KUMBARA

5.8K 246 97
                                    

DAMLA'DAN DEVAM

ÇARŞAMBA SABAHI....

Sızlayan kemiklerim ile göz kapaklarımı araladım. 
Her yerim ağrıyordu. Özellikle de kollarım. Dün çalışma işi baya uzamış ve abartılı bir şekilde çalışmıştık. Ahmet hoca tabi bir nefes aldırmadı.
Gece eve kaçta geldim bilmiyorum...
Bugün de ders var! Neyse Allah'tan Cuma günü boşum.
Oflayarak ayağa kalktım ve telefonumun alarmını kapattım. Kolumu ovuşturarak banyoya ilerledim.
Kısa sürede işlerimi hallettikten sonra mutfağa ilerledim ve kahvaltı hazırlamaya başladım.
Nil ve bana yetecek kadar krep yaptım ve masayı hazırlayarak Nil'i uyandırmaya ilerledim.
Yanına ilerledim ve hafifçe vurdum. Zaten kolumu kaldıracak halim yoktu. Nil ise tilki uykusuna yatmış gibi hemen uyanmıştı.
Her ne kadar şaşırsam da belli etmedim.

-" Kahvaltı hazır." Dedim ve ayağa kalkarak odama ilerledim.
Üzerime okul formamı giyerek saçımı örmeye başladım. Mutfağa ilerledim ve kahvaltı eden Nil'e baktım. Sandalyeye oturup birkaç bir şey atıştırdım. Nil ise çoktan kalkıp sofrayı toplamaya başlamıştı. Geri odama dönüp ders programımı hazırlayıp gri hırkamı üzerime geçirdim ve çantamı elime alarak odamdan çıktım.
Bir süre Nil'i bekledikten sonra ikimiz de okula doğru ilerlemeye başladık.

İlk iki dersi devirmiş şimdi ise edebiyat dersine giriş yapmıştık. Daha fazla dayanamayıp Nil'e döndüm ve
-" Hoca gelirse gelsin uyandırma kanka." Diyerek başımı sıraya koydum.
Yorgunluğumu hâlâ daha üzerimden atamamıştım.

Birinin beni dürtüp adımı sayıklaması ile birlikte gözlerimi açtım. Işığa alışık olmayan gözlerimi kısarak beni uyandıran kişiye baktım.
" Öğle arası oldu. Kalk kantine gidelim." Dedi ve ayağa kalktı.
-" Hadi yaa! O kadar uyudum mu ben?" Diye sordum şaşırarak. Daha sonra devam ettim.
-" Öykü nerede?" Dedim.
" Bize döner almaya gitti. Biz de kantine inelim hadiiii!" Dedi ve kolumdan tutup çekiştirmeye başladı. İtiraz etmeden ayağa kalkıp peşine takıldım.
Sonunda kantine geldiğimizde Öykü'ye döner parasını verdim. Her ne kadar hayır dese de zorlamalarımla almış bulundu.

Dönerim bitmişti. Şimdi ise çikolata yiyiyordum.
Öykü ve Nil hâlâ daha bitirememişti.
Canımın sıkılması ile kafamı kaldırıp etraftaki kişilere bakmaya başladım.
Kaya ve Mete tam karşımızda oturuyordu. Tolga ve birkaç kişi daha onların yan masasındaydı.
Sınıftan birkaç kişi de diğer masaların birinde oturuyordu. Daha fazla bakmayı bırakıp biten çikolata ambalajını elime alıp çöp kutusuna ilerledim. Çöpe attıktan sonra da geri döndüm.
Tam sandalyenin önüne gelmiştim ki kolumun tutulması ile durdum. Arkamı dönüp bunun kim olduğuna baktım. Tolga (eski sevgilisi) gözlerimin içine bakıp
" 5 dakika gelir misin?" Dedi ve elini bileğime indirdi. Hayır demek istesem de diyemedim. Çünkü biri gözlerime bakınca ne yapmam gerektiğini kestiremiyorum. Kızlara baktığımda Nil onaylarcasına gözlerini yumup geri açtı. Öykü ise tepkisizdi. Ofladım ve Tolga'nın beni sürüklemesine izin verdim. Kantinden çıkarken Kaya bana garip bir şekilde bakmıştı. Neden ki?
Sonunda bir yerde durduğumuzda buranın boş bir kat olduğunu gördüm.
Evet okul çok büyüktü ve çatı katı boştu. Buraya kadar çıkmamızın amacı neydi? Her neyse.

Uzun koridorun sonundaki sıralara gidip oturdum. Tolga da oturunca direk gözlerimi ona diktim. Acaba ne istiyordu?
-" Eee?" Dedim konuşmasını isteyerek.
Hafifçe öksürüp boğazını temizledi ve duymak istemeyeceğim sözlere başladı.

" Ben, eskisi gibi olalım istiyorum Damla. Tamam sen beni sevme ama yine de ben, beni sevmeni beklerim. Ya da ne bileyim işte anla. Seni çok seviyorum. Arada 2 yıl geçti evet ama hâlâ unutamadım. O günkü sözlerin hala aklımda dolanıp duruyor. Beni sevmeyişin. İnan dövsen sövsen bu kadar koymazdı bana." Dedi.
Soluklanarak kafasını önüne eğdi.
Sanırım gözleri dolmuştu. Ama şuan bunu düşünemezdim. Beni her zaman kısıtlaması,hor görmesi vs beni kendinden uzaklaştırmıştı.

SIZI 👊🏻Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin