GÜLME KRİZİ

4.5K 216 30
                                    

    DAMLA'DAN DEVAM

Yine işkence gibi gelen okul sabahı gözlerimi araladım. Popomu kaşıyarak tuvalete girdim ve rutin işlerimi hallettim. Bugün hava dünün aksine biraz daha rüzgarlıydı. Tuvaletten çıktıktan sonra dolabımın karşısına geçtim. Okul formamı üzerime geçirdim. Bordo renk hırkamı da giydim ve saçlarımı maşa ile asil bir şekilde dalgalandırmaya başladım. Saçlarımı dalgalandırma işini bitirdikten sonra yarısını bağladım. Dudaklarım kuruduğu için nemlendirici krem sürdüm ve çantamı hazırlamaya başladım. Kitaplarımı çantama koyduğumda Nil de odama girmişti. Çantamı omzuma taktım ve doğruldum. Nil beni görünce ıslık çalmaya başladı. Evet bugün özenesim gelmişti.

" Bu ne şıklık yavru?!" Dedi Nil ve bir usta edasıyla ellerini arkasında bağlayarak odada turlamaya başladı.
-" Hiiiç! Hadi hazırsan gidelim." Dedim konuyu değiştirerek.
" Hazırım hazırım ceketimi alayım da gidelim. " Dedi ve odamdan çıktı. Ben de telefonumu komodinden alıp çantamın küçük bölmesine koydum ve odamdan çıktım. Nil de odadan çıktıktan sonra bize okul yolları göründü...

Okula geldiğimiz gibi direk kantine girdik. Ben bir simit ve çikolata alırken Nil de simit ve çikolatalı süt almıştı. Vakit kaybetmeden aldığım şeyleri yemeye başladım. Nil kibar biri olduğu için sınıfta yemeği tercih ediyordu. Ben sınıfın kapısından girdiğimde simitin yarısı bitmişti. Simitimi çiğneyerek sırama ilerledim ve yerime oturdum. Sınıfın neredeyse yarısı gelmişti ve gelmeye de devam ediyorlardı. Bugün kafes dövüşüm vardı. Bu yüzden de yemeklerimin hepsini yemem gerekiyordu. Saat 8-9 gibi dövüş başladığı için o zamana kadar güçsüz ve aç kalmak istemiyordum.
Ben bunları düşünürken Öykü ve Mete yanımıza gelmişti. Öykü'nün gözlerindeki parıltıyı görmemek elde değildi tabii...
Öykü benim önümdeki sıraya Mete ise Nil'in önüne oturmuştu.

" Eee kızlar nabersiniz?" Dedi Mete
Ağzım dolu bir şekilde
-" İyiyoz iyo!" Dedim.
Öykü gözlerini devirip gülmüş ve ağzıma yavaş bir şaplak atmıştı. Kaşlarımı çattım ve ağzımdaki son simit parçasını yuttum. Çikolatamı açmaya başladım. Mete ise Nil ile sohbet ediyordu. Ne ara konuşmaya başladılarsa.
Emerek çikolatamı yemeye başladım. Bu zevki uzun vadeli yaşamak çok hoşuma gidiyordu.
Ben çikolatama odaklanmışken Kaya yanımıza geldi. Önce bana sonra elimdeki çikolataya baktı.
Daha sonra " Ağzını sil ağzını!" Dedi ve gülüp sağ baş parmağını dudağımın biraz yukarısına sürdü. Bu yaptığı hareketle kalbim ağzımda atarken ne yapacağımı bilemedim.  Şu sıralar bu çok başıma geliyordu. Ben anlamsız bir şekilde ona bakarken o yaptığı şeyi sonradan fark etmiş olacak ki ateşe dokunmuşçasına hızla elini yanağımdan çekti.
Öksürdü ve Mete'nin yanına ilerledi. Ben ise ne yapacağımı bilemediğim için çikolatamı yemeye devam ettim. Hoca sınıfa girdiğinde herkes dağılmıştı. İngilizce hocamız rutin selamlaşma işini hallettikten sonra derse başlamıştı.
Sıkıcı geçen dersin ortasında sıkılıp Nil'i dürttüm. O da beni bekliyormuşçasına hemen döndü ve göz kırptı.

" Şu kız da bir susmadı ya! Beynim yandı!" Dedi Nil.
Evet dersin başından beri metin okuyan sınıfımızın nadide bulunan ineklerinden Emineydi bu...
-" Aynen reis, başka insan mı yok yani? Cırtlak sesiyle her boka atlıyor sazan!" Dedim ve gözlerimi devirdim. Nil dediğim şeye kıkır kıkır gülerken hocanın sesiyle susmak zorunda kaldı.
Bu karıyı sevsem de her konuşmamızda bizi susturuyordu. Tamam bu normal olabilir de! Tek konuşan biz değiliz. Uzunuz diye kabak gibi belli oluyoruz maalesef!

" Bu karının bana zoru var be! Kocası buna gaz verip üzerimize salıyor herhalde! " dedi Nil.
-" Olabilir." Dedim ve güldüm.
" Damla! Neden bu kadar güldüğünüzü öğrenebilir miyim? Neyse! Kalk ordan cam kenarına geç!" Dedi ve kaşlarını kaldırdı Serpil hoca.
Ofladım ve cam kenarına baktım. Boş 1 tane sıra vardı. Yavaşça çantamı koluma asıp doğruldum.
-" Elveda..." Dedim Nil'e ve cam kenarında boş olan 3. Sıraya oturdum. Neredeyse 5 dakika geçmişti ki arkamdaki kızın cırlamasıyla nefesimi tuttum.
" Yaaa ama hocam tahtayı göremiyorum!" Dedi ineklerden biri. Aslında hoca sadece ödevi tahtaya yazıyordu. Ben içimden ' Ya sabır' çekerken Serpil hoca konuştu.
-" Damla sen en arkaya geç. Atakan'ın yanına !" Dedi. Sinirle çantamı alıp kalktım. Deminki kıza pis bir şekilde bakıp Atakan'ın yanına oturdum. Önümüzde Kaya ve Mete oturuyordu. Tam sağımda Nil vardı. Nil'e dönmemle o da bana döndü ve birbirimize gülümsedik. Daha sonra sarmayan dersin ardından kafamı sıraya koydum ve gözlerimi kapattım. Birinin kolumu dürtmesi ile başımı yattığım yere gömdüm. Hâlâ dürtüler devam ederken kafamı kaldırdım ve gözlerimi kısarak beni dürten kişiye baktım. Bulanık gören gözlerim sonunda odakladığında bu kişinin Atakan olduğunu anlamam uzun sürmedi.
-" Noldu?" Dedim ve esnedim.
" Kantine gidecektim. " Dedi. Başımı salladım ve kalktım. O sıradan çıkar çıkmaz köşeye yani cam kenarına geçtim. Artık burası benimdi. Zaten önümdeki Kaya iri ve yapılı olduğu için uyusam da gözükmezdi. Kafamı sağ tarafa çevirdiğimde Nil'in uyuduğunu Öykü'nün de kitap okuduğunu gördüm.
Önümde telefon oynayan Mete'nin sırtını dürttüm.
Bana döndüğünde - " kaçıncı tenefüs bu?" Dedim.
" 3. Tenefüs güzellik." Dedi.
-" Haa tamam." Dedim ve esneyerek gözlerimi ovuşturdum. Ders matematik olduğu için asla uyuyamazdım. Hocanın gelmesi ile ayağa kalktık. Henüz Atakan gelmemişti. Geçen 5 dakikanın ardından hoca yoklama almaya başladı. Daha listenin başlarındayken hararetli bir şekilde Atakan sınıfa girdi. Özür dileyerek yanıma geldiğinde göz kırptım.
-" Neredeydin?" Diye bir soru yönelttim.
" Kantinden yemek alıp bahçeye çıktım. Duymamışım." Dedi.
Sadece kafamı sallamakla yetindim ve önüme döndüm. Hoca yoklamayı alıyordu ama Nil uyuduğu için uyuyor' diye geçiştirmiştim. Ah benim gibi arkadaş zor bulunurdu. Hoca yoklamadan sonra direk derse başladı.
Dersin yarısına gelmiştik bile, jet hızıyla soruları yapıp not alırken önüme bir kağıt parçası koyuldu. Koyan kişiye yani Atakan'a bakışlarımı çevirdim.
" Bugün zili duymadım ve bu son da olmaz. O yüzden birbirimize yardımcı olalım." Dedi. Ben de gülüp başımı salladım ve numarasını yazmış olduğu kağıdı kalemliğime koydum. Tenefüs zilinin çalması ile birlikte Öykü'nün yanına ilerledim. Biraz sohbet ettikten sonra edebiyat dersine girdik.
Konu sarmadığı ve hoca boş boş konuştuğu için Kaya'nın iri cüssesinden yararlanarak telefon oynamaya başladım.

SIZI 👊🏻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin