Fedakar! Feda etmek, veda etmek...
Önce iki kişi kurtarmak zorundaydım şimdi ise üç oldu. Nasıl yapmalıyım hiç kimseden dilenmeden, kimseye muhtaç olmadan... Akşama doğru henüz güneşin batımına iki saat kala annemi aradım. Gelmek istediğimi söyledim anlamıştı. Sevindi mutlu oldu. Telefonu kapatınca alışkanlık haline getirdiğim birşey yaptım. Yatağımın solundaki ikinci çekmeceden kalem ve defter çıkarıp baştaki sayfaya söylemek istediklerimi yazıp kopardım. Önceki yaptığım gibi yine hiç birşey almadan odamın kapısını açtım. Sonkez odama, yatağıma ve yatağın üzerine bıraktığım mektuba bakıp kapıyı kapattım. Salona geçip etrafa baktım. Her zaman ki gibi Filiz apla mutfak ile yemek masası arasında tencere, tava taşıyordu. Başka kimse görünmüyordu. İşime geldi desem yeridir. Evin kapısına yöneldiğim sırada Filiz aplanin sesini işittim."Kızım bu halde nereye gidiyorsun?" Yönümü Filiz aplaya döndüm. Bahane bulmaktan başka birşey yapamazdım.
"Sıkıldım biraz hava alacağım."
"Tamam üşütme sakın!" Diye tembihledi Filiz apla. Gülümseyerek yanıtladım onu.
"Tamam, üşütmem! Bu arada Gözde ve diğerleri nerede?"
"Gözde kız yine alışverişe çıktı. Ali ve Tarık'ta okuldalar."
"Onlara.." dedim gözümden bir damla yaş yerle buluşurken "Onları çok sevdiğimi söyle!"
"E akşam onlar gelince kendin söyle kızım." Diye haklı bir çıkış yaptı. Anlık bir fikirle atıldım. Yalan söylemek tabiki his birşey değil fakat mecburdum. Durdurulması istemiyordum.
"Onlar gelince ben uyumuş olurum."
"He iyi o vakit söylerim." Dedi Filiz apla elini sallarken. Başımı salladım. kapıdan dışarı adımımı attım. Nereye gittiğimi bildiğimden ayaklarım ileriye adım atmakta zorlanıyordu.. Geri dönemezdim onlar için onların iyiliği için yanacaksa biri bu sorumluluğu üstlenen ben olmalıydım.
Yazardan
Ali ve Tarık okuldaki etütleri bitince eve dönüşlerinde Gözde'de kafede buluştuğu arkadaşı ile vedalaşıp yola çıktı. Üç arkadas evin kapısında bir araya gelip beraber girdiler. Filiz hanımın hazırladığı akşam yemeği için masaya Gözde ve Tarık otururken Ali masadaki o eksiği farketti.
"Zeynep nerede?"
Soru Ali'den gelirken Gözde omuz silkti. Hala kızgındı Zeynep'e."Dur ben şunu bir çağırayım." Ali, Zeynep'in odasına girdi. Oda boştu. Ali tekrar salona döndüğünde kaşları çatık masaya ilerledi.
"Zeynep'i gören oldu mu?" Diyen Ali'yi Gözde yemeğine devam ederken yanıtladı
"Bakıcısı mıyım?" Diye omuz silkti. Ali, Gözde'nin sözlerine şaşırdı. Olay çıkarmak istemiyordu hele ki durumları bilmeden birşey söylemekten kaçınıyordu. Ve tabi birde Tarık vardı. Yemeğine devam etse de endişeliydi. Filiz aklına yeni düşmüş gibi atıldı.
"Bir saat kadar önce hava almak için çıktı, görmediniz mi?" Ali'nin kaşları daha da çatıldı. Tarık yemeği bırakıp Filiz hanıma baktı. Ali endişeyle konuştu.
"Yok apla, şimdi geldik dışarıdan."
Tarık ayağa kalkıp odasına gitti. Sanki kötü birşey duymaktan kaçıyor gibiydi. Ali tekrar dışarı çıktı, etrafa baktı. Gözde halen bitmemiş olan yemeğine devam ediyordu. Ama içi içini yiyordu. Ali içeri girdi. Evin altını üstüne getirdi bulamadı. Tekrar salona döndü
"Filiz apla bu kız çıkarken birşey söylemedi mi?" Filiz düşündü gözlerini kıstı.
"Ha dur! Şey dedi, Sizi çok sevdiğini söylememi istedi. Şaşırdım aslında niye böyle birşey söylediği için, kendin şöyle dedim onlar gelinceye kadar uyurum..." Diye devam ediyordu ki Gözde umrunda olmadan ağzından bir "Hıh!" kelimesi çıktı. Bencilce devam edeceği sırada Filiz hanım aklına birsey gelmiş gibi konuşmasına devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAMIN GÜNAHI
Teen FictionZeynep, gecenin bir yarısı Gözde'nin yardımıyla annesini aramış korktuğu gibi babası çıkmıştı telefona. Konuştular, ağladılar, güldüler. Zeynep güldü sonunda! Uzun sürmesede gülmüştü. Mutluluk o'nun için kelebeğin ömrü kadardı bir saatlik yada bir...