Biz konuşmaya devam ederken Reis çantasından benim sardığım sarmaları masaya koydu. Şaşkın şaşkın yüzüne bakarken sırıtıp açıklama yapmaya başladı. "Bebeğim çantanı karıştırmadım. Afiyetle yiyelim diye sarma aldım." dedi. Bende göz ucu ile bakıp "Eğer karıştırdıysan doğruyu söyle, kızmayacağım." diye yanıtladım. Bana tatlı tatlı bakıp "Tamam be günlüğünü gördüm ve okumak istedim. Sinem engel oldu. 'Kızın özeli vardır. Seni ilgilendirmez. Eğer güvenmiyorsan ayrır ama onun özelini elleme!' deyince haklı buldum. Çünkü ben sana kendime güvenmediğim kadar güveniyorum." dedi. Bu cümleler beni çok mutlu etmişti. Sonra elini telefona götürüp e-okulu açtı. İlk kendi bilgilerini girdi. Sonra bana bakıp "Bebeğim hani biz daha sevgili olmadan önce beraber seçmeli matematik sınavına girdik ya. Ben senden telefon numaranı o zaman istemiştim." diye söze girince bende kafamı onaylar bir biçimde salladım. "O sınavdan ben 99 almışım. Bir puanı bir soruda işlem yapmadım diye hoca kırmış. Sanem hocadan bunu beklemezdim yemin ederim." dediği zaman ne kadar gülmek istesemde sırtını sıvazlayıp "Yine iyi almışsın aslanım benim be." diye yanında oldum. Sonra benim bilgilerimi e-okula girdi ve "100" dedi. O an sevinçten havaya uçtum. Kendimi göle attım. Beni o halde görmeyi beklemiyordu. Ben suda oynarken oda bağırarak "Bana sırıl sıklam aşık olduğunu bilmiyordum." dedi. Bu lafıma takılmayıp oynamaya devam ettim. Sonra Reis beni kolumdan tutarak çıkardı ve kendi tişörtünü bana giydirdi. Nedenini sorunca "Şu adamlar sana bakıyordu. Islak görmesinler seni. Yoksa ben karakolluk olacağım." dedi. Karakol lafını duyunca aklıma bir ara cezaevine girdiğim ama Pınar şikayetçi olmadığı için geri çıktığım geliyordu. Her ne kadar yeri ve zamanı olmasa bile sormayı tercih ettim. "Bebeğim hani iz cezaevine girdik ya sonra Pınar şikayetçi olmadığı için geri çıktık. Pınar niye şikayetçi olmadı?" diye sordum. Oda bana merakla bakarken cevap verdi. "Bilmiyorum ki bebeğim. Bende siz bir şeyler yaptınız sanıyordum." Bu cümlelerden sonra ben iyice meraklanmaya başlamıştım. O sırada telefonum mesaj geldi. Reis "Kim o?" diye sorunca indirimler falan diyerek geçiştirdim. Kamp alanına giderken akşam olmuştu bile. Herkes kendi yerine giderken bende kızları benim çadıra davet ettim. Tabi hoca izin vermedi. Erken kalkacağımiz için uyumamız lazımmış. Bizde çadıra geçince Sinem, Elif, Seçem ve benim olduğum bir whatsapp grubu kurdum.
Anı: Gençler Nisa bugün çok garip davrandı. Bana karşı çok sertti. 'Sen çok nankörsün. Reis'e ulaşabilmek için beni kullandın. Üstüne üstlük Seçem gelince beni sattın. Yazıklar olsun.' diye bir şeyler yazdı. Niye böyle yaptı anlamadım.
Özlemim: Kız bende emin değilim. Ama herkes bilsin Anı'nın en yakını zaten bendim. Sırf uzağa gitmek bir şeyi engellemez. Uzakta olsam bile elimden geldikçe Anı'nın sorunları ile ilgilendim. Dertlerini kendi derdimmiş gibi dinledim ve çözüm buldum. Onun en yakını o yüzden benim. Hanginiz Anı'yı tam tanıyor. Anı'nın ne zaman ne halde olduğunu hanginiz biliyor, sadece ben.
Elif: Bunda Seçem haklı. Anı'ya "Bir şey mi oldu?" diye sorduğum zaman "Seçem ile konuşayım gelirim kendime." diyordu. Bunun için kıskançlık yapılması çok saçma!
Sinemo: Bunu şunu bırakalım ama Nisa böyle bir insan değil. Zaten yakın zamanda taşınma şeyi varmış.
Elif: Aaa! Nereye taşınıyor?
Sinemo: Bilmiyorum tek bildiğim taşınacaklar.
Elif: Tamam. (Görürdü)
Telefonunun şarjını powerbank yardımı ile doldurmak üzere taktıktan sonra Seçem ile konuşmaya başladım.
"Nisa niye böyle yapıyor."
"Bilmiyorum ki ama bence Pınar var işin içinde."
"Sanmam."
Biz konuşmaya devam ederken çadırın farmuarı açılmaya başlandı. Sonra içeri Reis ve Barış Salih yanı iki isimli iki hayvan girdi. Reis benim yanıma uzanırken Barış da Secem'in yanına uzandı. Sonra Reis "Şehirde iken yanına uzanamıyorum lan ama burada doya doya seni sarmalayacağım." dediği zaman Seçem ona pis pis baktı. Aynı pis bakışları bende Barış'a atıyordum. Birbirimizi kıskanıyorduk. Seçem daha fazla dayanamadı ve "Yeter ya sana diyorum ki ben Anı'yı kıskanıyorum ama senin yaptığına bak. Şerefsiz misin oğlum." diye çıkıştı. Barış Secem'i sakinleştirmek için romantiğe karışık bir şeyler söylerken bu sefer ben parladım. "Sanane lan benim kardeşimden. Hem siz daha sevgili bile değilsiniz. O lafları Secem'e sadece ben diyebilirim. Bir daha Secem'e öyle şeyler dersen seni gebertirim." O sırada Reis beni omzuna alıp ormana doğru yürüdü. Güzel bir yer bulduğu zaman beni yere indirdi sonra kendisi yere uzanıp beni kendine çekti. Ne kadar kurtulmaya uğraşsam bile en son "Ya uyursun ya da sırf çok hareket ettiğin için uykum kaçmış olur ve beni oyalamak zorunda kalırsın." dedi. Bende utanıp pes etmiştim. Sonra aklıma oyalamak kelimesi ve anlamları gelince Reis'e bakıp "Oyalamak derken neyi kastettin lan?"
dedim. Reis'in kahkahası o zaman ormanın diğer tarafından bile duyurabilirdi. Sonra amacını anladıktan sonra "Pis sapık, şerefsiz, namussuz!" diye saydırmaya başladım ve son kelimesi ile uykuya daldım. "Ya uyursun ya da olacaklara razı olursun."Sabah ondan zar zor ayrılabildim. Telefonumu alınca tekrar beni kendine çekti. Kulağıma yaklaştı ve "Günaydın gelecekteki karım." diye fısıldadı. Bende ona "Günaydın gelecekteki herifim." dedim. Tam yaklaşmıştı bende geri kaçtım ama belimden tutup kendine çevirdim. O sırada Sinem aradı. Hayal kırıklığı yüzünden belli oluyor. Telefonu açtım ve Sinem'in sesi geldi.
"Kanka çok çakalsınız."
"Niye ya?"
"Secem ile bir çocuk beraber uyumuş. Çocuğu tanımıyorum ama az kala öğretmene yakalanıyorlardı. Son anda Elif ile size bakmaya gelince fark ettik. Reis'te ortada yok ve sende yoksun. Hayırlı işler."
"Saçmalama. Barış Enişte ve Reis zorla bizim çadıra geldi. Seçem ve ben az karşı çıktık diye bu öküz beni ormana götürdü. Biz ormanda uyuduk. Barış da benim çadırımda uyumuş."
"Ormanda sadece uyudunuz mu kankaaaaaaaa?"
"Yok canım horon teptik sonra da halay çektik ve en son spor yaptık."
"Tamam be. Neyse çabuk gelin hoca çakmadan."
"Yaw kapat gelek."
Reis bu konuşmadan sonra anlamıscasına bana baktı ve konuşmaya başladı. "Anladığım kadar Barış ve Baldız beraber uyumuşlar ve hocaya yakalanmışlar. Sinem de bunu sana haber veriyor." Bende sırıtıp "Hayır canımsı Seçem ve Barış beraber uyumuşlar ama Sinem ve Elif bunları basmış. Sende ortada olmayınca 'Çabuk gelinde hoca çakmasın!' diyor." dedim. Bu lafımdan sonra ayağa kalktı ve kolunu omzuna atarak yürümeye başladı. Bende mecbur yürüdüm.
Kamp alanına yaklaşınca herkes oooooo demeye başladı. Hocalar bu lafı duyunca bize doğru gelmeye başladı. Bende Reis'e baktım ama yüzünde en ufak bir telaş yoktu. Hocalar öğrenirse disiplinlik bile olabilirdik ama Reis'in zerre kadar umrunda gözükmüyordu. Bütün öğretmen kadrosu geldikten sonra en son müdür geldi ve gür bir sesle bağırdı.
"Neden toplandınız, çocuklar burada ne dönüyor?"
En son bize bakarak bağırdı.
"Siz bütün gece neredeydiniz?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİMİN REİSİ
Roman d'amourZil çalmıştı. Soyunma odasına gittim üstümü değiştirmek için. Kızlar ile de mesajlaşırken üstümü değiştirmek zaman aldı. Hatta soyunma odasında tek kaldım. Tam çıkacakken kapının tutuklu kaldığını anladım. Dışardan biri kapıyı arka tarafından açana...