Kaan gittikten sonra Berk ve ailesi eve gelmişti. Berk de en son eve girerken onu tutmuştum.
" Sen ne yapıyorsun Berk? Sana son kez iyilik yapıyorum derken daha da iş çıkartıyorsun başıma. Bir de Kaana, abisi onun ne demek! Kendine gel artık. Sabrım kalmadı!" dedim ve Berkin göğsüne hafif sert bir şekilde vurdum.
" Ne deseydim? Benle evli ama bu kişi de sevgilisi olur mu deseydim?" dedi haklı çıkmaya çalışarak.
" Berk onu bunu bilmem. Ama artık sabrım kalmadı bilesin!" dedim hafif bağırarak.
O sırada oturma odasından Açelya geldi belini oynatarak.
" Annem söyledi şunlara bir bak gel diye. Kavga ediyorsunuz sandılar." dedi hızlı hızlı konuşarak.
Ne Berk ne de ben , Açelya'ya cevap vermedik. O da giderken arkasını dönüp " Kavga etmiyorlarmış anne! Özlemiş bunlar birbirlerini!" diyerek yanımızdan ayrıldı.
Ben Berk'e baktıktan sonra odama gittim ve üzerime beyaz tişört alıp altına da siyah şort giydim.
Daha sonra odamdan çıktım ve oturma odasına geçtim. Hepsi beraber sohbet ediyorlardı. Beni gören Teyzesi " Ben hamileyim de, yine karnım acıktı. Kusura bakmazsan şu Berk'e yemek yapmaya gidiyorum demiştin ya? Bana da bir tabak koyar mısın?" dediğinde Berk'e baktım.
Çünkü hiçbirşey yapmamıştım.
" Tamam getiriyim şimdi." dedim ve aklıma gelen fikir ile işe koyuldum.
Hızla mutfağa gittim ve elime bir tencere aldım. Çekmeceden de bir tane kepçe aldıktan sonra kapıyı yavaşça açıp hızla evden çıktım.
Benim evimin yanında pilav satılıyordu ve tadı gerçekten muhteşemdi.
Pilavcının yanına geldim ve tencerenin ağzını açtım.
" Ahmet abi kolay gelsin!" dedim.
Ahmet abi bir bana bir de elimdekilere baktı.
" Hayırdır İrem.? Noluyo!" dedi bana bakarak.
" Abi soru sorma şimdi. Sen bir tabağa kaç kepçe koyuyorsun?" dedim merakla.
" 4 kepçe koyuyorum!" lafı ile hızla kepçe ile tencereye koymaya başladım.
Hızlı hızlı tencereye koydum.
" 5 tabaklık pilav aldım. Hadi görüşürüz!" dedim ve koşarak oradan uzaklaşırken arkadan Ahmet abi bağırdı.
" İrem! İrem! Parası yok mu!" diye bağırıyordu.
Aptal kafam parayı unutmuştum.
Bıkkınlıkla arkamı döndüm ve Ahmet abiye baktım.
" Abi vallaha unuttum. Yarın söz getircem. Kaçmıyorum ya!" Dedim ve tekrar eve doğru koşmaya başladım.
Eve geldiğimde kapı kapalıydı. Ama nasıl olabilirdi ki? Ben aralıklı bırakmıştım.
Zile basamazdım eğer basarsam dışarıda olduğumu anlarlardı. Ama hala burada kalırsam da yokluğum anlaşılacaktı.
Çaresizce beklerken kapı açılmıştı. Kapıyı açan Berkti.
" Berk çekil! Hızlıca pilavı vermem lazım!" dedim ve Berki iterek eve girdim.
" İrem." dedi Berk.
" Berk sonra konuşalım!"dedim ve tabak çıkartıp pilavi güzelce koydum.
Yanına da kola koydum. Tepsiye de koyduktan sonra oturma odasına geldim.
Bir anda herkes susup bana bakmışlardi. İlk başta anladılar sanmıştım ama daha sonra tekrar konuşmaya devam etmişlerdi.
Sehpa çıkarttım ve tepsiyi , Berkin teyzesinin önüne koydum.
" Çok naziksin." dedi ve yemeye başladı.
Bende yanlarına oturdum ve konuşulan konuyu dinlemeye başladım.
" Hangi kızdan bahsediyorsunuz siz ya? Şu Berk'le evlenecek olan kız mı ? Sonradan vazgeçmiştik!" dediğinde halasına baktım. O da yanlış birşey dediğini anlamıştı ki eli ile ağzıni kapatıp bana bakmıştı.
Halası hâlâ bana bakınca konuşma gereğinde bulunmuştum.
" Sorun değil! Mahçup olmanıza gerek yok!" dedim kendisini kötü hissetmesin diyerek.
" İnsan biraz olsa kocasını kıskanır kızım? Ne bu böyle? Elinden kaçırırsın bak!" dedi teyzesi ve pilavına devam etti.
Ben birşey dememiştim. Çünkü dedikleri pek de umrumda değildi. Elimden kaçsa çok mutlu olacaktım aslında ama bir türlü yakamdan girmiyordu.
" Bu arada pilav çok güzel olmuş!" dedi teyzesi.
" Teyze şey gibi mi? Hazır yemek gibi olmuş dimi lezzetli!" dedi bana bakıp gülerek.
Açelya'ya bakmıştım. Benim gittiğimi anladılar mi diye şüpheye koyulmuştum kendi kendime.
" Öyle öyle!" dedi ve teyzesi ayağa kalktı. Eline de tepsiyi alip mutfağa götürecek sanarken yanıma gelip bana uzatmıştı.
Madem ayağa kalktın neden mutfağa götürmüyorsun ki?
Ayağa kalktım ve elindekileri alıp mutfağa götürdüm. Mutfaktan içeri Berk girmişti.
" İrem benim konuşmama izin vermedin ki söyleyeyim?" dedi bana bakarak.
" Neyi?" dedim anlamayarak.
" Dışarıya pilav almaya gittiğini anladılar çünkü sen gittikten sonra yardıma teyzemi mutfağa gönderdiler. Teyzem de mutfağa gelince seni bulamadı hali ile. Sonra dedi belki işi vardır ben yemek koyayım demiş. E yine hali ile yemek yoktu. O zaman anladılar işte. Bir de kapıyı açık görünce." dedi gözlerime bakarak Berk.
" Rezil oldum Berk!" dedim hafif yüksek ses ile.
Berk yanıma hızla yaklaşıp eli ile ağzımı kapattı. Yüzümde Berk'in nefesini hissediyordum. Çok yakındik.
Öksürük sesi ile Berki ittim. Mutfağın kapısına baktığımda Açelya gelmişti.
" İrem!" dedi ve gülmeye başladı.
Bildiğin yerinde zıplıyordu gülerken." Senin kadar salak ve alık birisini görmedim!" dedi ve tekrar haykırmaya başladı.
" Açelya sus! Karıma bunları nasıl dersin!" dediğinde Açelyanin gülmesi durmuştu.
Yüzüne ciddi bir ifade takındı ve İlk Berke sonra da bana baktı.
" Siz şaka mısınız? Bu evlilik oyun ya hani? Normalde hiç beraber yatmadınız, bir kere bile el ele tutuşmadınız, öpüşmediniz, aynı evde kalmadınız!" dedi normal konuşmak yerine biraz daha yüksek sesle konuşarak.
O sırada salonda herkes bize bakıyordu..
İşte şimdi kötü son olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişten Kalan
Roman pour AdolescentsBu gece seni unutacaktım. Önce bir sigaranın üzerine adını yazdım. Bu sigara bittiğinde seni unutmuş olacaktım. Duman duman atacaktım seni içimden. Küllerini rüzgar savuracaktı fakat.... Nereden bilebilirdim ki her nefeste seni içime daha çok çekti...