33

62 6 10
                                    

Okula vardığımız zaman yine Reis'in yanında Pelin vardı. Onları gördükçe içim acıyordu ama dışım takmıyormuş gibi yapmakta mükemmeldi.

Sınıfa gittiğimiz zaman Teoman yanıma geldi ve beni alıp arka bahçeye götürdü. Kolumu o kadar çok sıkıyordu ki acısından gözlerim doluyordu. "Sen başka bir yere gitmek için benden izin aldın mı?" diye tıslayınca "Senden ayrılmak istiyorum." dedim. Gözlerini devirdi ve duymamazlıktan geldi. "Memlekete gidemezsin! Ben izin vermiyorum." dediği zaman "Senin iznine ihtiyaç yok. Babam veriyor." dedim ve kolumu ondan kurtalmaya çalıştım ama nafileydi. Daha çok sıktı ve tam gözüme bir yumruk indirdi. Acı içinde bağırmaya çalışınca ağzımı kapattı. Elini ağzımdan çektiği zaman sessiz sessiz ağlamaya başlamıştım. "Benden uzak dur!" diye bağırıp hemen tuvalete gittim. Kocaman bir moraltı vardı gözümün çevresinde ve alt kısımlarında, gözümde kanlanmıştı. Secem'i aradım.

"Secem bana makyaj takımlarını getirebilir misin?"

"Sen ve makyaj yapmak? Pek bir bağlantı kuramadım gülo."

"Kafamı azıcık kapıya çarptım. Gözümün çevresi hafif morardı."

"Anı sana inanmıyorum. En son Teoman ile aşağı indin. Ne oldu çabuk şöyle!"

"Tamam sen makyaj şeylerini getir. Ben sana ne olduğunu anlatacağım."

"Tamam."

Secem hızla yanıma geldi ve moralmış gözümü görünce bir çığlık kopardı. Hemen yanıma geldi ve "Çabuk anlat. Ben o sırada şu gözünün moralıklığını kapatacakğım." dedi. O adını bilmediğim şeyleri çıkardığı zaman bende ne olduğunu anlatmaya başladım. "Teoman ile arka bahçeye konuşmaya gittik. Sonra yine tartıştık falan. Ben en son ayrılmak istediğimu söyledim. Duymazlıktan geldi. Memlekete gitmemi istemiyormuş sözde. Neyse bende gideceğimi söylediğim zaman bir yumruk indirdi. Bu kadar." Secem derin bir nefes aldı ve kolumu göstermemi istedi. Bende Teoman'ın sıkmadığı kolumu gösterince diğer kolumu da görmek istedi. İstemeye istemeye açtığım zaman kolumdaki morluğu gördü. Derin bir nefes alıp "Darp raporu alman lazım." dedi. Bende hayır anlamında kafamı salladım ve "Bu kadarcık şeyle vermezler. Hem yarın gidiyorum." diye devam ettim. Oda "O zaman Reis'e söyle bunu." diye bana 2 seçenek sundu. Ben de ikisini de reddettim. Biraz tartıştıktan sonra pes etti. Çünkü gayet mantıklı manzaretler sunmuştum ona. Oda derin bir nefes almış ve makyajıma devam etmişti. En son aynadaki yansımama bakınca moralim bozulmuştu. Makyaj yapmayı seven bir insan değildim ama yüzümü boya kutusuna sokmuşum gibi andırıyordu. Makyaj yaparken de canım fazlasıyla acımıştı. Derin bir nefes aldım ve "Ben bunu anamdan nasıl saklayacağım?" diye kendi kendime söyledim.

Tuvaletten çıkarken Nisa gördü ve makyajımı. "Ooo Anı bakıyorum da makyaj yapmışsın." dediği zaman doğrusunu anlattım. Ağzı açık kalmıştı. Sonra Sinem'i arayıp durumdan haberdar etti. Sinem yanımıza gelince bahçeye geçiş yaptık. 15 dakika sonra zil çalacaktı ve bütün günümüz boş boş geçecekti. Zaten 1. dönem konuları bittiği için hocalar ders işlemiyordu. Bahçeye Reis ve biricik sevgilisi çıkınca Sinem, Reis'e söyleme teklifi verdi. Nisa da bu fikri beğendi ama ben reddettim. İstemiyordum böyle bir şey. Secem dayanamadı ve Reis'e doğru gidince önüne geçmeye çalıştım. Tabi bizim kızlar beni durdurup geri çekti.

Secem'in Ağzından

Belki Reis'in elinden bir şey gelir diye ona söylemek istedim. Kızları geri de bırakıp Reis'in önünü kestim. Bana merakla bakarken "Biraz konuşabilir miyiz?" diye sordum. Oda kabul etti. Onlardan uzaklaşınca konuya girdim.

"Reis bunu sana söyledikten sonra Anı tarafından eğziyete uğrayacağım ama yapacak bir şeyim yok. Açıkçasü Teoman Anı'ya hem piskolojik hem de fiziksel şiddet uyguluyor."

Donuk gözleri ile arkasını dönüo Anı'yı sezdi. Sonra dönüp bana baktı.

"Şiddet?"

"Şiddet şey ya hani. Birini döversin ya da piskolojisini alt üst edersim ya hani."

"Lan onu biliyoruz her halde. Anlat anlamında dedim ben sana!"

"Hee anladım. Ya açıkçası sen Anı'ya motor almışsın. Anı'da bunu instegramda paylaştı. Sonra sen Teoman'ın yorumuna yorum yapmışsın. İlk ona baya baya sinir bir şekilde kızdı. Ya sen kendini düeltirsin ya da Reis ile konuştuğunu herkese derim ve seni rezil ederim. Zaten benimle sevgilisin tekrar Reis ile konuşmanı öğrenirlerse senin hakkında ne düşünürler falan gibi şeyler dedi. Anı'da memlekete gideceğini ve böyle bir şey yaşanmayacağını deyip alttan aldı. Az önce de dışarı çıktı bu ikisi. Anı ayrılmak istediğini söylemiş diye kıza yumruk atmış. Kolunu sıkıp moraltmış, gözü kanlanmış ve şişmiş, morarmış. Yarım saatten fazladır tuvalette o makyajı yapmak için canım çıktı."

"Anladım ama Anı beni ilgilendirmiyor."

"Ne demek ilgilendirmiyor? Kız senin yüzünden dayak yedi."

"Umrumda değil."

"Anı haklıymış!"

"Ne demek bu!?"

"Bana senin ilgilenmeyeceğini söylemişti. Ben baştan sana söylemek istiyordum ama o senin umrunda bile olmayacağını söyledi."

Bunu dedikten sonra bizimkilerin yanına geri döndüm.

Anı'nın Ağzından

Secem mutlu görünmeye çalışıyordu. Anladım ki bizim denyonun umrunda bile olmamıştı. Yanımıza geldiği zaman Sinem "Ne dedi kanka?" diye sordu. Secem'de sahte mutluluğu ile "Onu ilgilendirmiyormuş. Kısacası bu. Zaten ona gerek de yok." diye kısa bir açıklama yaptı. Nisa'nın morali düştü ve "Nasıl yani?" diye sordu. O zaman devreye ben girdim. "O beni tamamen unuttu. Size dedim ama inanmadınız. Bana hali ve tavrı yine değişti. Ben biliyordum yani. O beni unuttu. O beni unutacak tamamen artık. Hâttâ gördüğünüz gibi unuttu. Benim dayak yemem onun umrunda bile olmamıştır. Benim dayak yemem umrunda bile olmamıştır." deyip derin bir nefes aldım. O sırada zil çaldı ve sınıfa doğru yürümeye başladık. Gözümün acısı inletiyordu canımı ama sesim çıkmıyordu, çıksa da bir şey olacağı yoktu. Sınıfa girdiğimiz zaman başka bir sınıftan biri gelip hocanın olmadığını söyledi. Herkes mutluluk moduna geçmişti. Biz de doğruluk ve cesaretlik oynamaya başlamıştık. En son bana gelince Nisa sordu. "Reis seni unuttu. Bunu bu sabah öğrenmiş olduk. Peki sen Reis'i unuttun mu?" Susup kalbimu dinlemeye başladım. En sonunda derin bir nefes aldım ve "Hayır, unutmadım. Sırf kıskansın diye Teoman ile sevgili oldum ama zerre umrunda olmadı. Daha yapacak bir şeyim yok. Teoman'da şerefsizin teki çıktı. Şimdi canımı ondan kurtarmak zorundayım ama bu çok zor olacak." dedim. Nisa'da haklısın anlamında kafasını salladı. Biz konuşurken arkadan bağrış sesleri geliyordu. Arkamızı döndüğümüz zaman sabki okulda isyan çıkmış gibiydi. Hocalar bile sınıflarından çıkıyorlardı. Sınıfa Dedikoducu Nazan girinci Elif ona sordu. "Nazan noluyor?" Nazan'da ilk bana bakıp sırıttı sonra "Reis, Teoman'ı bodrum kattaki boş odaya kilitlemiş. Dövüyormuş. Hocalar da onu engellemek için aşağı gidiyorlar ama kapıyı açamıyorlar. Böyle giderse çocuk dayaktan ölecek." dedi. Bunun üstüne biz sınıftan çıktık ve hemen bodrum kata indik. Olanları anlamak için. Ergah hoca beni çekip "Kızım bu deliyi ikna etsen sen edersin. Çocuğu al onun elinden." dedi. Kapıya dayandım, hocalar herkesi susturunca Reis ile konuşmaya çalıştım.

"Reis hadi aç kapıyı, bak yazık sana. Hem hocalarda bırakırsan büyül bir ceza vermeyeceklerini söyledi."

"Kızım Secem gelip benim yanıma o**** çocuğunun seni dövdüğünü söylüyor. Sırf o yüzden makyaj yapıyorsun ama gelip bana ne diyorsun. De git işine."

Bu cümlesinden sonra bütün gözler bana kaymıştı. Teoman'ın bağrış sesleri yükselirken ben sadece kafamı aşağı eğmiş ve susuyordum.

KALBİMİN REİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin