AVAKADO?

9.9K 451 475
                                    


DAMLA'DAN DEVAM
   
                                                      Salı sabahı saat: 7.30

Alarmın iğrenç sesi ile gözlerimi araladım.
Zil sesine en sevdiğim şarkıyı koysam bile sabah tatlı uykumdan uyandırdığı için nefretimi kazanıyordu.

Sahi sabah alarmın sesini seven var mı?

Yorgunlukla yataktan kalkıp banyoya ilerledim.
Rutin işlerimi hallettikten sonra, mutfağa gidip Nil ve kendime bol kaşarlı tost yaptım.
Kaşar da öyle alelade kaşarlardan değil haaa!
Bim kaşarı...
Öğrenciyiz sonuçta! Bim ikinci evimiz...

Tostlar hazır olduktan sonra, ketıla su koydum ve Nil'i uyandırmaya gittim.
Nil'in odasına geldiğimde, cenin pozisyonu almış yatıyordu.
Sevimli...
Yanına gidip yatakta boş bıraktığı yere oturdum.

-" Nilll ! Hadi kalk artık! " Diyerek kolumu dürttüm.
Biraz mırın kırın edip uykusuna devam etti.
Son çareyi tehdit etmekle buldum.  Sonuçta Nil'in hazırlığı bitmiyordu.
-" Nil bak kalkmazsan yeni aldığın rimeli çöpe atarım."
" Neee! Ağzına sıçarım lan senin! Ben o efsanevi varlığa 124 lira 99 kuruş verdim. " Dedi bağırarak ve kalktı.
Gülerek ben de yataktan kalktım ve
-" Hadi elini yüzünü yıka, tost yaptım." Dedim.
Gözünü ovuşturarak.
" Hmm avakado yok mu?" Dedi.

Wtf?

-" What? Kızım sen salak mısın? Ananın evinde değilsin herhalde! Öğrenciyiz biz! Hem avakado nereden aklına geldi sabah sabah?"
Dedim gözlerimi kısarak.
  " Amaaağnn dün gece yemek videosu gördüm de ondan canım çekti. " Dedi esneyerek.
-"  İyi tamam bugün alırız. Neyse çabuk ol acıktım. " Dedim ve koşar adımlarla odadan çıktım.

Mutfağa ilerleyip ketıldaki kaynamış suyu aldım.
Nil'e sallama çay kendime de yeşil çay yaptım.
Hani şu hazır olanlardan.

Nil gelip masaya oturdu ve yemeğimizi yemeye başladık.
Yemek bittikten sonra bulaşıkları Nil'e bırakıp odama gittim. 

Dolabımın kapağını açarak okul formamı çıkarıp kısaca göz attım. Beyaz bir tişört, lacivert etek vardı. Tişört yakası da lacivert ve göğsünde de aynı renkte Çimen koleji arması vardı.
Vakit kaybetmeden tişörtü üzerime geçirdim.
Şort eteğimi de giydim. Ama bir sorun vardı.
Etek dizimin neredeyse 1.5 karış yukarısındaydı.

-" Neyse ya çok da kısa değil." Diye mırıldandım.
   ' He he sen öyle kendini kandırmaya devam et. Denemeden alırsan böyle göt olursun.'
Dedi kıymetli iç sesim.
Gözlerimi devirdim  ve saçımı taramaya başladım.

Kıyafet denemekten nefret ediyordum.
Ortalamadan uzun olmam benim suçum değildi.
Ah şu genler...

Saçımla işim bitince hafifçe kabarttım.
Düzdü zaten...
Hava sıcak olduğu için başıma siyah şapkamı tersten taktım ve koluma da siyah lastik tokamı taktım. Son olarak vazgeçilmez takılarımı da takıp dudağıma vanilyalı lipbalm sürdüm.
Evet şimdi hazırladım...
Siyah Nike çantamı omzuma taktım ve telefonumu da alarak odamdan çıktım.
Ders programını bilmediğimiz için gelişigüzel kitap defter koymuştum.

Salona geçtiğimde Nil daha yeni geliyordu.
Telefonumun ekranını açıp saate baktım.
08.13
Acele etmeden evden çıktık.
Sakin geçen bir yolculuğun ardından  sınıfa doğru ilerledik.
Sınıfın kapısından geçerken birine çarptım.
Hafif sendeledim, çocuk kolumu tuttuğunda kafamı kaldırıp yüzüne baktım. 
Tanımıyordum normal olarak.

Çocuğa ben çarptığım için
-" Özür dil-" lafımı tamamlayamadan
" Yok kız sorun değil, şapka güzelmiş biraz bende dursa" dedi şapkamı alıp kafasına takarak.
Gülerek -" Olur" dedim.

SIZI 👊🏻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin