26

57 8 8
                                    

Uyandığım zaman okula bir saat olduğunu gördüm. Biri camıma taş atıyordu. Camı açınca Secem'i gördüm. "Kız hadi uyan. Spor yapacağız daha!" dediği zaman uykulu ses ile "Lan bağırma ya! Daha yeni uyandım. Eve gel az, üstümü giyeyim." dedim. Oda kabul etti. Eve geldiği zaman benim odama geçtik. 2 dakikada elimden geldiği kadar hızlı ve salaş giyindim. Sonra dışarı çıkıp bütün hızımız ile koşmaya başladık. En son yorulmuş ve derin derin nefes almaya başladık. Nefesimiz dengeye girdiği zaman eve doğru dönmüştük. Secem bu koşuşmanın arasında "Reis eski haline döndü. Yine herkese kan kusturuyor. Camına kilit vur! Gizlice odana girmesin." dedi. Bende boşver gibi bakarak "Böyle bir şey yapmaz. Zaten benden kurtulmak istiyor. Babam sadece onun bahanesi oldu." dedim. Oda "Haklısın!" diye cevap verdi.

Eve vardığımız zaman okul üniformalarını giyip çataları aldığımız gibi okul yoluna düştük. Arkamızdan takip edildiğimi hissediyor gibiydim. Hızla arkamı döndüğüm zaman gördügüm mazara şok etmişti. Efe, Reis ve Pelin beraberdi. Anladim ki Reis kızların beyaz atlı prensesi olmuştu. Dün başka bugün başka manitası vardı. Efe bizi görünce yanımıza geldi. "Ah be yengem. Sana bundan ayrılma demiştim. Eski vicdansiz haline geri döndü." dediği zaman bende içten bir tebessüm ile "Efe ben senin yengen değilim. O senin yengen." dedim. Oda kafasını salladı. "Hayır sen benim gerçek yengemsin. 2 gün sonre Reis ondan sıkıldığı zaman değişecek ama senden sıkılmamıştı o. Aksine seni çok sevmişti. Sadece bazı şeyler aklını karıştırdı. Haa bu arada siz önden gidin. Sen Pelin'i görürsen saldırırsın. Gözünün önünde durmasın." dedi. Bende kafam ile onayladım. Biz önde yürümeye devam ederken onlar arkamızdan geldi. O sırada dayım aradı. Telefonu açıp konuştum.

"Alo, kızım nasılsın?"

"İyiyim hayatım. Sen nasılsın?"

"Anı annene ulaşamıyorum. Bir sey mi oldu?"

"Tabi ki hayır. Sen araken o uyuyordu, uyandıralım dedik ama olamadı."

"Tamam benim ilk aşkım. Kendine dikkat et."

"Sende dikkat et yiğidim."

Telefonu kapayınca Secem bana şüpheli bir şekilde baktı. Secem'e cevap veriyordum ki birisinin kolumdan tuttuğunu hissettim. Ona dönüp baktığım zaman Reis kolumu hızla tutmuş ve bütün öfkesi ile bana bakıyordu. Ona o kadar yakındım ki gözleri ara ara dudaklarına kayıyordu. O konuşmayınca ben konuştum.

"Hayırdır lan? Noluyor sana? Gidip takını taksana üstüne."

"Ne diyorsun lan? Ne takısı, ne saçmalıyorsun? Hem bakıyorum da yeni manita yapmışsın!"

Son dedigi cümle ile gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Ben öyle bir insan bile değildim. Ağlamaklı bir ses tonu ile konuşmaya başladım.

"Diyorum ki takının, yani sevgilinin, yanına gitsene. Boşu boşuna beklemesin. Hem ben manita bile yapmadım. Dayımdı o benim. Ben senin ve sevgilin gibi kahpe değilim. Beni kendiniz ile karıştırmayın ama rahat ol sen! Artık senin acın geçti çok şükür. Bugün yarın bir sevgilim olur elbet."

Bu sözlerim ile kolumu daha çok sıkmaya başlamıştı. Gözlerine bakmaya korkuyordum. Resmen öfke saçıyordu. Beni sürükleyerek duvara yasladı. Sonra dişlerini sıkarak konuşmaya başladı.

"Ulan sen sevgili yap, ben o çakma sevgilini dövmezsem en adî o******** çocuğuyum. Senin ilk ve tek sevgilin benim."

"Evet sen benim ilk ve tek hatamsın. Bu arada ben nasıl senin ilişkine karışmıyorsam sende benimkine karışamazsın. Ben haddimi bildiğim gibi sende haddini bil!"

Hızla onu ittim. Ondan kurtulduğum zaman hızla Osmanlı tokatını attım. Bana öyle bakıyordu ki resmen eline geçsem bir daha bırakmazdı. Secem ile hızla okula doğru yürümeye başladık. Ben gözyaşlarıma hakim olamıyordum. İstemsizce akıyordu. Durduramıyordum. Secem benim bu halimi gördükçe ağlamaya başladı.

Okula gittiğimiz zaman sınıftan çıkmamıştım. Sadece lavoboya gidip geliyordum. Onları görmeye dayanamazdım. Öğle tenefüsünde Secem zorla yemek için yemekhaneye götürdü beni. Gözüm Reis'e takıldığı zaman bir eli ile Pelin'i seviyor, diğer eli ile de dönerini yiyordu. Onları görmezden gelerek onların önündeki masaya oturdum. Secem'de 2 döne ve 2 ayran alıp yanıma geldi. Bana baktı ve "Karşim senin onların önünde oturman o yellozu fena halde kızdırdı. İyi yaptın. Şu an Reis'ten ilgi istiyor ama Reis sana yiyecekmiş gibi bakmakla meşgul olduğu için onunla ilgilenmiyor. Sakın arkanı döneyim deme!" dedi. Ona kızgınca bakarak "O beni ilgilendirmiyor. Ona ben niye bakayım? O benden nefret ediyor. Ben ona niye bakayım?" dedim. Bana "Helal be kızıma, devam böyle." gibi şeyler söylüyor ama ben gözyaşlarımı tutmaya uğraşıyordum. BENİM HERİFİM BENİ ÖLDÜRÜYOR. Gerçi artık o henim herifim değildi. Öldürmesi normaldi. Bugün yine 3 sımava girdiğim için beynim patlıyordu. Bu girdiğim sınavlar sondu. Başka yok. Gözyaşlarım akmaya başladığı zaman Secem fark etti. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama duymuyordum bile. Sonra içeri Nisa girdi. Bana sonra Reis'e baktı. Tekrar ikimize bakınca derin bir nefes aldı. Onun yanına gitti. Sonra bana seslendi. Ona döndüğüm zaman masada ki ayranı yellozun kafasından aşağı döktü. Ben kahkaha atmayı başlarken. Reis'in tek tek saçlarını çekmeye başladı. Resmen işkence uyguluyordu çocuğa. Bir yanım ona kıyamasa bile bir yanım oh olsun diyordu. En son bana baktı ve "Nasıl, beğendin mi?" diye sordu. Ben evet anlamında kafamı salladım.

Sonra kantinden çıkıp arka bahçeye gittik. Arkadan Efe geldi ve yüzündeki kocaman gülümseme ile konuşmaya başladı. "Helal olsun Nisa. Fena benzettin bu Pelinsu tikisini. İçimin yağları eridi. İlk defa Reis'in canı yanarken bu kadar mutlu oldum. Hak etti. Yenge sen olmayınca bu çocuğa bir şeyler oluyor. Benden duydun deme ama Reis bu kıza en az 20 kere Anı diye seslendi. Kız sırf sana geri dönmesin diye bir şey demiyor. Hâttâ bazı zamanlar sana bakıyor diye ağır kavga ediyorlar. Resmen süründürüyorsun kardeşimi." Bunu duyunca içimde bir yerde yine kalbimin hızlandığını hissettim. Uzun zaman sonra halay moduna geçmişti. Sonra Arda ve Sinem geldi. Arda bizim önümüzde duran Reis ve takısının yanına Efe'yi de çekiştirerek götürdü. Bir anda onlara doğru bakayım derken Reis kızı öptü. Gözümün önünde öptü. Gözlerim doldu ve hâttâ ağlama moduna geçtim. Kız ondan ayrıldığı gibi zafer duruşu yaparak bize baktı. Bense cebimden biber gazı çıkarıp kızı hızla altıma aldım. Secem'de yanıma gelip kızın elini tuttu ve bende var gücüm ile yumrukladım. Reis engellemeye çalışınca elimde ki biber gazını ona sıktım. Hemen kendini geri çekti. Bende elimdeki biber gazını kızın kafasına vurmaya başladım. Kime bulaştığını artık öğrenmesi gerekti. Reis çoktan vazgeçmiş bizim kavgamızdan ve gözlerini avuşturuyordu. Kalbim gerizekalı diye bana kızıyordu ama beynim sıkmaya devam diyordu. Bu halde kalbimi dinleyecek değildim. Elimdeki biber gazını tekrar ortaya sıktım ama esen rüzgar bana doğru getirdi biber gazını. Kızı ağlaya ağlaya dövüyordum. Müdür beni gördü. Hemen kızın üstünden kaldırdı ve yumuşak bir ses ile "Kızım izinlisin bugün. Piskoliğa gidebilirsin şimdi. Secem ve Nisa sizde gidin. Kızı bu halde göndermeyelim tek başına." dedi. Pelin'e haddini bil diyerek baktım ve sınıfa gidip çantamızı aldık.

Yolda hiç konuşmuyorduk bile. Tek yaptığımız piskoloğa doğru hızlı adımlar atmaktı.

KALBİMİN REİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin