Günlerin bir adı bir tarihi vardı. Önceden hergun gözlerimi yeni bir günde annemin sevgisine kardeşimin küçük yaramazlıklarına açar babamın ve annemin güzel sözleriyle başlardım. Aylardır acıları göğüslerken yarım uyku yarım tok günlere döndü. Evrim değiştirmiş bir kadere ağırlaştırılmış müebbet acılara geriledim.
Halam ve eniştem sessiz kalmak zorunda olsalarda üzülüyorlardı. Anne yarısı dediğim insan bana acıması olmasada kendi kardeşini düşünseydi o sözleri söylerken.
Odama geçip valizimi bazanın altından çıkarırken annem kendi eşyalarını topluyordu. Halam ise annemin hüznünü ortak olmakla beraber sinirini yatıştırmaya çabalıyordu."Seher, kızı bu halde fazla yorma yeteri kadar stres yaşadı. Önce bir kahvaltı edelim sakin kafayla düşünelim olmaz dersen yine gidersiniz."
"Eğer biraz daha durursak kız ozaman daha kötü olur ne olur beni durdurma." Elimde valizle kapıda beklerken Annemde hazırdı ve vedalaştık halam ve eniştemle. Halamın evinin avlu duvarının önünden geçen dolmuşa bindik ve yeni evimizin yolunu tuttuk.
Arka koltukta oturan iki üç yaşlarında şeker bir kız çocuğunun annesinin seslenmesiyle dolmuş durdu. Onların ardından annem inip arkasından elimden tutarak benim inmeme yardım etti."Ev nerede anne?" Diye sordum eve ilerlerken annem düşüncelerinin arasında beni yanıtladı.
"Şu sokağın başında kızım bordo renkli tek katlı ev." Annemin gösterdiği sokağa yönelip yüz metre kadar ilerledik. Annem avlu kapısını açıp girmem için bekledi. Ben girince arkamdan da kendisi girdi. Çantasında çıkardığı iki anahtarın birini hazırlarken basamakları çıktık. Eve giriş yaptığımızda halamın evinden hiç farkı olmadığını görüp yinede eşyaların ve renklerin uyumuna aşık oldum koyu renkler en sevdiğim bronz ve krem renkleri hakimdi
"Hadi evi biraz gez bebeğim beğenecek misin!?" Annem herşeyi bütün duyduklarını unutmuş hatta yaşanmamış varsayıp benim moralimi yerine getirmeye çalışıyordu. Annemin isteğine gülümsemeyle karşılık verip odalara yöneldim. Giriş kapısının tam karşısında eni büyük olan bir oda, hemen yanında çocuk odası balkonlu ve onun yanında bir oda daha biraz önce anlattığım yer ve karşısında bir oda daha vardı ve kapı kulpunu çevirmeme rağmen açılmıyordu. Sanırım ev sahibinin özel eşyaları olduğu için kilitlemişlerdi. Giriş kapısının karşısındaki odanın hemen dibinde büyük birde mutfak vardı. Krem renklerde tezgah ve dolapları oldukça büyük ortasında camdan bir masa! Masanın üzerinde ise ne olduğunu anlamadığım garip çiçek şeklinde bir bitki ve beyaz tüğcükler olan başka yapay bir çiçek daha vardı. O kadar zariftiki bir kaç saniye gözüm ortadaki masada takılı kaldı.
"Zeynep birşeyler hazırladım gel." Annemin çağrısıyla daldığım yerden gözlerimi ayırıp annemin yanına gittim. Sandalyeyi çekerken annem yaptığı omleti tabaklara koyuyordu. Benim önüme meyve suyu koyarken kendisi çayını doldurdu.
"Nasıl beğendin mi?" Gülümseyerek başımı salladım.
"Harika! Anne ev çok güzel." Omletinden bir parça koparan annem çayınıda yudumladı.
"Parasıda çok güzel emin ol!"
"Ne kadar ki?"
"1.560!"
"Oha!" Rakamı duyunca içtiğim meyve suyu genzime doldu ve öksürmeye başladım. Annem yerinden kalkıp sırtıma hafifçe vurdu.
"Helal kızım ucuza ev yok!"
"Anne satın alsaydın en azından kredi öderdik bu fiyata." Annem yerine geçerken beni cevapladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABAMIN GÜNAHI
Teen FictionZeynep, gecenin bir yarısı Gözde'nin yardımıyla annesini aramış korktuğu gibi babası çıkmıştı telefona. Konuştular, ağladılar, güldüler. Zeynep güldü sonunda! Uzun sürmesede gülmüştü. Mutluluk o'nun için kelebeğin ömrü kadardı bir saatlik yada bir...