AŞK DOKTORUN GELDİ

3.2K 157 33
                                    


DAMLA'DAN DEVAM

Rahatsızca yattığım yerde kıpırdandım. O kadar soğuktu ki hiç kıpırdayasım gelmiyordu.
Yavaşça gözlerimi açtım, bu ağrılarla uyanmak yerine annemin sabahın köründe başlayan süpürge sesini tercih ederdim. Ah Damla ah! Boku bokuna göçeceksin bu diyarlardan. Yavaşça yana döndüm. Dün akşam kafama geçirdiğim beyaz şapkam kafamdan sıyrılmıştı. Onu çıkarıp başımın altına koydum. Yanı başımdaki telefonumu alıp saate baktığımda daha 08.12 olduğunu gördüm. Eee yuh ama!  Kaç gündür erken kalıyorum! Huzurla uyumak istiyorum artık...
Telefonumun ekran kilidini açıp gelen mesajlara bakmaya başladım. Instagram'dan gelen bildirimleri es geçip WhatsApp'a girdim. Sinem'den mesaj vardı.

Sinem
' Kuzum ben Ahmet hocaya sordum. Sormanız hata dedi. Yani kalabilirsin istediğin kadar...'

Mesajı okuyup sırıtmaya başladım. Asırlar sonra beni mutlu edecek bir şey gerçekleşmişti...
Şükür!
Hızla ayağa kalkıp eşyalarımı toplamaya başladım. Yere serdiğim çarşafı elime aldım. Onu çöpe atsam iyi olacaktı. Çünkü mikrop yuvası olmuştu artık ve bir çamaşır makinem yoktu...
Nil'in dışarı çıkmasından korktuğum için hemen çıkmayı tercih ettim. Gezmeyi seviyordu çünkü...
Merdivenleri kontrol ederek kapıdan çıktım. Valizlerimi kapının yanına koyup hemen çarşafı çöpe attım. Geri dönüp valizlerimi aldıktan sonra spor salonunda doğru ilerledim. İyi bir uyku. Sıcak bir kahve ve huzur bana çok iyi gelecekti...

Yoldan çekerken bir pastaneye uğrayıp iki tane çikolatalı poğaça aldım. Hadi Damla son 10 dakikan kaldı...
Sonunda spor salonuna vardığımda hafifçe gülümsedim ve valizlerimle uzun bir kazı çalışmasında girdim. Şu lanet anahtar bir türlü bulunmuyordu.
Birinin kapıyı açması ile kafamı valizden kaldırdım.
Bu hafta sonu genel temizlik için gelen kadındı herhalde, çünkü bir elinde çöp poşeti vardı.
-" Ah içeride siz mi vardınız? Ben de iki saattir anahtarı bulmaya çalışıyordum." Dedim ve güldüm.
Onunla ayak üstü konuştuktan sonra valizimi toparlayıp içeriye girdim.
Hemen soyunma odasına ilerleyerek valizlerimi bıraktım ve poğaçalarımı eline aldım.
Mutfak bölümüne geçtim ve sıcak su kaynatmaya başladım. Ablaya içmek ister misin? Dediğimde hayır demesiyle sadece kendime bir kahve yaptım.
Güzelce oturup yemeğimi yedim. Çöplerimi toplayıp masayı sildikten sonra koltuğa uzandım. Allah'tan deri değildi de absürt absürt sesler çıkarmıyordu.
Ah! Bu cidden utanç verici olurdu...

KAYA'DAN DEVAM

Bizim eve çöken Mete ile oturmuş pizza yiyiyorduk. Annem her ne kadar homurdansa da en sonunda bize karışmamaya karar vermişti.
Midemiz çöplük gibiymiş, ne bulursak yiyiyormuşuz. Diye söylenmeyi de ihmal etmemişti tabiki.
Elimdeki pizza diliminden büyük bir ısırık alıp çiğnemeye başladım. Aynı zamanda Mete'ye sorsam mı , sormasam mı, diye düşünmeden kendimi alıkoyamıyordum. Çok değil saniyeler sonra Mete'nin ağzını şapırdatmasıyla ona insan yemiş gibi baktım. Lan şu Öykü bunun öteki yüzünü görse arkasına bakmadan kaçar aq.
-" Oğlum lan! Düzgün ye şunu." Dedim suratımı buruşturup.
Tabi o cevap vermeden ağzını açtı.
-" Mal! Böbreğine kadar gördüm it!" Dedim ve yanımdaki ketçap ambalajını ona fırlattım. Tabi isabet etmedi de neyse!
" Iskaaa!" Dedi ve pezevenk gibi sırıtmaya başladı. Allah'ım bu çocuk hangi günahımın bedeli?

Çekişmeli geçen yemeğin ardından karşılıklı koltuklara oturmuştuk. Mete telefonunu oynarken ben ona bakıyordum. Artık söylemem gerekirdi.
' Sanki Mete'ye açılacaksın aq yanlış anlıyorum! '
Dedi iç sesim. O da maalesef ben gibi fesat...

-" Mete! Kalk lan bir şey sormam lazım." Dedim ciddiyetle. Sözümü ikiletmeden kalkmasına şaşırsam da bozuntuya vermedim.
" Noldu lan birden?" Dedi suratıma bakarak. O da ciddileşmişti.
-" Aşk nasıl bir şey? Ya da ne bileyim sevgi falan işte? " Dedim.
Elleriyle göğsünü kapattı. Ben yaptığı şeye anlam veremezken şaşkın sürat ifadesiyle bağırmaya başladı.
" Ağhhh yoksa bana mı aşıksın hayvaaağnn?! " Diye anırdı. Sanki taciz ediyormuşum gibi bağırmasa her şey mükemmel olacaktı. Sinirle oturduğum koltuktan kalktım ve
-" Sana da bir şey soranda kabahat! AMK! " Diyerek odadan çıkmak için yeltendim. İlk defa ona bu kadar sinirlenmiştim.
" Lan tamam dur! " Diyerek kalktı ve kolumu tuttu.
Beni zorla geri koltuğa oturtup konuşmaya başladı.
" Konuş bebeğim. Aşk doktorun geldiiih." Dedi yine anırarak. Kafasına şaplak atıp konuşmaya başladım.
-" Ya şimdi bi kız var! Var işte o kadar ya! " Dedim oflayarak. İçimde binbir türlü şey yaşıyordum ama bunları söylemek o kadar zordu ki...
" Hmm. Anladım. Aşk nasıl desem?" Diye saçma bir şeyler dedi. Biraz mırıldandı ve konuştu.
" Aşk hem çok kötü hem de pahabiçilmez bir duygu. Şöyle düşün. Elinde birkaç tane kömür var diyelim. Bunların hepsi başlarda sana sıradan geliyor. Hepsi aynı geliyor. Ama sonra o kadar kömürün içerisinde biri parlayıp sana göz kırpıyor. Senin de ilgini çekiyor daha da görmek istiyosun. Merak ediyorsun. Sonra öğreniyorsun ki o kömür aslında bir elmas. Bunu öğrenince baz geçemezsin tabii.
Ama bir de şu var! Ya sen o elması iyice parlatır baş tacı yaparsın, ya da iyice batırıp değersiz bir kömüre dönüştürürsün." Dedi ve uzunca soluklandı.
" Şimdi söyle bakalım. Sendeki aşk mı?" Dedi gözlerini bana dikip. Düşünmeden konuşmaya başladım. Zaten o anlatırken hepsi gözümün önünde canlanmıştı.

SIZI 👊🏻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin