27

64 8 10
                                    

Piskoloğa girdiğim zaman kızlar da ben çıkana kadar gezmeye gitti.

Piskoloktan Sonra

Kızlar ile buluşup eskiden gittiğimiz parka gitmiştik. Secem en son dayanamadı ve "Ne oldu, ne dedi sana?" diye sordu. En içten gülümsememi verdim ve konuşmaya başladım.

"Yaşadığım bu hayal kırıklığı çok normalmiş. Bir insan denen canavarı güvenip sevdim ama o adam olmaktam çok sıkıldığı için beni bırakmış. Aileler araya girdiği zaman bütün zorluklara göğüs germek yerine savaşmadığı için o çok fazla beni kötü anlamda etkilemiş. Zamanla düzelecekmişim ama bu insanlara güvenimi ciddi anlamda düşürecekmiş. Tekrar eski halimi almaktan belki yarım asır kadar uzun bir zaman alabilirmiş."

Nisa derin bir nefes aldı ve uzun bir şeyler söyleyecekmiş gibi baktı. Sonra konuşmasina devam etti.

"Üzülme ve güvenini düşürme. Sepette bir elma çürük diye diğerleri çürük değildir ama Reis bence o çürük olan kısımda değil. O yanındaki kizı sevmiyor. Ben bir ara Reis'i aradım ve bana dediği cümle çok garipti. 'Yanımda Anı-ı-ı öhe-ö-he yani Pelim var.' Reis'i 14 senedir tanıyorum. Yanında bir kız varsa esku manitasının ismini asla demez. Zira sürekli yeni bir sevgili yaptığı için yenisinin ismini öğrenmek amacı ile sürekli tekrarlar. Yine de sen bilirsin."

Cidden uzun ve üzücü konusmuştu. Gözyaşlarımı saklamak için kafamı sağ masaya çevirip öyle konuştum.

"O benden sıkıldı, o benden bunaldı. Dağ evinde cidden ağır konuştu. Aslında ağlıyordu. Bunları demeden önce de dedikten sonra da ağlamıştı. Ama beni gerçekten seviyor olsa yarı yolda bırakmazdı. Ya da bıraktı yeni sevgili yapmazdı. O benden nefret ediyor."

Bunlari dedikten sonra tekrar ağlamaya başlamıştım. Secem bana kaş göz işareti yapsada anlamıyordum. En son sağ tarafıma Efe, sol tarafıma Çağlar oturunca geldiklerimi fark ettim. Efe baktı ve "Senden bir şey istiyebilir miyim?" diye sordu. Bende evet anlamında kafamı salladım. "Reis'i tamamen unuttun mu?" dediği zaman kafamı eğdim. "Dediğim cevaptan asla kimsenin haberi olmayacak!" dedim. Oda kabul edince "Ben Reis'i sevmekten vageçmedim ki. O benden vazgeçti, o beni unuttu! Şimdi sevgimi kalbime gömdüm ve kalbim başkasında bedenim başkasında olacak. Zorla güzellik olmaz ki, onu beni sevmesi için zorlayamam." diye cevap verdim. Oda Çağlar yine yanımdan kalkarken "Bu çocuk senle beraber adam olmuştu, adam olmak ona zor gelmiş. Sakın kendini suçlama Yenge. Görüşürüz." dedi. Bende "Adam olmak her babayiğidin harcı değildir. Kendine iyi bak yengem." dedim. Onlar giderken Nisa sırıttı. Secem bunu fark edip "Anladık ki Nisa şeysi de delirdi. Eee bizle takılan delirmeden edemiyor." dedi. Nisa'nın kızmasını beklerken Nisa Secem'e dönüp "Yaw bizim hepimizin bir sevgilisi oldu, sıra sende. Gözüne kestirdiğin biri var mı?" dedi. Secem eveleyip geveleyince bende Nisa'ya o iş bende bakışı attım. Secem fark edince "Anı sakın! Bak bende senin kadar duygusalım. O beni terk ederse piskolog bile kurtarmaz beni." dedi. Bende "Bir kızı hiçbir şey olmamışken yarı yolda bırakan insan azdır ya. Dünyada nadirdir. Toplasan 5 tane falan vardır. Biri bana denk geldiyse 4 tane kalmıştır. O 4 tanesi başka ülkede desek, Secem sevgili yapacaksın!" dediğim zaman Nisa'nın alkışlaması duyuldu. Secem bana öyle bir şey yapmayacağım der gibi bakıyordu ama beni biliyorlardı. İkna edemesem bile inat ederdim.

Barış'a bir mesaj çektim.

İnşAllah Baldız Olacak: Barış Abi neredesin?

Barış Abi Enişte: Okuldayım.

İnşAllah Baldız Olacak: Yanına geliyoruz.

Barış Abi Enişte: Kimle geliyorsun?

İnşAllah Baldız Olacak: Geldiğim zaman görürsün

Barış Abi Enişte: Tamam, bekliyom (Görürdü)

Yazışmamız bittikten sonra okula gideceğimizi söyledim. Nisa gelmek istemeyince Secem ile okula doğru yol aldık.

Okulda Barış'ı bulduğumuz zaman Reis ve arkadaşları ile takılıyordu. Reis'in yanında da yeni bir kız vardı. Bende Barış'ın yanına gittim ve "Barış'cığım seninle yarım saatlik işim var. Benimle az ilgilenir misin?" diye sordum. Barış yapmak istediğimi anlamış gibi sırıtıp "Tabi ki ilgilenirim seninle. Sana bütün zamanlarım feda olsun." dedi. Reis'in morali yerlerde idi. Az önceki gülümsemesinden eser yoktu. Odadan çıkıp Secem'in olduğu boş sınıfa giderken "Reis'i kıskançlıktan çatlattın. Betersin, şu an senden çok pis tırstım." dedi. En son Secem'in olduğu sınıfa girdiğimiz zaman Barış bana merakla bakmaya başladı. Onu sınıfa ittim ve temizlikçi abladan zar zor aldığım anahtar ile sınıftan hızla çıktım ve kapıyı kilitledim. Onlar kapıyı yumruklarken ben "Secem'in sana anlatması gereken çok önemli şeyler var. Önce onu dinle." diye bağırdım. Sonra kantine gidip bir çay aldım ve oturup telefon ile oynamaya başladım.

Secem'in Ağzından

Bana Barış dönüp merakla baklamaya başladı. "Yalan söylüyor. Sana bir şey demeyeceğim. Aklı sıra aşk acısını unutmak için böyle fikirlere başvuruyor." diye kendimi savundum ama o bana yaklaştı ve "Benim sana söyleyecek önemli bir şeyim var ama!" dedi. "Buyur, şöyle lütfen. Merak ettim." dediğim zaman üstüme doğru gelmeye başladı. En son duvar ile aramda mesafe kalmayınca iki elini duvara yasladı ve benim kaçma planımı suya düşürdü. Bana o kadar yaklaştı ki kalp atışlarımızın ritmi aynı atmaya başladı. Kulağıma kadar eğildi ve "Seni seviyorum lan, seni seviyorum." dedi. Tepki vereceğim sırada öptü. Ayrıldığı zaman onu itip  kapıyı var gücüm ile yumrukladım. Oysa bana bakıp sırıtıyordu. En son birinin sesi duyuldu. "Kim var içeride?" Barış kapıya yaklaşınca ben de uzaklaştım. Barış en son bağırmaya başladı. "Reis biziz. Anahtar Anı'da. Anı nerede bilmiyorum ama git ondan anahtarı al ve bizi kurtar. Burası çok sıcak!" Reis'ten onay cevabını alınca birbirlerinden en uzak sıralara oturup beklemeye başladık. Barış bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Seni otobüste ilk gördüğüm andan beri seviyorum. Anı'da bunu öğrenmiş olacak ki beni araştırmış. Aslında kendi içimde halletmek istiyordum yani başlamadan bitmek. Ama görmüş oluyorsun ki Anı Hanım buna izin vermedi. Seni içimde bitirmeye izin vermedi. Bende Anı'yı kırmak istemedim. Daha doğrusu kalbimebunu yapmak istemedim. Ne kadar yanlış da olsa söyledim her şeyi. İçimde dert olacağına terk edileyim daha iyi."

"Eğer birbirimize alıştıktan sonra beni terk etsen o zaman ben kaldıramam. Aynı şey senin içinde geçerli mi, bilmiyorum. Anı'nın bu hallerini gördükçe içim gidiyor. Kız resmen aşk acısı çekiyor. Durup duruken dalıyor. Sonra kendine geldikten sonra gözleri doluyor. Aynısını yaşamak istemiyorum. Biz başlamadan biterim."

"Reis'in haklı bir sebebi var. Biz başlamadan bitmeyeceğiz. En azından denedik ama olmadı deriz."

       Kafamı eğdim ve hiçbir şey söylemedim. Az sürünsün.

Anı'nın Ağzından

           Çayımı içerken Reis'in Anı diye bağırması ile yerimden hopladım. Ona döndüğüm zaman deliye dönmüş bir şekilde bana geliyordu. "Sen mal mısın lan? Nasıl kitlersin onları? Kıt beyinli, gerizekalı!" diye söyleniyordu. Üstüme doğru gidip beni duvara sıkıştırdı. Resmen beni unutmuştu, bizi unutmuştu. Geri vites yok o zaman.

"Lan şerefsiz sen hangi hakla bana hakaret edersin? Barış o kızı üzmez, o senin gibi değil. Barış senin kadar..."

"Ne benim kadar, ne? Söylesene lan, söyle!"

"Bencil! Sen beni düşünmedin ama Barış Secem'i düşünür. Düşünmez ise tek kanı bozuk olan sen değilmişsin, onu anlarım."

        Onu itip koşarak bizimkilerin katına çıktım. Kapının etrafindakiler beni ağlayarak görünce şok olmuştular. Ama ben ağlamama son vermeden titreyen ellerim ile kapıyı açmaya çalıştım. Anahtar yere düşünce Teoman aldı ve "Sen dur güzelim. Belli ki şerefsizin teki üzmüş seni. Kendini fazla zorlama, ben açarım." dedi. Kafam ile onayladım ve geriye çıkıp onun açmasına müsade ettim. Çağlar hızla yanımızdan ayrıldı. Secem bütün hırsı ile çıkıp bana hücüm edeceği sırada benim halimi gördü ve kavga etmek yerine destek verdi. Bir kez daha arkadaş seçiminde haklı olmak beni çok mutlu etmişti.

KALBİMİN REİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin