlüğün sırrını bulmaya çalışmıştır. Çünkü ölüm onlara bir tiyatro gösterisindeki perdelerin kapanışı gibi geliyordu. Tamamen yok oluş. Onunla savaşmak, mücadele etmek gerekiyordu. Kim hayatının o kapanan perdenin ardında sürmesini isterdi ki?

Oysa ölüm düşman değildi. Her insanın bir gün tadacağı kaçınılmaz sondu. Ölümle mücadele etmeye çalışanlar da, onu kucaklayanlar da zamanı geldiğinde aynı perdenin kapanışını izlediler.

Ama gerçekten bu son perde miydi? Yoksa oyuna kaldığı yerden devam edebilmenin bir yolu var mıydı?

Sorulması gereken ne çok soru vardı...

Ama James Potter ın böyle bir soru üzerinde kafa patlatacak zamanı yoktu. Belki de bugün farkında olmadan kendisine hiç sormadığı bu sorunun cevabını ögrenecekti.

" Biliyorum...O burada. Başka bir yerde olamaz." dedi James.

" Görünüşe göre yanıldın James." dedi Sirius, sesini duyurabilmek için bagırmak zorunda kaldı." Burada nefes alan iki ayaklı tek canlı bizmişiz gibi duruyor."

Tam da falezin üstünde, daha önce Harry e cisimlenme öğrettiği yerin üzerinde duruyorlardı. Dalgalar kayalara saldırır gibi çarpıyordu. Rüzgar öyle şiddetliydi ki birbirlerini duyabilmek için cümlelerini tekrarlamak zorunda kalıyorlardı.

" Düğün çadırını burada kurmuştuk." dedi Remus. " Bu düzlükte başka nereye gitmiş olabilir? Altta mağara gibi bir şey görebiliyor musun Sirius?"

Sirius, uçurumdan başını uzattı. Uzun siyah saçlarının rüzgarda bağı çözülmüştü. " Hayır yok. Burada sadece çok miktarda su ve oyuk var."

" Neden hayır diyorsun öyleyse? Oyuk ne cehennem oluyor?" dedi Remus.

" Mağara var mı dedin, oyuk demedin." dedi Sirius.

" Oraya nasıl ineceğiz?" dedi James, çoktan Sirius un yanına ulaşmıştı.
" Cisimlenebilirim.."

" Insan boyutlarına göre bir yer olup olmadığını bilmiyoruz. Kazara taşla bütünleşmek istemezsin. Önce genişliği kontrol edelim." dedi Remus.

James ceketini çıkarıp yere bıraktı.
" Tamam, ben kontrol ederim. Remus, beni aşağı uçur. Sirius, sen de Ginny ile burada kal ve etrafı taramaya devam et."

Sirius kaşlarını çattı." Neden ben çocuk bakıcılığı yapıyormuşum?"

" Seni hala duyabiliyorum!" Birkaç metre geride duran Ginny nin huysuz sesi rüzgarla bütünleşti.

" Çünkü Remus, uçurma tılsımlarında senden daha iyi." dedi James hızla.
" Altıncı seneyi bana hatırlatma."

Remus, haklı bakışı attı. Sirius, ciddi ve zamanla yarışmadıkları bir olayın içinde olsalardı onlarla tartışabilirdi ama bunu yapmadı.

" Mümkünse ölmemeye çalış."

Remus asasını çıkarıp kıyıda duran James i yavaş yavaş havalandırdı. Ardından kuzguni saçlı adam uçurumda tamamen kayboldu.

Ginny ise binbir duyguyla üç adamı izliyordu.

Bu falezden nefret ediyordu. Kötü hatıraları cağrıştırmaktan başka hiçbir şeye yaramıyordu.

WIZARD? (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin