Alluriana derin bir nefes verdi. Top eline doğru gelirken sesler duyulmaz oldu. Sadece sahadaki takım arkadaşları ve rakip takım oyuncuları görüş alanındaydı. Sahanın dışındaki herkes bulanıktı. Topu elinde bir tur çevirdi. Görüşü gittikçe daraldı...
Kızlar sahayı hazırlamayı neredeyse bitirmişlerdi. Yamamoto hemen Fukurōdani'nin Libero'su Yui'nin yardımına koştu. "Miku biri kafasını çarpabilir o yüzden direğe şunu sar."
Lenora ve Alluriana takımların çalışkan arılar gibi çalışmasına gözleri yaşlı baktılar. Bu çok fazla sürmedi. "Siz ikiniz! Yine mi kaytarıyorsunuz! Riana! Nora!" Emi zaten onların gelmesini bekliyordu.
İki kaptan anında hazır pozisyona geçtiler. "Kaytarmıyoruz Emi-chan! Gururlu anne olmak da bir iş sayılmalı!" Lenora'nın söyledikleri ile Miku iki kızın arasına bir smaç attı. "Kaytarmaya devam ederseniz Kireina'yı çağırırım."
Bu yeterli bir tehditti. Beyaz saçlı ve siyah saçlı ikili anında harekete geçtiler. "Uwah! Nekoma'nın kaptanı melek gibi değil mi?" Hinata'nın harika gözlemini daha önce yapan kişi Nishinoya'ydı. Tanaka başını salladı hızla.
"Daha önce Seijoh ile birlikte görmüştük."
Daichi iç çekti. Başka işleri yok muydu bunların? "Nekomata soyismini taşıyor. Yani Nekoma'nın koçu ile akrabalığı var. Koç Ukai'ye söylememiz gerekmez mi? Belki tanıyordur." Sugawara'nın gözlemi ile Asahi başını salladı.
"Bir kıza çok fazla takılmayalım. Bizim işimiz erkek takımıyla."
Alluriana rahatsız bir şekilde Nishinoya ve Tanaka'ya baktı. Lenora'da aynı şekilde. "Rahatsız ediciler. Karasuno'nun kafasına smaç basabilir miyim?"
Lenora'nın sorusunu Alluriana onaylayınca Kireina kafalarına vurdu. "Sizden önce ben atacağım o smacı." Kuroo'nun aniden yanlarında belirmesi ile üç kız irkildiler. Ne zamandır oradaydı? "Tetsurou bayağı gaza gelmiş gibisin. Yamamoto'dan bir virüs falan mı kaptın?"
Kuroo beyaz saçlıya gülümsedi. "Eğlenceli olacak gibi." Beyaz saçlı olan omuz silkti. Şimdi açıyı çevirelim. Diğer Nekomata kardeşe.
"Shoyo koçunuzun Keishin amca olduğunu söylememiştin." Megumi geçen gün tanıştığı turuncu saçlıya baktı merakla. "Keishin amca mı? Koçumuz Ukai-san'dan mı bahsediyorsun?" Megumi başını salladı. Bir yandan da sarı saçlı adama bakıyordu. Nekomata olarak gidip onunla dalga geçme isteği vardı ama ablası olmadan yapmak istemiyordu.
"Yanlarına gidelim mi?" Megumi göz ucuyla Kuroo ile konuşan ablasına baktı. Sonra da konuşabilirdi değil mi? "Olur." Hinata eşliğinde Ukai, büyükbabası, Takeda ve Naoi'nin bulunduğu yere ilerledi.
"Keishin amca! Uwaa~ saçlarına ne olmuş? Komik."
Megumi hiç durmamış anında dalgaya vurmuştu. Yanındaki Hinata'nın ona dehşet içinde bakmasını umursamadan. Ukai Keishin ona tanıdık gelen sese doğru döndü.
"Siyah saçlı Nekomata! Uzamışsın. Kişilik olarak da aynı ablası."
Keishin son söylediğini iltifat olarak söylememişti. Megumi ise iltifat olarak aldı. "Biliyorum! Çok iyi değil mi? Koç olarak mı geldin?" Megumi siyah saçlarının sallanmasını umursamadan başını sağa yatırdı.
Keishin iç çekerek başını salladı. "Ablan nerede? Mezun mu oldu?" Megumi, Keishin'in bunu umutla sorduğunun bilincindeydi. Başını iki yana salladı kocaman bir gülümseme ile. Kuroo, Lenora, Daichi ve Alluriana'nın konuştuğu yeri gösterdi. "Orda."
Keishin'in yüzü belli bir şekilde düştü. Nekomata Yasufumi keyfi yerinde gülümsedi. Hatta kahkaha attı.
"Sen bir de onu oynarken gör. Hatırladığın kişi değil artık."
➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵ ➵➵➵
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
