Uyandığım zaman hastanede olduğumu fark ettim. Annem bana sulu gözlerle bakıyordu. Reis'te buradaydı. Bir an olsun gözlerini benden ayırmıyordu. Ben ona bakamıyordum. Tek baktığım annemdi. Annem uyandığımı fark ettiği zaman yanıma gelip andımı öptü. Gözümü 2'dir görüyordu ama bir şey demiyordu.
"Anne bana ne oldu? Bir anlatsana."
"Güzel şeyler olmadı kuzum. Sebi aradım ve dışarıda olduğunu söyledin. Geliyorum derken lafın kesildi. Sağ olsun Reis oğlum da ordaymış. Seni alıp hastaneye getirdi. Bize de haber verdi. Apar topar geldik bizde. Sen anlat, ne kadar hatırlıyorsun?"
"Anne motor kullanmayı daha iyi öğrenmek için garaja gittim. İzin almadım çünkü izin vermeyeceğini biliyordum. Senle konuşurken kendimi yerde buldum bir anda."
Yapmak istediklerimi şöylememiştim. Söyleseydim annem üzülürdü. O yüzden susmayı tercih etmiştim. Reis benden gözlerini almamakta ısrar ediyordu. Derin bir nefes alıp anneme döndü. "Tekerlek kilitlenmiş. Kaza ondan olmuş. Hızlı gittiği içinde fazla sürüklenmiş. Her yerinin ağırması o sürüklenme yüzünden." dedi. Annem gözyaşları içinde bana baktı ve "Anı bir daha böyle bir mallık yapacaksan motor sürmeyeceksin." dedi. Kafamı eğdim ve "Anne bir daha böyle bir mallık yapmayacağım." dedim. Sonra sol koluma baktım. Alçıya alınmıştı. Şağ kolda hiçbir şey yoktu. Zaten kaza süsü vermek için ekipmanlarımı giydiğim için hasar almamıştım.
Reis yanıma geldi ve saçlarım ile oynamaya başladı. "Ölmek için çıktın lan o yola. Ya ben olmasaydım. Tamam vücudun hasar almadı ama başın yarıldı. 8 tane dikiş var. Ben olmasam ölebilirdin. Ya Hatıra Teyze bunu öğrenirse ne kadar üzülür, düşünemedin mi!" diye azarlamaya başladı. Kafamı ondan çevirdim ve "Evet, o yola ölmek için çıktım ama annem aradığı zaman vazgeçtim. Sonra da bu kaza oldu! Hem sen kimsin de benim saçlarım ile oynarsın, benim bir sevgili-..." sözümü tamamlayamadım. Üstüme eğildi, nefesini hissetmek beni deli ediyordu. Dişlerini sıkarak konuşmaya başladı. "O senin sevgilin falan değil. Sen istesen anan koymaz! O gözünü görmediğini mi sanıyorsun, yanılıyorsun. Aradım ve her şeyi anlattım. Senin üstüne fazla gitmesin diye her şeyi anlattım. Şimdi anan tekrar onunla buluşacağını duysa ne olur? Tamam benim olma, beni sevme ama sırf beni kıskandırmak için de sana zarar veren kişiler ile konuşma. Tamam mı? Aksi taktir de senden uzak durmam!" Kafamı ondan uzağa çevirdim. Onu ne kadar sevsem de görmek istemiyordum şu an.
Derin bir nefes hissettim boynumun kökünde. "Benim yüzümden mi intihar etmek istedin?" diye sorunca ona döndüm. "Pelin ile evlenecek misin?" diye sordum. Benden uzaklaştı ve arkasına döndü.
"Evet, gidişat onu gösteriyor."
"Lan o zaman beni niye kurtaldın lan?"
"Ölmene izin veremezdim."
"Ya bir sor ben yaşamak istiyor muyum, hayır! Ben sizin vıcık vıcık ilişkinizi izlemek zorunda mıyım hem?"
"Fazla uzatma. Seni sevmiyorum, zorla güzellik olmaz."
Bu lafından sonra kapıyı çarparak hızla çıkıp gitti. Gerizekalı kendinden nasıl da nefret ettiriyordu. Derin bir nefes alıp uyumaya başladım.
"Karşiiiiiimmmm kalk lan hadi! Anıııı lan miskov kalksana."
Gözlerimi hafif aradığım zaman üstümde Secem'i gördüm. "Hacı kaç saattir uyuyorsun haberin var mı? Çıkış işlemleri hallettik. Kafanda ki dikişleri ve alçını 2 hafta sonra alacaklar. Ha bu arada üstünü hemen giy. Çünkü gidiyoruz." diye bir şeyler zırvaladı. Hiç naz etmeden dediklerini yaptım.
Hastaneden çıkarken annemlerin yanına geçiş yaptık. Esma Teyze ve Rıfat Amca'da oradaydı. Reis yoktu. Pelin'in yanına gitmiştir. Emin olmak için Secem'e dönüp "Reis nerede?" diye sordum. Oda "Senin yanından hiç ayrılmadı ki. Odaya ben girince çıktı. Nereye gitti bilmiyorum." dedi. Ulan madem sevmiyorsun niye başımda bekliyorsun. Şerefsiz. Kafamı eğdim. Arabaya bindik. Babam halay açtı. Arabanın icinde elimizden geldiği kadar halay çektik. Zırgıtlar, tey teyler havada uçuşuyordu. Babam bir tamirhane de durdu. O zaman motorumu gördüm. Arabadan inip hemen motora salırdım. Babam bu yaptığıma kızması gerekirken duygusal bir şekilde bakıyordu. Annem ağlamaya başlamıştı. Annemin yanına gittim ve konuşmaya başladık.
"Hayırdır anne, bir şey mi oldu böyle içli içli ağlıyorsun."
"Kızım motora sarılman çok duygusaldı. Gerçekten yavruna sarılıyormuşsun gibi geldi gözüme."
Bir tövbe çekip babama baktım. Hadi annem hamileydi, hormonları şey olmuştu. Babama ne olmuştu? Bu adamın niye gözleri dolmuştu? Derin bir nefes alıp tekrar tövbe diye içimden geçirdim. En son yarım saatlik aile duygusalından kurtulduktan sonra geri yolumuza devam ettik.
Eve varınca Secem kendi evine geçti. Ben de kendimi odama atacakken babam çağırdı yanına.
"Anı hala Trabzon'a gitmek istediğine emin misin?"
"Evet. Yarın sabah otobüs biletimi al baba."
"Tamam kızım."
Babam ile konuşmamı bitirip üstümü değiştim. Sol kolum sağ olsun bu iş beni zorlamıştı. Üstümü değiştiktrn sonra kendimi yatağa bıraktım ve Reis'i düşünerek uyudum.
Sabah kalkar kalmaz elimi yüzümü yıkadım. Kıyafetlermi giyinip aşağı indim. Annem anneannemler için bir kaç kıyafet almıştı. Onları verdi. Bende alıp başka bir poşete koydum. Yarı buçuk bir şeyler giyindikten sonra kapıya çıktım. Canım arkadaşlarım gelmişti. Hepsi ile tek tek vedalaştım. Secem'in kulağına "Her şeyden haberdar et." diye, Nisa'nın kulağına "Reis ile ilgili bir gelişme olursa haber et." diye, Sinem'in kulağına "Teoman'dan haberlerini bekliyorum." diye ve en son Elif'in kulağına "Pelin'den haber alısan söyle bana." diye fısıldadım.
Artık gitmek için hazırdım. Tam arabaya bindik ki Rıfat Amca'lar gelmişti. Reis yoktu. Esma Teyze ile ağlaşa ağlaşa vedalaştık. Rıfat Amca ile gayet resmî idi. Sevda gelip direkt boynuma atladı. Onu kucağıma aldığım zaman kulağıma eğilip kısık sesle "Sen benim yengem olmalıydın. O cadı değil. Sen eğlenmeliydin abimle. Ben seni abimden daha çok seviyorum. Abim gibi biri sevmese de olur. Sen onun sevgisine layık değilsin, sen daha iyilerine layıksın." dedi. Tek diyebildiğim "Senin ile aramdaki bağ abin ile ilgili değil. Senin ile aramdaki bağ sevgiden ibaret." Sonra da yanağına küçük bir buse kondurdum. Geri yere indirdiğim zaman arabaya bindik. Otogara doğru yol aldık.
Gittiğimiz zaman otobüsün kalkmasına 15 dakika vardı. Valizi ve poşetleri yerleştirdim. Annem ve babam ile vedalaştım. Annem hüngür hüngür ağlıyordu. Fazla dayanamayıp annemin ağlamasına dayanamadım ve annemin ağlamasına katıdım. Babamın gözleri dolmuştu. Ağlamamız durduğu zaman tam karşımda bir motor durdu. Heyhetli ve bir o kadar da havalı genç bana bakıyordu. Kafasında kask vardı.
Kaskı çıkardığı zaman gördüğüm kişi beni anca bu kadar mutlu edebilirdi. Reis kaskı motorunun üstüne koyup hızla bana sarıldı. Sarılmasına karşılık verdim. Üstünde Pelin'in kokusu olsa da umrumda bile olmadı. Önemli olan ona sarılmış olmamdı. 2 dakika sonra benden ayrıldı ve cebinden bir pusula çıkardı. İçini açtığım zaman alt kısmında pusula üst kısmında da ayna vardı. Bana baktı ve "Osmanlı döneminde gençler sevdiklerine ayna hediye edermiş. Anlamı ise verdiği kişiye ondan daha güzel bir hediye veremeyeceğini göstermemiş. Ben her yere baktım ama senden daha güzel bir hediye bulamadım. Bir de Kuzey benim eski ismim. Göbek adım yani. Eğer beni bulmak istersen kuzeye gel. Ben hep kuzeydeyim." dedi. Gözlerim dolmuştu. Böyle bir hediye ve böyle bir açıklama beklemiyordum. Aslında onu bile beklemiyordum. Son kez ailem ile vedalaştım ve otobüse binip yola koyuldum. Pusulayı boynuma asmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN REİSİ
RomanceZil çalmıştı. Soyunma odasına gittim üstümü değiştirmek için. Kızlar ile de mesajlaşırken üstümü değiştirmek zaman aldı. Hatta soyunma odasında tek kaldım. Tam çıkacakken kapının tutuklu kaldığını anladım. Dışardan biri kapıyı arka tarafından açana...