«Sonunda!»

367 39 107
                                    

Kuroo, duyduklarının doğruluğundan emin değildi. Hayal mi ediyordu? Alluriana gerçekte ona bağırıyordu herhalde. Genç kızın yüzündeki kızarıklıkları inceledi. Ağlayacak gibi duruyordu. Bembeyaz tenini kızarmış, mor gözleri sulanmıştı.

Kuroo ne diyeceğini bilemedi. Demesine gerek var mıydı? Yüzünde kocaman bir gülümseme ile Alluriana'yı belinden tutup havaya kaldırdı ve sarıldı. "Seni çok seviyorum ve özür dilerim! Daha önce söylemeliydim."

Alluriana, kendine sarılan siyah saçlının boynuna doladı kollarını. Yüzünde bir sırıtış vardı. "Bende daha sonra söyleyebilirdin. Maçların ortasında söylemek yerine hani. Nohebi maçı beş dakika sonra başlıyor."

Kuroo avuç içini alnına vurmak istedi ama yapamadı. Kucağında Alluriana varken yapamazdı. Kuroo'nun yüzündeki ifade Alluriana'yı güldürdü. "İyi şanslar."

Sırıtma sırası Kuroo'daydı. "İyi şanslar öpücüğü yok mu? Neredeyse bir yıldır bu-" Alluriana dudaklarına hızlı bir öpücük kondurmuş ve hemen Kuroo'nun kollarından kurtulmuştu. Hızlı adımlarla koridorda kaybolmadan önce tek söylediği, "Bundan sonra birde kaybedersen gözüme görünme." olmuştu.

Kuroo güldü. "Kuro neden kendi kendine gülüyorsun?" Kenma aniden yanında belirdiğinde hâlâ gülümsüyordu. Kenma kafasını oyundan kaldırıp kendi kendine sırıtan arkadaşına baktı.

"Az önce olanları bilmediğinden sana deli gibi görünüyorum değil mi? Maçtan sonra anlatırım."

Alluriana bunu yaptığına inanamıyordu. Saçlarını saldı ve yüzünü kapatmalarına izin verdi. Stadyumun en üst koltuklarına çıkan koridora girdi ve duvara yaslandı. Duvardan aşağı kaydığını hissetti. Saniyeler sonra ise yerde oturuyordu.

"Yaptım... Vay be!" Kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Elini kalbinin üstüne yasladı. Bu kadar hızlı atması sağlığı için zararlıydı. Gözyaşları yanaklarından süzülürken gülümsedi.

Mutluluktan ağlıyordu. O kadar mutluydu ki! Dışardan gören bir kişi psikopat falan sanardı herhalde. Hem ağlıyor hem de kıkırdıyordu. Yanına biri oturunca başını kaldırdı.

"Mutluluktan mı ağlıyorsun? Sevindim senin adına abla."

Megumi'ye sarıldı hiç tereddüt etmeden. Megumi gülümseyerek ablasının sarılışına karşılık verdi. Genç kızın mutluluğu, onun mutluluğuydu. Beyaz saçlarda gezindirdi parmaklarını.

Ablasının özel olduğunu düşünmüştü her zaman. Beyaz saçlara ve mor gözlere sahipti. Daha önce onun gibi birini hiç görmemişti. Görebileceğinden de şüpheliydi.

Bazen aynada kendisine bakardı. Ablası gibi değildi. Onun gibi binlerce insan vardı. Siyah saç, mavi göz. Bir seferinde -çok küçüktü- bunun için ağlamıştı. Alluriana ile kardeş olmadıklarını düşündüğü için ağlamıştı.

"Biliyor musun abla? Seni çok seviyorum. Her zaman yanımdasın. Ben de senin yanında olmak istiyorum. Kuroo-san seni üzerse onun kafasında tava kırarım."

Alluriana burnu çekerken güldü. Geri çekildi ve göz yaşlarını sildi. Megumi yanındaki mendille ablasının göz yaşlarını sildi. "Ben de seni çok seviyorum Megumi. Ablan olarak daha fazlasını yapmak istiyorum. Kenma'ya açılırsan arkanda ben varım. Bunu hatırla."

Megumi kızararak geri kaçtı biraz. Kenma'ya açılmak mı? O aptal oyun dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyordu ki! Ayrıca açılmayı hiç düşünmemişti. Kenma zaten farketmiyordu. Onu izlemesi ve yanında olması yeterliydi. Sonsuza kadar yeterli olacak mıydı? Hayır.

"Aptallaşma abla. O aptal oyun olsam sever beni anca. Hadi kalk. Yeni erkek arkadaşının Nohebi ile olan maçını kaçırıyorsun."

Alluriana güldü. Megumi'yi sonra sıkıştıracaktı bu konuda. Megumi'nin uzattığo eli tutarak ayağa kalktı. Birlikte Nekoma tezahürat takımının olduğu yere kadar indiler. Onları Yamamoto'nun küçük kız kardeşi karşıladı. Genç kız, ikiliye selam verdi hayranlıkla.

Nekomata'nın Torunları {Haikyuu!}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin