YA SEVİYORSAM?

3.4K 165 27
                                    

KAYA'NIN ANLATIMINDAN

Saat 17.43

Damla giderken bahane ile ona sarıldığımda şaşkın şaşkın duran halleri ona daha da bir sevimlilik katıyordu. Onun üzerine bugün fazla gitmiştim. Ama ne yapayım ben varken Atakan kucaklamıştı. Gerçi ben alsam ne diyecektim? Nesiydim ki değil mi?
Damla gittikten sonra ne ara geldiğini bilmediğim annem bizi görmüş, beni adeta sorguya almıştı. Ona artık her şeyi başından sonuna anlatıp kurtulmuştum. Sürekli Damla'yı merak etse de daha erken olduğunu söylemekle yetindim.
Allah aşkına platonik takılan ergenler gibiyim. Kızı seviyorum! Ki bence seviyorum her neyse!
Kendi kafamda bir şeyler kuruyorum. Kıskanıyorum ama Damla'nın bundan haberi yok!
' Vay be! Kıçı boklu Kaya! Ne ara büyüdün sen!'

Allah'ım bana sabır! Diye söylenip iç sesime gözlerimi devirdim.

Akşam olmuş yemekler yenmiş kardeşim olacak masum ama tehlikeli varlıkla üst kata çıkmış oturma odasında oturuyorduk. Nil'in beni aramasıyla panik yapıp aniden evden çıktım. Arkamdan bağıran annem bile şuan umrumda değildi. Ne olduğunu da bilmiyorduk! Acaba başına bir şey mi geldi.
Hemen arabayı çalıştırıp evden çıktım. Gelen mesaj sesi ile birlikte arabanın hızını biraz düşürüp adrese baktım. Karakol çok uzak değildi. Ama yakın da değildi. Telefonu kapatıp yandaki koltuğa fırlattım ve hızımı arttırarak yola koyuldum.
Yaklaşık 20 dakika sonra karakola vardığımda giriş bölümünün biraz ilerisindeki memura Damla'nın adını verdim.
" Telefonda bir kadınla konuşmuştuk." Dedi kaşlarını çatarak.
Gel de anlat şimdi buna da! Sanane kardeşim! Ne meraklı olmuş millet!
-" Evet onunla konuştunuz ama ayağı kırık o yüzden gelemedi." Diye aklıma gelen yersiz yalanı uydurdum. Yok Kaya! Az salladın oğlum sen! Ayaklarını kullanmıyor falan deseydin keşke!
" Peki birkaç dosya imzalatacağım ondan sonra görebilirsiniz." Dedi ve önüme birkaç kağıt ve dosya parçası koydu. Gösterdiği yerleri imzaladıktan sonra ayağa kalkıp beklemeye başladım. Dosyaları çekmeceye koyarak önden ilerledi. Ben de peşinden tabi...

Damla'nın yanına geldiğimde banka uzanmış bir şeyler düşünüyordu. Ona bakmaya devam ederek seslendim.
-" Damla?" Dediğimde yavaşça kafasını benim tarafıma çevirdi. Saha sonra gözleri şaşkınlıktan açılmış bir vaziyette suratıma dik dik bakıyordu.
" Kaya? Ne işin var senin burda!?" Dedi ve yanıma geldi. Parmaklıklar ona sarılmama engel olacağı için bunu erteledim ve sorusunu cevapladım.
-" Bir şekilde haberim oldu diyelim." Dedim ve ellerimi uzatıp yüzüne yerleştirdim.
-" İyi misin sen? Bir şeyin yok değil mi?" Dedin yüzünü inceleyerek. Bana o mükemmel gülümsemesini gönderdi ve
" İyiyim." Dedi ve yüzündeki elimi tuttu.
Elimi yüzünden çekip elini tuttum. Tam bir şeyler söyleyecektim ki polis memuru hafifçe öksürerek kendisini belli etti.
Ne ara gelmişti bu yine! Ya da hiç gitmemiş miydi acaba?
Yavaşça Damla'dan ayrılıp polis memuruna döndüm.
-" Ne zamana kadar böyle duracak? Ne zaman çıkabilir?" Dedim kaşlarımı çatarak.
" Otelin müdürünü biraz önce ifadeye aldık. Damla hanımın bir ilgisi olmadığını söyledi. Bu yüzden şimdi çıkabilirsiniz." Demesiyle gözlerimi yavaşça kapatıp açtım. Polis memuru kilidi açtıktan sonra hızla Damla'nın yanına ilerleyip sıkıca sarıldım ve başımı boynuna gömdüm.
Ondan ayrılmak, onu bırakmak ve onsuz yaşamak beni mahfederdi...
O da aynı şekilde kollarını yavaşça belime doladı ve başını göğsüme koydu.
Birkaç dakika sonra yavaşça geri çekildi.
" Eee hadi gidelim." Dedi sevimli bir şekilde sırıtarak. Aynı zamanda gözlerime pek bakamıyordu. Utandığını anlamıştım. Gülüp başımı salladım ve elimle yolu gösterdim.
Memurdan Damla'nın eşyalarını aldıktan sonra benim arabama geçtik. Önce Damla'nın eşyalarını kaldığı otelden alacaktık. Damla bana yolu tarif ederken oldukça enerjik görünüyordu.
Sonunda otelin önüne geldiğimizde içeriye girdik ve oradaki polislere durumu izah ettikten sonra Damla'nın kaldığı odaya ilerledik.

SIZI 👊🏻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin