Bütün gece sadece müzik dinleyerek ağlamıştım. Seçem daha güneş doğmadan gelmişti. Beraber odaya girdik ve konuşmaya başladık.
"İki sorum var. 1. benim mesajlarıma hafta sonu neden cevap vermedin? 2. sen nasıl bu hale geldin?"
"Reis beni senden ayrıldıktan sonra dağ evine götürdü. Çok soğuk davranıyordu. En son ayrılmak istediğini söyledi. Bende evden çıkmaya çalıştım diye beni yatağa bağladı. Akşama kadar o yatakta bağlı kaldım ve en son akşan yemeği yemem için beni serbest bırakmıştı. En sevdigim yemekleri yapmıştı. Yedik ve eşyalarımızı alıp geri geldik. Yolda da her şeyin benim iyiligim için olduğunu söyledi."
Bunu diyen Seçem şok geçirmişti resmen. Ben sahte bir tebessüm ile gülümsedim. Oda bana gülümsedi bütün içtenliği ile. Babam geldi ve bize baktı. Yüzünde zafer tebessümü vardı. Ona o kadar nefret edercesine bakmıştım ki bir şey demeye bile cesaret edememişti. Hızla odadan çıktı. Seçem'e baktım ve "Artık Nisa meselesini çözmeliyiz! Çözmezsek olmaz." dedim. Oda "Haklısın. İşler iyice karışmadan çözsek iyi olacak." dedi.
Yolda hiç konuşmadan gitmiştik. Reis hiç ortada yoktu. Efe beni gördü ve yanıma gelip "Biliyorum, artık yengem değilsin ama ben seni çok benimsedim. Artık bizden oldun. İstediğin bir şey olursa bana ulaş olur mu? İki elim kanda olsa bile elimden geleni yaparım." dedi. Bende tebessüm ettim. "Biliyorum, Reis olsun veya olmasın siz benim kardeşimsiniz ve kardeşim kalacaksınız." dedim. Oda arkasına dönüp gittiği zaman Seçem onu takip etti. Bende sınıfa gitmiştim. Oturduğum zaman herkes bakıyordu. En son aralarından biri bana yaklaştı ve konuşmaya başladı. "Reis eski haline döndü. Ayrıldınız mı?" dedi. Bende bütün ciddiyetim ile "Size ne bizim ne yaşadığımızdan!" dedim ve hızla sınıftan çıktım. O sırada Seçem bütün heyecanı ile beni buldu. Bir yere oturduk ve o konuşmaya başladı. "Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber Reis bilerek Efe'yi göndermiş. Kötü haber Reis'in sevgilisi var!" dedi. Bende umursamadan "Beni ilgilendirmez. Beni onun aşk hayatı da başka çeşit yaptıkları da beni ilgilendirmez! O benim hiçbir şeyim bile değil. Olamaz ve olmayacak!" diye bir karşılık verdim. Seçem bu cevabıma hayran kalmıştı.
Merdivenlerden yukarı çıkarken gözüme Reis gelmişti. Sanki ilk gördüğüm zaman ki gibi. Sanki dejavu yaşıyordum. Tek bir fazlalık vardı ve oda yanındaki orospuydu. Reis beni görünce alayla baktı ama onları görmezden gelip hızla yanlarından geçmek istedim. Kız beni gördü ve kolumdan tuttu. Sonra Seçem benden önce atağa kalktı ve kıza kafa attı. Kız yere düşünce bende üstüne çıktım. Seçem kızın kollarını tuttu. Bende o sırada yumruklayarak yüzüne geçirdim. Var gücüm ile bütün hıncımı çıkartıyordum. Kız en son nefes nefese kalmıştı. Barış hemen Secem'i kızdan alınca kızla ben tek kalmıştık. O sırada kız ile daha hırçın dövüşmeye başladık. Reis en son beni havalandırarak alınca ben iyice deliye döndüm. Ağzıma gelen ne varsa dile dökmüştüm.
"Sen ne hakla bana dokunursun lan!? Sen kimsin ki bana dokunma hakkı buluyorsun kendinde!? Ben kendimi korudum ama pardon ya, senin biricik kahpene saldırdım değil mi? Tabi için yandı, yansın! Benim içim alev almışsa senin için de alev alsın. Umrumda bile değil."
Kendimi ondan kurtarıp sınıfa gittim. Seçem de hemen arkamdan geldi. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama nafile. Hüngür hüngür ağlamaya başlamıştım bile. Seçem beni lavaboya götürmüş ve elimi yüzümü yıkamıştı. Kendime geldiğim zaman Sinem geldi ve Nisa'nın geldiğini haberdar etti. Hemen kendimizi toparlamış ve Nisa'nın yanına inmiştik. O bizden kaçsa bile peşini bırakmamıştık. Nisa böyle biri değildi. Kaçmazdı. En son yakaladık ve bunların nedenini sorduk.
"Ben her şeyi Pınar'a anlattım. Senin yaşadığın ne varsa. Her şey berbat bir hâl aldı. Bende çağreyi kaçmakta buldum."
Bunu duyunca kısa süreli bir kalp ritmimin yükseldiğini hissettim. Az bile dayanmıştı kalbim. Nedenini sorunca tahmin ettiğimizden de kötü bir cevap aldık.
"Pınar kafayı Reis ile bozmuş. En son onu ele geçirmek için beni zorla el koydu. O kamp gününün sabahı. Canım ile tehdit etti. Bağlı olmasam döverdim ama ben ayılana kadar bağlamışlardı bile."
O sırada Nisa, Reis ve yanında ki yellozu gördü. Her şeyi özet halinde anlatınca haklı olarak şaşırdı. Reis bir kere dönüp bakmamıştı bile.
Bizi ayrı gören 2-3 erkek bana doğru gelmeye başlamıştı. Hemen kaçsam bile onlardan kurtulamamıştım. İkisi kollarıma gilerek beni en alt kata götürdüler. Bir tanesi önümde durdu. "Reis ile ayrıldınız mı?" diye sorunca "Size ne! İstediğimi yaparken size sormak zorunda mıyım?" diyerek çıkıştım. Kollarından kurtulmak için var gücümle kendimi çektim ama başarısız oldum. Arkadan bir ses geldi ve dönüp baktığım zaman Secem, Nisa ve Sinem gelmişti. Reis'in gelmesini isterdim ama artık öyle bir şey olamazdı. O kızı bana karşı korumasından sonra asla olamazdı. Secem sağ kolumdakine, Sinem sol kolumdakine ve Nisa önümdekine saldırdığı zaman ben özgür kalmıştım. En son bende Secem'in saldırdığına saldırdım. En son hepsi pes edince bizde geri sınıfa gittik. Sınıfta Reis vardı ve Nisa'nın sırasındaydı. Nisa bana baktığı zaman sorun yok anlamında baktım ve hızla sınıftan çıktım. Tekrar lavoboya gittik ve elimi yüzümü yıkadım. Sonra arkamı döndüğüm zaman Reis'in yanında gördüğüm yelloz gelmişti. Bana bakmaya başladı. En son onu fark ettiğimde konuşmaya başladı.
"Benim adım Pelin. Reis'in sevgilisiyim canım! Artık Reis'i rahat bıraksan iyi olacak! Aksi takdirde benimle uğraşmak zorunda kalırsın!"
Arkamı dönüp ona baktığım zaman yüzü tanınmaz halde idi. Bizim kahkahamız en alt kata bile gittiğine eminim. En son saçını tuttum ve kafasını var gücümle duvara vurdum. Sonra bedenini koridora attım ve üstüne çıkarak yumruklamaya başladım. Herkes yellozun bağırtısına bizi fark etti. Reis'te en son bizim yanımıza geldi ama bu sefer saldırmadı. En son hocalar gelip bizi ayırmaya çalıştı. Ergah Müdür "Odama gel!" dedi sakin bir sesle. Bense ağlamaklı bir yüz ifadesi ile hocayı takip ettim.
Müdürün odasına gittiğim zaman bana gösterdiği sandalyede oturdum. Sakin ve yumuşark bir ses tonu ile "Niye yaptın, bana ne olduğunu anlatmak ister misin?" diye sordu. Yüzüne bakarak "Sanırsam bunlar sizin her şeyi babama söylemeniz yüzünden oldu hocam." diyebildim. Hoca anlatmamı istediği zaman gözyaşlarım firar etmişti. Derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.
"Babam o günden sonra bizim ayrılmamızı çok istedi ama baktı ki yanlış yola başvurmuş sessiz kaldı. Bir kaç gün önce Reis'i iş yerine çağırdı, bende Reis'in yanındaydım. İş yerine gittik. Reis babamın yanına giderken bende kafetaryada oturdum. Geldiği zaman ağlamaklıydı ve ne yaparsa yapsın hepsi benim iyiliğim için yapacağını söyledi. Ben ilk başta anlamadım ama ne yazık ki ondan sonraki gün beni alıp dağ evine götürdü. Sert davranıyordu. Sonraki gün yani dün ayrılmak istediğini söyledi ve beni geri eve getirdi. Şimdi de şu Pelin adında ki yeni takısı laf sokmalara başladı. Bende dayanamayıp dövdüm. Pişman değilim, yine olsa yine yaparım."
Hoca derin bir nefes aldı ve "Sana ceza vermeyeceğim ama yaşadığın zor şey. Ben aileni arayacağım ve seni daha iyi hissettirecek şeyler yapması gerektiğini söyleneceğim. İnşAllah yakın zamanda toparlarsın." dedi. Teşekkür ettim ve odasından çıktım. Odadan çıkarken kızlar karşıladı beni. Herkes ne olduğunu soruyordu ama ben sadece gülümsemek ile yetiniyordum. Hep bir ağızdan "Ne oldu, ne yapacak müdür sana, ne ceza aldın?" diye soruları sıralayınca "Müdür kızmadı ve ceza vermedi. Reis ile olanları özetle anlatınca ben senin için ailen ile konuşucam ve senin toparlaman için elimden geleni yapacağım." dedi. Sinem'den çok cazip bir fikir geldi. "Zaten son ders. Gelin okulu kıralım." Hepimiz bu fikri beğendiğimiz için çantaları aldığımız gibi firar ettik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN REİSİ
RomanceZil çalmıştı. Soyunma odasına gittim üstümü değiştirmek için. Kızlar ile de mesajlaşırken üstümü değiştirmek zaman aldı. Hatta soyunma odasında tek kaldım. Tam çıkacakken kapının tutuklu kaldığını anladım. Dışardan biri kapıyı arka tarafından açana...