«Ulusal Maç»

388 40 46
                                    

"Şu dört numara da kim? Harika oynuyor!"

Orino, sunuculara karşı sırıttı. Alluriana onların yıldız oyuncusuydu.  Tamamen durdurulamaz bir servis ası. Oikawa Tooru'nun kız hali gibi. Karşı takımı çok zorluyordu. 

Alluriana ofladı. Yorulmuştu. Tek bir kasını hareket ettirmek dahi istemiyordu. Bugün ikinci maçı oluyordu. Hiç enerjisi kalmamıştı. Miku sırtına vurdu Alluriana'nın. "Enerjik görün biraz Riana. Ben enerji ile doluyum! Yeneceğiz sizi!"

Miku'yu Yamamoto'ya benzetmekten kendini alamadı genç kız. Ne kadar benziyorlardı! Sinir bozucu! "Enerjim olsaydı enerjik görünmek için uğraşmazdım Miku. O enerjiyi bana iletsene."

Miku göz devirdi. Alluriana acayip hızlı yoruluyordu. Genelde maçlarda yorulmazdı ama günde iki maç? Hem de hepsi üç set... Alluriana bu maçtan sonra kesinlikle uyuyacaktı. Yarına kadar.

Kuroo, Yaku ve Kai ile beraber maçı izlemeye gelmişti. Tezahürat takımının yanındaki yerlerini aldılar. İlk yorumu yapan Kai olmuştu. "Anlaşılan üçüncü seti oynuyorlar. Öndeyiz ve enerjileri var gibi. Şey dışında herkesin... Alluriana."

Yaku, genç kızın düşüncesine duyuyor gibiydi. "Şu maç bitse keşke. Gidip yatağımda kış uykusuna yatmak istiyorum. Hayır, ölüm uykusu." Ne düşündüğünü biliyordu. Gerçekten yüzündeki her mimik bunu belli ediyordu.

Kuroo, Alluriana'nın şurada bayılsam ne olur diye gözden geçirdiğine yüzde yüz emindi. Kenma ile çocukluğunu geçirmişti. O yüz ifadesi ne anlama geliyor biliyordu. Belki biraz desteğe ihtiyacı vardı? Nohebi maçının sonlarına doğru Alluriana'nın ona yaptığı gibi o da  tezahürat yapabilirdi.

Aslında ilişkinin başında garip bir çekimserlik vardı aralarında. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Daha sonra normal devam ettiler. Çıktıklarını bilmeyenler onları arkadaş sanabilirdi. Kuroo bundan rahatsız mıydı? Hayır. Alluriana harika bir arkadaş ve sevgiliydi. Özellikle noelde izlediği o gösteri...

Nefes kesici. Söyleyebileceği tek şey bu olurdu. Megumi ile bunu isteksiz yaptığını biliyordu ama kusursuz bir gösteriydi. Megumi'ye daha önce yanağını kestiği için yelpaze verilmişti ama Alluriana'nın elinde gerçek bir katana vardı. Hatasız kullanmıştı o keskin kılıcı. Kuroo ürkmüştü açıkçası. Katanayı öyle kullanabilen kim bilir bıçakla neler yapardı.

Alluriana kesinlikle ölebilirdi şu an. Şu sahaya uzansa ve uyusa ne olurdu? Tembel tarafı ortaya çıkmıştı. Alluriana ve tembel tarafı pek anlaşamazlardı. "Riana!" Kendine pas atılan topa smaç vurmak istemedi. Zıplamak çok yorucuydu!

Megumi göz devirdi. Ablasının tembel tarafı bir kez geldi mi gitmek bilmezdi. Gitmeye üşeniyordu herhalde. Pasını yine de ablasına gönderdi. Bunu bilerek. Alluriana kendine paslanan topa smaç basmak yerine sadece yukarıya doğru pasladı. Topa Miku smaç bastı.

"Tezahürat ekibimiz var!" Rini'nin neşeli sesi kızların izleyicilerin olduğu yere bakmasına neden oldu. Yaku, Kai ve Kuroo kızlara el salladılar. Alluriana, siyah saçlı erkek arkadaşına orta parmak çekerdi ama onun için bile enerjisi yoktu. Gelmemesini söylemişti!

Kuroo, kız arkadaşının yapmak isteyip yapamadığı şeyi bildiği için sırıttı. "Pilin mi bitti Riana? Nekomata-sensei gibi yaşlandın mı?" Yanındaki Yaku ona "Böyle moral mi verilir?" şeklinde bakıyordu. Kuroo sırıtmaya devam etti.

Alluriana, Kuroo'yu iyi duyamasa bile dudaklarının hareketinden ne dediğini anlamıştı. Pili mi bitmişti? Kesinlikle! Kuroo'ya bunu belli edecek miydi? Asla!

Kuroo ve Alluriana arasındaki ilişkiyi açıklamak istesek Gordion düğümü derdik. Sağı solu belli olmuyordu bu çiftin. Birbirinden sinsi, kurnaz, şakacı ve alaycı iki kişinin ilişkisinden ne beklemeniz gerektiğini size kimse söyleyemez. En iyisi her şeyi beklemek.

Nekomata'nın Torunları {Haikyuu!}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin