3 - "Emanet" - (kurt'a, kuzu'yu...)

1K 27 9
                                    

Aşk diye birşey yaşıyorum. Ne tek taraflı demeye dilim var, ne de karşılıklı olduğuna ispatım.
Elif Şafak_

İki gün boyunca, sanki beni takip ediyor gibi okul yolunda karşılaşıp aynı anda eve geliyorduk. Şeker gibi adamı canavara çevirmiştik. Daha iki gün önce, ismini veremediğim hislerimin adını, aşk koydum.
Duruşu, gülüşü, özentisiz su gibi akan kelimeleri, mimikleri, herşeyiyle gözlerim, kulaklarım ve tam şuramda, sol yanımda. Devasa boyutta, açsam kendi boyumu aşacak, kapalı kalsa parçalanacak! Miğdemde kelebekler uçuşuyor! Heves yada aşk ne derseniz... Çok acı, ama bir o kadar masum, huzur, mutluluk! Eve girdiğimde, annem telaş halinde telefonda konuşuyordu. Sanırım babamdı.


".... Aldım. Tamam biz hazırız, tamam aldım diyorum..... Hadi kızım!"

"A-Anne..." kapıda ilk görünen kardeşim Zehra oldu. Arkasından annem,

"Heh, Kızım geldin mi?"

"Yok a-anne, hala yoldayım, bi-birazdan orada o-olurum.Hologram o!" Zehra söylediğim şeye kıkırdayıp, eliyle ağzını kapatırken annem o meşhur sahte öfkesini gösterdi.

"Sus kız, terlik geliyor!" Annem, hafif sinirli bir şekilde kardeşime tuttuğu terliği bana çevirdi.

"Görüyoruz heralde geldiğini!"

"E o zaman neden s-s-oruyorsun a-anne?" Anneme gözlerimi devirdiğim sırada elindeki valize gözüm değdi.

"Nereye gi-gid-diyoruz anne?" Zehra iki adım önüme gelip ellerini kaldırdı.

"Sen gelmiyorsun ki!" Zehra, tekrar kıkırdayıp annemin elini tuttu.

"Babaannen hastaymış kızım. Amcan aradı... Neyse sonra anlatırım sana, biz şimdi gidiyoruz annem. Senin okulun var, seninle de tatilde gideriz tamam mı?" Babamın korna sesiyle aceleyle kapıya yöneldiler.

"Kızım, kendine iyi bak! Kapıyı, pencereyi, kontrol et öyle uyu. Ocakta tarhana var sana yaptım. Acıkınca iç. Hadi görüşürüz anneciğim!" Her anne gibi son tembihlerini veren annem, Zehra'nın elinden tutup çıktılar.
Annem, babam ve kardeşim gideli yarım saat oldu. Okuduğum kitabı yerine koyup Whatsapptan Şeyda'ya mesaj atıp mutfağa geçtim. Su ısıtıcısına koyduğum suyu, kupaya koyduğum kahvenin üzerine boşalttım. Şekerle buluşturacağım kahvemi kapı sesiyle olduğu yere bırakıp kapıya gittim.



"K-kimo?" Kapının diğer tarafından ses gelmeyince sorumu tekrarladım.

"Kimo?"

"Ben Çağlar, aç!"

"O, k-kim?" Sorduğum saçma soru karşısında kendime omuz silktiğim sırada o meşhur bilmişliğiyle saçma soruma yanıt verdi.

"Komşu, bu defa komşu kim diye sorma!"
Kapı arkasındaki Çağlar beye, göz devirip kapıyı açtım. Burnuma dolan yağmurdan sonraki toprak kokusu, adeta onun imzası haline gelmiş ciğerlerime siniyordu. Elimde olmadan, belli belirsiz içime çektim.

"E-evet?" Çatık kaşlarını bir milim bile oynatmadan robot edasıyla bakıyor, belkide ondan korkmam gerektiğine inanıyordu.

BABAMIN GÜNAHIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin