Reis'in Ağzından
Kucağıma düşmüştü tam. Ayağımı da burkmuşum düştüğü zaman. Belli ki yine paniklemişti. Anı'yı kaldırdım ve Recep Abi'lere götürdüm. İçeri de sadece Recep Abi'nin hanımı vardı. Diger üyeler Anı'yı aramaya gitmişti. Anı'nın odasına götürdüm ve bıraktım. Odadan çıkacağım zaman kendine gelmişti ve bana bakıyordu.
Anı'nın Ağzından
Karşımda Reis vardı. Hayal görmek bile çok güzel bir şeydi. İnsanı mutlu ediyordu. Hayal olduğundan emin olmak için "Gerçek misin sen?" diye sordum. Sırıttı. Ona merakla bakarken o sadece bana sırıtıyordu. Derin bir nefes alıp "Ne işin var burada?" diye sordum. Yanıma oturdu ve bana baktı. "Sana her şeyi anlatacağım ama iyi dinle. Bu arada Pınar'ı hapse göndermeyi başardı Nisa." dediği zaman "Her şeyi anlat!" diye karşılık verdim.
"Nisa dün sabah karakola gitti ve çektiğiniz ses kaydını verdi. Pınar bir insanı el koyma suçndan mahkemeye çıkacak. Yani sonu hapis. Bunu öğrendikten sonra ben de memleketime gelmek istedim. Bunda kötü bir şey mi var?"
"Yaw akşam sen Istanbul'daydın."
"Haklısın, bütün gece yol geldim. Sabah geldiğim zaman kaybolduğu aramaya başladım. Ormana girdikten yarım saat sonra yakalandın bana. Annenler yarın gelecek. Bu arada bizde artık bu küslüğü sonlandırmalıyız. Baban geldikten sonra bütün sırlar ortaya çıkacak. Beni affetmek de sana kalacak."
"Ne olursa oslun affetmem seni! Senin bana yaptığını düşmanım bana yapmadı."
"Zaman gösterecek bunu. Bu arada Secem ve Salih Abi biraz yakınlaştı. Yakında sevgili olurlar. Secem her gün motor sürüyor. Sinem kafasına göre takılıyor. Volkan, kendisini aramanı istedi bu arada."
"Ne zaman gideceksin?"
"Sen ne zaman gidersen Anı!"
"Pelin seni bekliyordur. Onu bekletme!"
"De s..... . Ne Pelin'i."
"Off açım ben."
"İstersen brni yiyebilirsin güzelim."
"Eksik kal. Çürümüş bir şey yemiyorum."
"Yakında görürüz."
"Görürüz."
Onu odamda bırakıp bir şeyler atıştırmak için aşağı indim. Aşağısı ana-baba günü olmuştu. Herkes ile merhabalaştıktan sonra mutfağa gittim. Yarı buçuk bir şeyler yiyip odama geri çıktım. Reis benim yatağımda yatmıştı. Kaldırmaya kıyamadım ve üstünü örttüm. Yanağına bir öpüçük kondurdum. O sırada gözlerini açıp bana sırıtarak baktı. Bense çözümü kafamı çevirmekte buldum. Yataktan kalktı ve üstüme gelmeye başladı. O geldikçe ben geri gidiyordum. En son duvara yapıştığım zaman kafasını eğdi ve bana baktı. Nefesini dudaklarımda hissettikce çıldırıyordum. Kafamı çevirsem de parmakları ile çenemi tutup kafami kendisine çevirdi. Yanaklarım kırmızılaşmıştı. Ne bir şey yapıyordu ne de bir şey söylüyordu. Tek yaptığı sırıtarak bakmaktı. Bir elini sağ duvara yasladı ve "Bu kadar tatlı olmak zorunda mısın hanfendi?" dedi. Onun etkisinden çıkıp "Bu kadar çapkın olmak zorunda mısınız beyfendi? Bakıyorum da her gün başka kızlar ilesiniz." dedim. Dudakları dudaklarıma deyiyordu ama öpmüyordu. "Bakıyorum da kıskanıyorsun beni!" dediği zaman gözlerimi devirdim. Dudaklarını dudaklarımdan çekip kulağıma yaklaştırdı.
"Senin yüzünden yine ayağımı incilttim."
"Senin yüzünden Teoman'dan dayak yedim. Ben onu ağzıma alıyor muyum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN REİSİ
RomanceZil çalmıştı. Soyunma odasına gittim üstümü değiştirmek için. Kızlar ile de mesajlaşırken üstümü değiştirmek zaman aldı. Hatta soyunma odasında tek kaldım. Tam çıkacakken kapının tutuklu kaldığını anladım. Dışardan biri kapıyı arka tarafından açana...