«Düşünceler»

522 46 80
                                    

Kız takımı ikinci etapta karşılarına çıkan daha önce hiç adını duymadıkları bir takım tarafından yenilgiye uğratılmıştı. Alluriana iç çekerek spor salonuna baktı. İki gün boyunca antrenman yoktu. Zaten antrenman olsa bile katılmasına izin verilmezdi. Megumi, sınıf arkadaşları ile buluşmaya gitmişti. Kireina ise Miku ile ek dersteydi. Yaku ve diğerleri maçtaydılar. Maçı izlemesine bile izin yoktu.

Bokuto, Akaashi, Tooru ve diğer herkes maçtaydı. Sinirle sağ ayağını yere vurdu. Sol dizi sakattı sonuçta. Hayatında ilk defa bu kadar yalnız hissetmişti. Kimsesiz gibiydi. Gerçekten kimsesi yok muydu? Kendini sakatlaması yüzünden mi onunla takılmıyorlardı. İç çekti. Öyle ya da böyle... İki türlü de yalnızdı. Yalnızlık hissinin kaybolmasını sağlayacak tek bir yer vardı.

Okul kütüphanesi. Eline gelen ilk kitabı aldı. Bir cinayet romanı. Masalardan birine oturdu. Okul kütüphanesinde her türden kitap vardı. Bilgilendirici, araştırmacı, fantastik, polisiye ve daha bir sürü tür. Alluriana en çok cinayet konularını seviyordu ama. Polisiye olanları.

Kitabı açtı. Yuvarlak çerçeveli gözlüklerini taktı. Gözlüklerini nadiren takıyordu. Kimsenin onu böyle görmesini istemiyordu. Çok komik ve çirkin görünüyordu ona göre gözlükle. Kitabın ilk sayfalarını atladı. Neden mi? Çünkü yazarla ilgili bilgiler veren kısımdı. Alluriana o yazarın hayat hikayesi birkaç kez daha okuduğu için bu sefer gerek duymamıştı.

Roman bir Patalog'un evinin önünde kendine benzeyen bir kadının cesedinin bulunması ile başlıyordu. Açıkçası ilgi çekiciydi. Alluriana, yakın zamana kadar Patalog olmak istiyordu. Şu sıralar ise yapabilecek kadar zeki olup olmadığını  sorguluyordu. Gerçekten yetenek ve sabır isteyen bir işti. Birazda mide. Hassas insanlar için uygun değildir sonuçta.

Alluriana kitaba kendini öyle kaptırmıştı ki güneşin alçaldığını farketmedi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Alluriana kitaba kendini öyle kaptırmıştı ki güneşin alçaldığını farketmedi. Havanın mavi renginin kaybolduğunu, yerini alev renklerine bıraktığını görmedi. Kütüphane ışıklarının yandığı bile farkedemedi. Kendini öyle kaptırmıştı ki! Kitabın son sayfalarına geldiğinde güneş iyice kayboluyordu. Günün son ışıkları kütüphaneyi azda olsa aydınlatıyordu.

Güneş ışıkları genç kızın yüzüne vurduğunda ortaya güzel bir manzara çıkıyordu. Bunu görme fırsatını yakalayan tek bir kişi vardı kütüphanede. Bugünkü maçları bittiğinde yapamadığı ödevleri tamamlamak adına kütüphaneye gelmişti. Ödevlerini daha yeni bitirebilmişti. Kütüphanedebn çıkmadan öncede tek başına kitap okuyan kızı görmüştü. İlk gördüğü zamanki gibi hayran kalmıştı kıza.

Bir kitaplığa yasladı omzunu. Genç kızın yüzüne vuran güneş ışığını izledi. Gözlüklerle ne kadar güzel durduğunu düşündü. Kitabı okurken karıştırıp durduğu beyaz saçları darmadığındı. Gözleri sayfanın üzerindeki kelimeleri tek tek analiz ediyordu. Genç, kızın darmadığın saçlarına dokunmak istedi. Yorgun gözlerini kapatıp uyuduğunu görmek... Kızın dinlenmesini istedi.

Nekomata'nın Torunları {Haikyuu!}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin