«Karasuno»

381 35 47
                                    

Alluriana deli gibi kahkaha atıyordu. Gerçekten deli gibiydi. Karasuno'nun oyununu izledikten sonra keyfi yerine gelmişti. Karasuno artık daha iyiydi sanki. Tooru'nun yüzündeki gülümseme zaten her şeyi anlatıyordu. Yenilmişlerdi ama yinede gülümsüyordu.

Bunun tek bir anlamı olabilirdi. Tooru gerçekten uğraşmak istediği insanlardan bulmuştu. "Maç çok eğlenceliydi. Sonuna gelmeseydim keşke." Nanami iç çekerek Alluriana'ya baktı. Aoba Johsai'nin yenilgisinin kıza hiçbir anlam ifade etmediğini biliyordu. Onun takıldığı şey ise Tooru'nun gülümsemesi olmuştu.

Alluriana, Tooru'nun Karasuno ile konuşmak için gitmesi yüzünden tek kalmıştı. Zaten az sonra gitmek zorundaydı. Hava kararmaya başlamıştı. "Yardım gerekli mi?" İwaizumi yerinde durmasını ve onun misafir olduğunu söyleyince iç çekti.

"Bu kızı ikinci defa görüyorum Oikawa-san'ın yanında. Kim o?"

"Bilmiyorum ama Oikawa-san ulusal maçlara onu izlemek için gitmiş. Ben öyle duydum."

"Ulusallar mı? Bu mu? Oikawa-san'a neden adıyla sesleniyor? Biz bile yapmazken!"

Nanami göz devirdi. Oikawa'nın bazı fanları ona da takılıyordu arada. Neyse ki Oikawa onu korkuyordu. Yoksa çoktan birinin üstüne atlamıştı. "Alluriana! Karasuno'nun koçu seninle konuşmak istiyor."

Alluriana gülümseyerek başını salladı. Karasuno'nun koçunun onunla ne işi vardı? Bir adım atmıştı ki kafasından aşağı bir kova su boşaldı. "Pardon! İyi misiniz beyaz saçlı-san!" Az önceki kızlara tip tip baktı Alluriana. Şu an kendi okullarında olsa iyi bir servis atmıştı yüzlerine.

"Riana-chan! İyi misin? Uwaa~ sırılsıklam olmuşsun."

Alluriana yüzündeki suyu silerken ters ters Tooru'ya baktı. Tooru merakla etrafa baktı. Gözleri Nanami'de takılı kaldı. Kızın yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Gözleri ile yukarıyı işaret etti. Tooru meraklı bakışlarını yukarıya doğrulturken İwaizumi beyaz saçlının yanına geldi.

Tooru dik dik kızlara bakmaya başladı. Ne yapmalıydı acaba? Çocukluk arkadaşını ıslatan kızlara ne yapmalıydı? Daha doğrusu onu aşağılayan kızlara.

"Alluriana üstüne yeni bir şeyler vereyim istersen. Hasta olabilirsin."

Alluriana kendine nazik bir teklifte bulunan çocuğa gülümsedi. "Sorun yok İwaizumi-san. Az sonra kurur." Tooru kızlarla sonra ilgilenmeyi aklına yazarak kolunu beyaz saçlının omzuna attı.

"Riana-chan benim yedek üstlerimden birini vereyim sana. Tokyo'ya kadar uzun bir yolun var. Meg-chan hasta olursan beni parça parça servis eder."

Alluriana ofladı. Tooru'nun popülerliği ile ilgili söylenmeye başlayınca arkadaşı kahkaha attı. Sonuç olarak Aoba Johsai'nin beden eğitimi üniformasını giyiyordu.

"Tek bir kelime, tek kelime bile söylersen seni gebertirim."

Oikawa Tooru ile aralarında on iki santim vardı. Bu yüzden üstündeki Aoba Johsai forması ona fazla büyüktü. Altındaki beyaz eşofmanın paçaları yere değiyordu. Üstündeki turkuaz tişört biraz fazla boldu. Aynı şekilde beyaz olan ceketin kolları onu küçük bir çocuk gibi gösterecek kadar uzundu. Tooru'nun gülmemek için bir nedeni yoktu.

"Ama Riana~ çok şeker oldun! Buldum! Fotoğrafını çekmem gerek."

Alluriana telefonunu çıkartan Tooru'yu tekmeledi. Genç pasör gülerek hem kendinin hem de Alluriana'nın çantasını aldı. "Beyaz sana yakıştı. Kırmızı da yakışıyor tabii ki! Ama beyaz saçlarınla daha uyumlu Aoba Johsai'nin forması."

➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵

"Karasuno'nun koçuna durumu anlatınca telefon numarasını bıraktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Karasuno'nun koçuna durumu anlatınca telefon numarasını bıraktı. Seninkini istedi ama tereddütte kaldım."

Elindeki kağıdı inceledi Alluriana. Telefon numarası ve bir isim yazıyordu. Karasuno ile büyükbabasından izin almadan görüşmesi doğru muydu? Hayır, ama neden yapmasın?

