«Yeni Arkadaşlar Edinmek»

900 74 45
                                    

Oikawa Tooru, neredeyse bir yıldır görmediği iki kardeşi göreceği için heyecanlı değildi. Kızların nasıl bir değişime uğradığını da merak etmiyordu. Aslında şu an onları ziyaret etmek istemiyordu. Servislerini geliştirmek için çalışmak istiyordu sadece.

Alluriana, Tooru'nun yüzündeki ifadeyi görünce arkadaşı görmek için beslediği tüm heyecan yok olmuştu. Aynı tepki Megumi içinde geçerliydi. Tooru'nun voleybolu ne kadar önemsediğini biliyorlardı.

Aileler konuşurken gençler evin büyük kızının odasında toplanmıştı. Tooru voleybol topunu havaya atarak yalnız başına çalışıyordu. Alluriana, Kenma ile yeni bir oyuna girdiği için sessizdi. Megumi ise ondan büyük olan iki gencin sessizliğine karşı sinirliydi. Sonunda ipleri eline almak gibi çılgın bir fikre kapıldı. Megumi ne zaman kendi başına ani bir karar alsa felaketle sonuçlanırdı.

Alluriana'nın tüm dikkatini üstünde toplayan bilgisayar ekranlarının fişini çekti. Ablası daha tepki veremeden Tooru'nun havaya pasladığı topu yakalayıp patlattı. "Megumi! O top büyükbabamın bana doğum günü hediyesiydi! İmzalı!" dedi çığlık atarcasına Alluriana.

Megumi elindeki sönmüş topa baktı. Ne yaptığını fark ettiğinde özür dilemek için çok geçti. Tooru, Megumi'nin neden böyle bir şey yaptığını anında kavramış kardeşler kavga etmeden olaya dahil olmuştu. Buraya gelmek konusunda isteksiz olabilirdi ama kızları kavga ederken görmeyi sevmiyordu. "Megu-chan bu evi hiç gezmedim. Geçen gün bahsettiğin voleybol filesini göstersene."

Megumi, Tooru'nun önerisi ile odadan kaçarcasına çıktı. Tooru'da onun arkasından çıktı. Alluriana'nın sinirlendiğinde İwaizumi Hajime'ye bile kafa tutabileceğini biliyordu. İlk elden deneyimlemişti. Alluriana iç çekti ve sönmüş topu duvarın içine gizlenmiş dolabın raflarından birine fırlattı.

Bilgisayarın fişlerini tekrar taktı ve Kenma'ya olayları kısaca anlattı. Oyuna devam etmeden önce sinirini çıkaracak bir şeyler düşünmeye başlamıştı. Ne yapabilirdi Megumi'yi sinirlendirmek için?

"Riana-chan çok sinirlendi Megu-chan." Tooru yakın olduğu insanların isimlerini kısaltırdı. Sonlarına da "-chan" ekini eklerdi. Lakap taktıları insanlarda vardı aralarında. "Hepsi senin yüzünden. Çok sinir bozucusun Tooru. Servis çalışmak istiyorsan söylemen yeterliydi. Bu evin bahçesi o kadar büyükki bir voleybol sahamız var. Büyükbabam sağolsun."

Tooru gülümsedi. Bu çok az görebileceğiniz türden bir gülümsemeydi. Okulda popüler olduğunu biliyordu ve zaman geçtikçe gülümsemeleri sahteleşmişti. Yine de çok nadir zamanlarda gerçekten gülümseyebiliyordu. Bu nadir zamanlara Megumi ve Alluriana ile yalnız olduğu kısa anlarda giriyordu.

"Hangimiz daha iyi bu konuda görelim mi Megu-chan? Gerçi her türlü seni geçeceğim." Oikawa Tooru her zamanki egosunu ve çocukluksuluğunu göstermeyi ihmak etmemişti. Megumi gülerek sahanın yanındaki depodan bir voletbol topu aldı. "Karşılarsam bana sıcak çikolata ısmarlarsın."

➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵

Sonraki gün kardeşler sessizce okula doğru yürüyorlardı. Kuroo ve Kenma ile karşılaştıkları o ana kadar. "Günaydın Alluriana, Megumi!" Kızlara soyisimleri ile seslenmek aptallık olurdu tabii. Herkes bunun farkındaydı. "Günaydın Kuroo, Kenma." Karşılık veren kişi Alluriana olmuştu. Kuroo'nun gülümsemesinin aksine sadece tebessüm etmişti. Megumi sadece baş selamı vermekle yetindi.

Kuroo ve Alluriana önden yürümeye başladılar. Bir konu hakkında hararetli bir tartışmaya girdikleri açıkça belliydi. Megumi ve Kenma birkaç adım arkalarında sessizce ilerliyorlardı. Okullar açılalı, kızlar bu ikili ile tanışalı yalnızca bir ay olmuştu. Şaşırtıcı denebilecek bir şey olmamıştı. Günler aynı geçiyordu.

"Alluriana-san sana çok kızdı mı?" Kenma'nın başını oyunundan kaldırmadan söyledikleri Megumi'nin başını aşağı yukarı sallamasına neden olmuştu. Alluriana dişe diş, göze göz tekniği ile ilerlemişti. Yumuşak olan her şeyi koyduğu köşesine yeni birkaç malzeme eklemişti. Megumi'nin odasındaki yumuşak her şeyi alarak... Yastığını bile almıştı! Megumi nasıl yatacağını şaşırmıştı!

"Eminim düzelir. Böyle şeyleri çok sorun etmez. Zaten intikamını aldı. Ablam olduğu için çok uzun süre kızgın kalamıyor." Megumi, ablası olduğunu özellikle vurgulamış gibiydi. Ablasının ona fazla kızgın kalamaması hep yararına olmuştu. Kenma hafifçe başını salladı ama kendi fikrini belirtmeyi de unutmadı.

"Ablan bile olsa onunda bir sabır sınırı var. Her şeyi nasıl olsa affedir diyerek yapmamalısın bence."

Alluriana ikilinin arkada sakince ne konuştuğunu bilmiyordu ama Megumi'nin yüzünün düştüğünü farkedebilmişti. Kenma'nın kardeşine kötü bir şey söyleyeceğini düşünmediği için Kuroo ile olan tartışmasına geri döndü.

"Hadi ama Alluriana sadece maça geleceksin." Kuroo her zamanki gibi kendi "parlak" fikirlerini öne çıkarıyordu. Şimdi istediği ise Alluriana'yı utançtan kızartacak bir istekti. Genç kızın beyaz teninde yanaklarındaki kızarıklık hemen belli oluyordu.

"Hayatta olmaz! Delirmişsin sen. Menajer olarak giderim oraya en fazla. Başka bir şey olarak değil. Özellikle amigo kız olarak asla gitmem!"

Kuroo bir kaşını yukarı kaldırdı ve sırıttı. Sanki "Göreceğiz." diyordu. Alluriana omzuna vurdu hafifçe. Hayatta böyle bir şey yapamayacağını söyleyerek reddetmeye devam etti. Kuroo ise yeni garip fikirler sunmaya devam etti. Bu konuda da durmayacağını açıkça göstererek.

Okula geldiklerini farketmelerini sağlayan Yaku ve Kai'nin onlara seslenmesi olmuştu. "Alluriana neden kıpkırmızısın?" Yaku'nun ilk sorduğu sorunun genç kızın domates gibi olan yüzü olması çok doğal gelmişti diğerlerine. Alluriana yanında sırıtan siyah saçlı genci gösterdi. "Şu Fesat Einstein'ı alın yanımdan."

Yaku olayın geçen gün Kuroo'nun dile getirdiği "parlak" fikirleri olduğunu çok geçmeden anlamıştı. Kai ise biraz daha geç kalmıştı bu konuda. Yaku çoktan tepki vermişti. Kuroo'yu tekmeleyerek siyah saçlı genci iyi bir pataklamıştı. "Saçma fikirlerini kendine sakla." Kai, yerde yatan arkadaşına yardım ederken geri kalan dörtlü onu umursamadan yanından geçip gitmişti.

"Bir süre sonra alışırsın... Umarım." Yaku'nun tereddütlü sesine karşın Alluriana gülümsemişti. Yaku'nun, Kuroo'ya özel bir sinir beslediğini düşünmekten kendini alamıyordu böyle zamanlarda.

Rakkasei Kireina, Kai ile aynı sınıftaydı. Alluriana'yı gördüğü zaman hemen yanına koşmuştu. Aynı takımda olduklarını öğrendiği andan beri Alluriana ile vakit geçirmeye çalışıyordu. Alluriana'nın buna itirazı yoktu tabii ki. "Morisuke-san, Alluriana!"

Alluriana, kendisi ile yaşıt olan Libero'ya doğru döndü.  "Kireina! Günaydın." Yaku onun gibi Libero olan kıza baş selamı verdikten sonra iki kızı yalnız bıraktı. "Alluriana bugün ilk antrenman maçımıza çıkıyoruz. Heyecanlı mısın?" Alluriana ellerini ensesinde birleştirerek havaya baktı. Açık bir hava vardı. Bulutsuz, güneşli.

  "Heyecanlı sayılmam... Sonuçta senin her zaman topları kurtaracağını biliyorum Kireina." Kireina beyaz saçlı kızın ona iltifat etmesiyle şaşırmıştı. Alluriana her ne kadar nazik bir insan olsada birine doğrudan iltifat ettiği çok görülmezdi. Kendi kardeşi Megumi'ye bile iltifat ettiğini görmemişti Kireina. "Ben de senin kurtardığım topları sayı yapacağını biliyorum Alluriana!"

Merhaba!

Daha hazırda bölümler var ama her gün iki bölüm ile yetinin. (Hazır dediği 4 bölüm)

Nasılsınız Voleybol hayranları?

Bölüm hakkındaki yorumlar buraya;

Medya Rakkasei Kireina.

Bye bye...

Nekomata'nın Torunları {Haikyuu!}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin