KAYA'DAN DEVAM
Bugün günlerden Salıydı.
Geçen sıkıcı günler gibi bu bugün de öyle olmuştu. Daha doğrusu olmaya devam ediyordu.
Öğle arası olmuştu, Mete ile kantindeki masanın birinde oturmuş kahve içiyorduk.
Elimde tuttuğum kahvemi dudaklarıma götürdüm ve büyük bir yudum aldım.
Mete de gözleriyle birini arıyor gibiydi. Kahveyi masaya bıraktım ve Mete'ye seslendim.-" Kimi arıyosun lan?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.
Evet bunu yapabilen sayılı kişilerdenim." Ha? Kimseyi aramıyom lan!" Dedi ve bana döndü.
-" Sıçma." Dedim gözlerimi kısarak.
Bana orta parmağını kaldırdı ve tekrar kafasını çevirdi. Kafasına bir şaplak attım ve kahvemi içmeye devam ettim.
Kaç dakika geçti bilmiyorum arka masaya birileri geçti. Kahvemin son yudumunu içerken kolumun hafif sarsılması ile kahve elime döküldü.
Boş bardağı hemen masaya bıraktım ve masadaki peçeteyle, elimi sildip arkama döndüm.
Nil özür diliyordu. Ona önemli değil dedim ve Mete'ye baktım.
Kızla konuşmaya çalışıyordu. Te Allah'ım!
Mete Nil'i ikna etmiş, daha doğrusu kolunu tutup sandalyeye çekmişti. Pek de bir ikna sayılmıyor....
Nil'in yanında Öykü de olduğu için normal olarak o da masaya geldi." Damla nerde?" Dedi Mete malı!
Sanane mk nerdeyse nerde!" Lavobaya gitti. Birazdan gelir" Dedi Öykü.
Birkaç dakika sonra Damla kantine giriş yaptı.
Birkaç saniye etrafa bakındıktan sonra bizi gördü ve yanımıza gelmeye başladı.
Kimseye selam vermeden bir sandalye çekip oturdu. Sağ ayağını sol dizinin üzerine koydu ve telefonunu çıkardı.
Daha fazla bakmayı bırakıp bizimkilere odaklandım.
Wtf?
Ne ara bizimkiler olmuştu ki? Neyseee.
Masada birinin telefonu çalması ile kafamı kaldırıp baktım. Damla hızla ayağa kalktı ve konuşa konuşa kantinden çıktı. Tam kantinin kapısındayken birine çarptı. O hafif sendelerken çarptığı çocuk belini tutup kendine çekti.
Kimdi ki bu?DAMLA'DAN DEVAM
Abimin aradığını görünce bir korku sardı bedenimi.
Tabi herkeste bu olur diye tahmin ediyorum.
Hele babanızın aradığını düşünün...
İşte yılların verdiği tecrübe ile korkuyor insan.
Ben babamdan korkmazdım pek ama abim devreye girince...
Tabiri caizse Yusuf Yusuf oluyorum.
Hızla ayağa kalktım ve kantinin çıkışına doğru ilerledim.
Tam kapıdan çıkarken birine çarptım ve hafif sendeledim. Karşımdaki kişi sağolsun beni tuttu. Yoksa yere yapışabilirdim.
Kafamı kaldırıp bu kişiye baktım.
Ama bu nasıl olur? Tolga'nın burada ne işi var lan?"Kızım cevap versene!" Dedi benim öküz abim.
Abimin sesiyle kendime gelip hemen Tolga'dan uzaklaştım ve omzuna çarparak kantinden çıktım.
Umarım bu okulda okumuyordur. Ya da okuyorsa bile umarım bir daha karşılaşmayız.-" Ne diyordun abi?" Dedim tırsarak.
" Sen beni dinlemiyor musun kızım! Neden bu telefon açılmıyor? Vallahi bugün de açmasan yanına gelirdim." Dedi sinirle.
Hasss....
Ben abimi geri aramayı unuttum. Buraya gelme düşüncesi ile kalbim depar atmaya başlamıştı zaten.
Aman Allah'ım öyle bir korku yaşatma! Amin.-" Ya abi ben seni aramayı unuttum. Bir sıkıntı yok, sadece dersler çok yoğun ve sınav haftası yaklaşıyor." Dedim ve tuttuğum nefesimi verdim.
Her ne kadar okulu sevmesem bile, derslerle ilgili bir yalan attığımda tutma ihtimali yüzde bin falan." Unutma bir daha abicim! " Dedi abicim kelimesini vurgulayarak. Evet bu kelime seni si*kerim demekti.
-" Off tamam abi! Eee neler yapıyorsun?" Dedim konuyu değiştirerek.
10 dakika falan abimle konuştuktan sonra geri kantine ilerledim. Tabi Tolga'nın bu okulda okuyup okumaması içimi kemiriyordu. Ofladım ve kalktığım sandalyeye geri oturdum. Her ne kadar Kaya malı ile aynı masada bulunmak istemesem de takmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI 👊🏻
Teen FictionAilesinden gizli saklı iş çeviren ve dövüşen bir kız... Umursamaz ve soğuk bakışlı bir erkek... Bakalım yolları nasıl kesişecek... Umarım okursunuz♥️