Telefon numarasını yazdı ve arama tuşuna bastı. Eve daha yeni gelmişti. Üstünde hâlâ Tooru'nun kıyafetleri vardı. Annesi bayağı garip karşılamıştı onu. Aoba Johsai üniforması ile gelince normaldi.

Ayaklarını masaya yasladı. Sandalyede geriye doğru ittirdi kendini. Düşmemek için dengesini sağladı. Tam o anda telefon açıldı.

"Alo? Takeda İttetsu'nun telefonu."

"Takeda-sensei! Nekomata Alluriana ben. Nekoma'nın menajeri. Benimle bir işiniz mi vardı?"

"Ah! Evet! Nekoma ile bir antrenman maçı yapmak istiyoruz. Lütfen!"

Alluriana sırıttı. Nekoma ile bir antrenman maçı? Büyükbabasının antrenman maçlarını yazdığı dosyaya baktı. Koç Naoi'nin el yazısıydı.

"Hımm... Yarın tekrar arayabilir misiniz Takeda-sensei? Bunu büyükbabam ile konuşmam gerek sanırım. Ama ikna edeceğimden emin olabilirsiniz."

Alluriana olumlu cevabı duyduktan hemen sonra telefonu kapattı. Önce kıkırdadı. Daha sonra ise kıkırdamalar kahkahalara dönüştü. Karasuno'ya ne zaman maç ayarlaması gerektiğini düşündü bir süre.

Sonuçta başında onu ve Megumi'yi menajer yapan kişi büyükbabasıydı. Şimdi geçen yıl onunla uğraşmasının intikamını alacaktı. Ayağa kalktı merakla. Boy aynasında kendine baktı. Tooru haklı olabilirdi. Aoba Johsai'nin forması ona çok yakışmıştı.

Öyle bile olsa o Nekoma'ya aitti. Ayrıca kırmızının daha iyi durduğuna emindi. Düşündüklerini göz devirdi. Hepsi Tooru'nun suçuydu! Üniformalar hâlâ üstündeyken bir fotoğraf çekti.

Ardından kendi kıyafetlerini giyerek formayı makineye attı. Saçlarını tekrar yıkadı. Saçlarını kuruttuktan sonra büyükbabasının yattığı odanın kapısına kadar gergin gergin ilerledi. Kapıyı tıkladığında "Gir!" sesi duyuldu. Sanki onu bekliyormuş gibi.

Alluriana kapıyı yana kaydırarak açtı. "Seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum, büyükbaba." Nekomata Yasufumi odasına çok sık uğramayan torununa gülümsedi. Verandaya çıkan kapıyı gösterdi.

Kapı ne Megumi'ninki gibi ağaç eve ne de Alluriana'nınki gibi göle açılıyordu. Sadece bahçenin çiçekle dolu kısmına açılıyordu. Diğer tüm odalarda olduğu gibi. Birlikte çimenlerin üstüne oturdular.

"Ne hakkında konuşmak istediğini biliyorum."

Alluriana derin bir nefes verdi. Çok konuşmasına gerek kalmayacaktı. "Harika! Karasuno ile olan antrenman maçını kabul edersin o zaman!"

Nekomata Yasufumi çok sık yanılmazdı. Bu sefer gerçekten yanılmıştı! Alluriana'nın Kuroo hakkında konuşmak için geldiğini düşünmüştü. Keyfi yerindeydi bu yüzden. Karasuno nerden çıkmıştı!

"Karasuno? Artık eski gücünde değil. Antrenman maçı falan yapamayız. Başka bir şey konuşmak için gelmediğine emin misin?"

Alluriana başını iki yana salladı. Ardından kaşlarını çattı. Başka bir şey için mi gelmesi gerekiyordu? Ne için gelebilirdi ki? Omuz silkerek konuya geri döndü.

"Hayır, hayır! Bugün Tooru ile doktor kontrolüne gitmiştik. Antrenman maçlarını izlememi istedi. Karasuno ileydi. Tooru oyuna girdikten sonra bile Karasuno kazandı! Gerçi ilk başta oyunda olsa bundan şüpheliyim ama dinle! Aoba Johsai, Tooru olmadan da yeterince güçlü. Şeyleri var sanki... Yeni bir küçük dev! Daha gelişmemiş versiyonundan ama olsun! Gerçekten bir şans verebilirsin bence."

Nekomata Yasufumi gülümsedi. Ukai olmadan bu iş eğlenceli olacak mıydı? Yine de dişli bir rakip gelecekse buna hayır demezdi. Sonuçta Alluriana bunun için heyecanlı gibiydi. Torununun içgüdülerine güveniyordu.

"Daha ne bekliyorsun o zaman? Sen menajer değil misin? Beni bu işlerle rahatsız etme!"

Merhaba!

Uwuuu antrenman maçı is coming. Nishinoya is coming! Dkdmfkdlkf Tanaka ve Nishinoya Alluriana'ya yaklaşırsa ne olacak acep?

Nasılsınız?

Bölüm hakkındaki yorumlar buraya;

Medya harika tek kelime ile harika

Bye bye...

Nekomata'nın Torunları {Haikyuu!}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin