27

47 17 215
                                    

"Şaka yapmıyorsun değil mi ?" dedim Berke bakarak.

İnanmak istiyordum ama bundan yakın bir zaman önce evlenmemiz için gereksiz plan yapması, sevdiğim adamın karşısında öpmesi ve şimdiki dediği uymuyordu.

Gülerek " hayır ciddiyim." dedi Berk.

" Birşey soracağım ama yanlış anlama. Cevap vermesende anlarım da hayatında başka biri mi var?" dedim Berke bakarak.

Diyeceği şeyi merakla bekliyordum.

" Hayır yok sadece sana yaşatmamam gereken olayları yaşattığım için bunları yapıyorum." dedi.

" Tamam şimdi neler gerekiyor iptali için?" dedim.

" Ben halledicem sen merak etme en kısa zamanda boşanacağız." dedi.

" Mesela ne zaman?" dedim.

" Seni çok daraltmışım belli baksana benden kaçmaya dünden hazırsın her neyse bilmiyorum ama en fazla 3 ay sanırsam." dedi.

"  Kaan'a kavuşacağım inşallah." dedim bütün içtenliğim ile.

" Bilmiyorsun sanırsam şunu da diyim boşanmamız 3 ay sürer. Boşandıktan sonra da 300 gün evlenemiyorsun bunu biliyorsun değil mi?" dedi.

Evet malesef biliyordum.

" Evet malesef biliyorum." dedim üzülerek.

" Yani 3 ay burdan 10 ay da evlenmen için derken 1 yıl bekleyeceksin." dedi.

Sesimi yükselterek " tamam biliyorum dedim daha ne konuşuyorsun?"

" Tamam sakin ol neyse bay." dedi ve benim birşey dememi beklemeden benden uzaklaşmıştı bile.

Boşanacağım için çok mutluyum şuanda çünkü sevmediğim adamla bir ömür geçmezdi.

Kimse sevmediği bir insanla bir hayat paylaşmazdı bu imkansız gibi birşeydi.

Sevdiğim adam da nerde kim bilir? Kimle ne yapıyordu? Kimle gülüyordu?

Suç bendeydi biliyorum bunu.  Cahilce davrandım. Ailem hayatta olsaydı ne derlerdi bana kim bilir. Aslında onlar olsa bana yardım ederlerdi ve hiç bunlar olmazdı. İnsanın ailesi olması kadar güzel birşey yok.

Berk yanımdan uzaklaştığında bende kalktım ve markete girip kendime abur cubur aldım.

Cips, çikolata, jelibon, kola derken poşeti doldurmuş fiyatlarını ödemiş marketten çıkmıştım.

(Canı çekenler lütfen sövmeyin :D)

Eve doğru giderken çöpün kenarında kağıt arabası ve yanında da yere oturmuş bir çocuk gördüm.

İçim gidiyordu bu çocuklara. Yaşıtları oyun oynarken, uyurken bunlar da erken saatte yola çıkmış çalışıyorlardı.

Çocuğun yanına yaklaşmıştım.  Çok masumdu. Siyah tişörtü fazlasıyla eskimiş gri şortu da kir içindeydi. Ayakkabısının da kenarı yırtılmıştı.

" Merhaba ufaklık." dedim çocuğa bakarak ve gülerek.

Bana cevap vermemişti muhtemelen utanıyordu.

" Al bakalım bunlar senin olsun." dedim ve daha demin aldığım abur cuburları cocuğun yanına koydum.

" Teşekkür ederim." diyebilmişti sadece.

" Eğer baban sorarsa bir abla verdi dersin.  Afiyetle ye olur mu?" dedim saçını okşayarak.

" Tamam." demişti bana gülerek. İşte sen gül be çocuk. Size gülmek çok yakışıyor.

Geçmişten KalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin