ÇİKOLATALI SÜT

8.9K 394 261
                                    


DAMLA'DAN DEVAM

Sabah sadece okul formamızı giyip evden çıkmıştık.
Kahvaltı yapmak yerine yarım saat daha uyumuştuk. Çünkü ben çok yorgundum, Nil ise gece geç uyumuştu.
Şimdi ise kantinde oturmuş aldıklarımızı kemiriyorduk.
Ben bir poğaça ve link almıştım. Nil ise tost ve ayran...

Poğaçamın son kalan parçasını yutup etrafı incelemeye başlamıştım.
Tabi ona poğaça denilirse, bildiğimiz koklatıp geri çekiyorlardı.
Etrafı incelemeye devam ederken kantinci Mustafa amca ile konuşan biri dikkatimi çekti.
Ona çok benziyordu...
Umarım o değildir.

Daha fazla bakmayı bırakıp kalan linkimi kafama diktim. Büyük ihtimalle benzetmiştim.
Aman neyse banane...
Okulun bazen kurtarıcı meleği bazen ise isyan bayrakları çekip öldürmek istediğimiz zil sesi çalıyordu.
Cansız bir varlık olmasına rağmen bu düşünceme engel olamıyordum.

Zil çaldığı için çöpleri toplayıp kantindeki çöpe attık ve sınıfa ilerledik.
Hangi manyak bu okulu inşaa ermişti ki?
4 katlıydı ve bizim sınıfımız 4. kattaydı.
Yediklerimi de eritmiştim.
Hay lanet!
Sonunda sınıfa geldiğimizde sıramıza geçip oturduk.
" Bacaklarım koptu ya! Hissetmiyorum!" Diyerek sızladı.
Güldüm, yorucuydu gerçekten.
Çantamdan ıslak mendil çıkarıp elimi ve dudaklarımı sildim. Bu konuda takıntılıydım.

İlk ders matematikti.
En sevdiğim...
Şükür ki ders programını almayı iyi akıl etmişti Nil. Yoksa ben almaz kafama göre takılırdım.
Gamsızım anacım ben!
Hoca gelir gelmez direk konuya başladı.
Bildiğim bir konuydu.
Logaritma Fonksiyonu...
Eski okulumda işlememiştik ama ben canım sıkıldıkça matematik çözüyordum.
Hoca konuyu anlatırken sıkılıp defterime göz çizmeye karar verdim.
Sınıfın çoğu uyuyordu ve hoca laf anlatamıyordu.
Yani sınıfa hakim olamıyordu.

Nil kolumu dürtünce defterdeki bakışlarımı kaldırıp ona çevirdim ve 'hayırdır?' dercesine göz kırptım.
"Ben yatıyorum hoca gelirse uyandır." diyerek cevap vermemi beklemeden kafasını sıraya koydu.
Anlaşılan uykusunu alamamıştı. Tebessüm ederek tekrar bakışlarımı defterime indirdim ve yarım bıraktığım işe geri döndüm.
Yaklaşık on dakika sonra ismimin seslenilmesiyle kafamı kaldırıp masasına oturmuş hocaya baktım.
-" Damla şu tahtadaki soruyu yap!" Dedi.
Yüz ifadesi sinsi bir hal almıştı.
Yapamıyacağımdan emindi herhalde...

Boş bakışlarımı soruda kısaca gezindirdim.
Soruya bakmam bile yeterli olmuştu.
Konuya Yeni başladığı için çok kolay sorular vardı.
Daha doğrusu bana kolay geliyordu.
Diğerlerini bilemem...
Hocanın gözlerinin içine bakarak güldüm ve
-" Cevap x-3" dedim.
Hoca göt olup masadan kalkıp tahtaya ilerledi.
Salak şey!
Dışarıdan o kadar da mal gözükmüyordum ya!

Benim soruyu yapmam ile dünkü çarptığım çocuk
sanırım ismi Mete her neyse!
"Vayy bee, zeki kız seni!" Dedi ve alkışladı.
Güldüm ve göz kırptım. Sebepsizce bu çocuğu sevmiştim, samimiyeti gerçekti...
Bakışlarım soğuk gözlü çocuğa gitti.
İkisi yan yana oturuyordu.
Soğuk gözlü çocuk bana bakıyordu. Ama bu seferki soğuk ve mesafeli değildi.
Şaşırmış gibi bir hali vardı.
Hadi ama o kadar da mal mı duruyorum ben!
Çocukla göz temasımı keserek önüme döndüm.

Hoca birkaç sorunun ardından boş bırakmıştı.
Bunu fırsat bilerek başımı sıraya koyarak ben de uyumaya başladım.

KAYA YAKAR'DAN

"Evet arkadaşlar bir sonraki soruyu yeni arkadaşınız Damla yapacak!" Dedi hoca.
Bakışlarımı Damla'ya çevirdim.
O kadar dalmıştı ki hocayı duymamıştı bile...
Bakışlarımı ondan çekip önümdeki deftere soruyu yazmaya başladım.
Normalde yazmam ama matematiği seviyorum.

SIZI 👊🏻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin