11

136 8 3
                                    

          Bir yandan tribünde maçı izlerken diğer yandan ne yapacağımı düşünüyordum. Bu sefer hakket ayvayı yediğimin farkındaydım. Elif'te yanımda ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Haklı her şey çok karışmıştı. Bunu nasıl toparlayacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Ama Reis'e bu yaptığını ödeyecekti.

        En son maç bitiminde Ahmet yanıma geldi ve yarın için planım olup olmadığını sordu. Yarın okul olduğunu söylediğim zaman okul çıkışı falan yaparız dediğinde kabul ettim.  Elif ile beraber eve doğru yürürken Elif en son niye böyle bir mallık yaptığımı sormasan edemedi.

"Biz Reis ile dün kavga ettik. Bana yapmadığım bir şey yakıştırdı. Bende küstüm. Nisa her şeyi Reis'e anlatınca bende az naz yapayım dedim ama dozu biraz abarttım ve başlamadan bitti ilişkimiz. Sonra oda sevgili yapınca ben durur muyum, asla. Bende Ahmet ile sevgili oldum."

"İyi bok yedin. Bundan sonra ne olacak?"

"Çalışmadığım yerden sordun kanka."

"Çoloşmodoğum yordon sordon konko, kızım ne yaptığının farkında mısın? Her şeyi batırmışsın. ReAn aşkını bitirmişsin resmen."

"Ya sanki isteyerek mi yaptım? Elbet bir gün aramız düzelecek yani."

"Elbet bir gün derken? Kanka konuşma ihtimaliniz hiç yok."

"Ne belli?"

"Çok belli. Reis sevgilisi olan bir kıza yanaşmaz!"

"Çok güzel motive ediyorsun. Çok teşekkür ederim."

"Dost açı söyler. Artık Reis'i unut!"

"Ne unutucam be!? Gider o çarpık bacaklıyı döver yine de Reis'i ona yar etmem."

"Hem git çocuğu başkasına kaptır, hem döv. Sende jr. Nisa gelişimi görüyorum."

"Nisa gibi odun olamam. Aşk olsun. Nisa gibi kimse olamaz."

      Elif ile konuşurken evin önüne geldiğimi zor fark ettim. Elif ile veda ettim ve her şeyi toplu mesaj olarak Seçem, Nisa ve Sinem'e yazdım. Sonra da kafamı yastığa koydum ama istemsizce ağladım. Niye ağlamıştım ki? Ben Reis'i gerçekten ağlayacak kadar mı sevmiştim. Ben bir insanı kaybetmeye ilk defa bu kadar çok korkuyordum. Hüngür hüngür ağlıyordum. Dinmiyordu gözyaşlarım. Reis'i kaybetme düşüncesi delirtiyordu beni. Ben Reis'i kaybetmek istemiyordum ki. Onunla güzel bir geleceğim olsun istiyordum ama bunu ben mahvettim. Çok ağır bir yüktü. Annem dayanamadı ve içeri girdi. Artık her şeyi anneme anlatmak istiyordum. Biri bana yol göstersin istiyordum.

"Anne ben çok kötü bir şey yaptım. Resmen geleceğimi mahvettim anne. Yol göstermene ihtiyacım var."

"Kızım bir anlat. Sonra her şeyi çizgisine koyup düşünelim. Hadi benim minik civcivim."

"Anne benim bir erkek arkadaşım vardı. Daha sevgili olmamıştık ama olmamıza az kalmıştı. Dün Volkan ile yolda karşılaştım. Elime diken batınca oda dikeni çıkarmak için elimi tuttu. O sırada bizi Reis gördü. Ağır laflar söyleyip gitti. Sonra dün akşam pencereme geldi. Af diledi ama ben naz yaptım. Dozu kaçırmışım. Bugün tekrar konuşmak için onun maçına gittim ama bir kızla samimi bir şekilde gördüm. Nasıl bir his olduğunu tatsın diye bende Ahmet ile sevgili oldum orada. Ama hiç dönüp bakmadı bile."

"Kızım normalde olsa kafanı kırmıştım ama şu an halini gördükçe içim gidiyor be yavrum. Sen Ahmet ile ne zaman buluşacaksın belli mi?"

"Yarın okul çıkışı."

"Yarın okul çıkışı bir kafeye git yavrum. Sonra o çocuk da sevgilisi ile aynı kafeye gitsin. Eğer kıskanınsa seni seviyordur ama bir şey yapmıyorsa unut onu. Bir daha da bir değersiz yüzünde ağlama. Anlaştık mı?"

"Anlaştık ama Reis ile aynı kafeye gitmeyi nasıl başarıcağım?"

"Onu da sen düşün. Her şeyi devletten bekleme!"

      Annem en son bu cümleyi kurdu ve odadan çıktı. Hastayım sana Hatıra Reis. Ayyyy Reis dedim. Ya ağlayacağım ben. Bütün gece alarm çalana kadar ağladım. Kendime geldiğim zaman üstümü değişip çantamı hazırladım ve evden bir şey yemeden çıktım.

        Okul da resmen Reis ile köşe kapmaca oynadım. Ondan kaçayım derken yanlışlıkla erkekler soyunma odasına girmişim. Içerde de yarı çıplak Reis. Beni o halde görünce kahkaha attı. Ondan kaçayım derken direkt onun yanında bitmiştim. Bana döndü ve "Ne işin var burada?" dedi. Sırıtıyordu. Senden kaçayım derken seni buldum diyecek halim yoktu. Atarrrrr zamanı. "Nerede olacağı mı sana mı soracağım? Canım istedi girdim. Girmesem iyidi ama girdim." dedim kendimden emin bir şekilde. Üstüme doğru gelmeye başladı. Ayvayı bırak resmen armut yemiştim. Tamamen kapıya yapıştığım sırada Reis daha hızlı yaklaştı. Ellerim ile iteyim dedim ama bu sefer yemedi. Gözleri dudaklarıma inince iyice elim ayağım birbirine girdi. Ta ki Nisa ve Sinem'in bana seslendiğini duyana kadar. Reis kendini geri çekince bende arkama bakmadan kaçtım. Bu sefer ucuz kurtulmuştum.

     Hemen Nisa'yı buldum ve bu olanlardan bahsetmedim. Nisa'dan istediğim başka bir şeydi.

"Nisa senden bir iyilik istiyebilir miyim?"

"Tabi isteyebilirsin."

"Ben okul çıkışı Ahmet ile her zaman ki kafeye gideceğim. Reis ve sevgilisini de oraya gönderebilir misin?"

"REİS TAM ARKANDA KUZUM!"

         Bu lafı duymayı beklemiyordum. Arkama döndüğümde Reis bana bakıp gülüyordu. Bu niye bu kadar güzel gülüyor!? Gülmesi bitince "Selin'im isterse geliriz." dedi. Selin'im ne demekti? O yanımdan gidince gözlerimden istemsizce yaş düşmüştü. Artık beni unuttuğuna kesin ve kesin emindim. Ama yinede de kafeye gidecektim.

Okul Çıkışı

          Sonunda okul bitmiş ve hep beraber kafeye gitmiştik. Ahmet bana sarılıyor, öpüyordu. Ne kadar istemesem de bir şey diyemiyordum. En son Ahmet'in elleri saçlarım da belirdi. "Sonsuza kadar sadece benim ol. Benim için gül sevgilim." deyince içim acıdı. Keşke bu lafı Reis diyeydi. Reis en son dayanamadı ve oturduğu yerden kalkıp Ahmet'e kafa attı. Çocuk yere düşünde hıncını alamadı ve yerde yumruklamaya başladı. Bense Reis'i Ahmet'in üstünde almaya çalışıyordum. Sonra durdum ve kendi kendime dedim ki 'ben ne yapıyorum?' Haklıydım. Benim Selin cadısı dövmem lazımdı. Reis Ahmet'i yerde yumruklarken ben de Seline kafa attım. Yere düşünce saçını başını bir güzel yoldum. Oh olsun ona. Canıma deysin. En son bizi kafeden attılar. Reis benim kolumu tuttuğu gibi zorla arabaya bindirdi.

        Yarın saatlik yolculuğun ardından dağ başına gitmiştik. Içimden bu ayının beni dağa mı kaldırdı lafı geçip duruyordu. En son arabadan inince bende indim. Bana baktı ve sinirle üstüme doğru geldi. "Kızım sen mal mısın? Ne diye ona baktın, beynin yerinde mi senin?" dedi. Bu lafı duyduğumda şok olmuştum. Hemen kendimi toparladım ve "Ulan senin beynin yerinde mi? Ben ne kadar ağladım haberin var mı, yok! Selin'i gördüğüm zaman kalbimde ki ağrı çok ağırdı ve aynı ağrıyı senin de yaşamanı istedim, ben ne çekiyorsam sen de çek istedim." diyebildim. Bana baktı ve konuşmaya başladı. "Lan ben senin yanına geldim ve özür diledim. Sense umrunda olmadığını söyledin. Sevgili yaparsam seni ilgilendirmeyeceğini söyledin ama şu yaptığına bak!" Sesi çok yüksek çıkmıştı ve gözleri dolmuştu. Sonra bana sarıldı ve "Bir daha beni bırakma! YAŞAYAMAM!" dedi. Gözlerim dolmuştu. Barışmıştık sanırım. Arabaya bindik ve yola koyulduk.

KALBİMİN REİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin